Hiper rekabette mobili ıskalayan yok olup gider

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

Bugün dijitali içermeyen stratejilerle artık rekabetçi olmanız mümkün değil. Dijital dönüşümün en önemli lokomotifi de “Mobil”… Bugün inanılmaz derecede hızlanan ve belki de alanınızda bile olmayan şirketlerin rekabetiyle karşı karşıyasınız. Bunu “Hiper” rekabet diye tanımlıyoruz artık. Bu vahşi bir rekabet çünkü uyum sağlayamazsanız yok oluyorsunuz. Bir yandan teknoloji dönüşümleri, diğer yandan ekonomik daralma bu rekabeti daha da zorlaştırıyor… O yüzden herkes çok daha çevik, akılcı, stratejik olmak zorunda. Bu da ancak teknoloji ile olabiliyor ve sert olabilir ama bunu ıskalayan yok olacak! Hiper rekabete uyum sağlamada Türkiye’de de özellikle KOBİ’ler dönüşümü sağlamada biraz ağır kalıyor. Bugün dijital dönüşümü mobil sürüklüyor. Yarın belki kullandığımız gözlükler, düşünceyi okuyan cihazlarla farklı dinamikler gelecek. O zaman esnek olup, deneyim ihtiyacına odaklanıp, gereken tüm dönüşümleri gerçekleştirmek gerekiyor. İşte yeni bir yuvarlak masada bunları konuştuk. Geleceğe yönelik önemli ipuçları olduğunu düşünüyorum. Bu yuvarlak masada katılımcılarımız, İntel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, Ödeal Kurucusu Fevzi Güngör, ebebek kurucusu ve genel müdürü Halil Erdoğmuş, BKM Genel Müdürü Soner Canko oldu. 

Mobil bir moda değil

Soner Canko

Küçük ölçekteki şirketlerdeki karar vericilerin, daha henüz kurumsallaşmamış patronlar dünyasında, mobilin öneminin daha henüz çok fazla algılanmadığını, kabullenilmediğini görüyorum. Fakat burada ilginç bir çelişki var. Çünkü bu söylediğim kitle, yani bu bölümdeki patronlar hiçbirimizin kullanmadığı kadar en yeni teknolojileri tabletleri, telefonları kullanıyorlar. Fakat bunların iş hayatına adapte edilmesine gelince, neredeyse bu süreçlere engel oluyorlar. Ortada ilginç bir çelişki var. Burada mobil başka bir şey ekonomi başka bir şey gibi bir algı var sanıyorum. Bu moda gibi algılanıyor herhalde… Prada’dan bir çanta aldım bir tek bende olmalı değil… Bu da Prada değil… Bu bir alt yapıdır aynı zamanda, bu işinizin verimini artıran bir teknolojidir. Bunu benimsetmemiz gerekiyor. 15 yıl önce notebook’u olanlar parmak ile gösterilir ayrıcalıklı sayılırdı. Şimdi ise her çalışanın bir notebook’u var ve aslında çalışanları bağlamış ve işe kanalize etmek oluyor. Bir diğer boyutu da kamusal boyutu… Mobil ile ilgili atılması gereken önemli adımlardan biri kamu hala mobili anlamakta ve mobil hayata yönelik regülasyon geliştirmekte biraz yavaş kalıyor. Hem sermayedar patronlar hem de kamu tarafında mobilin önemini çok iyi anlaşılmasının rekabeti artıracağını düşünüyorum. 

Dönüşmek hayati konu

Tansu Yeğen

Tabii mobil kesinlikle kaçınılmaz bir konu… Mobil aslında bütün dijital değişimin lokomotifi. Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de mobile geçiş konusunda bir hızlanma var. Şirketler için dijital dönüşümün etkisini görmek için şöyle bir örnek vermek gerekirse, 2000 yılında Fortune500’de yer alan şirketlerin yüzde 50’si bugün itibariyle yok. Bunların neden yok olduğuna baktığımızda önemli bir çoğunluğunun dijital dönüşümü gerçekleştiremeyen şirketler olduğunu görüyoruz. Ve geride kalmışlar. Geriye gittikçe silinen şirket sayısı da artıyor tabii… Şirketler bu değişimi takip etmede zorlanıyorlar. Burada net bir stratejilerinin olması lazım, yönetimin bunu desteklemesi lazım, yetkinliklerin olması lazım. Yapılacak olan yatırımların sonuçlarının görünmesi lazım. Yine 1.700 CEO ile yapılan bir araştırmada, “Dijital dönüşümde sizin için ne önemlidir?” sorusuna yüzde 81 ile CEO’lar, “mobil” yanıtını vermiş. Detayda “Mobil niye önemlidir?” sorusuna da, “Müşterilerimizle daha etkin ilişki içinde kalabilmek için” diye yanıtlanmış. Kısaca daha fazla müşteriye ulaşmak, hali hazırdaki müşterilere daha iyi hizmet vermek için de mobil kaçınılmaz. 

Satın alma bir deneyim

Fevzi Güngör

İnternet diyoruz, mobil diyoruz fiziksel ticaret diyoruz. Bayi şube diyoruz ama aslında müşteri tek… Eskiden böyle değildi… İnternetten alışveriş yapıyorsa birisi fiyata hassastır gibi bir durum vardı. Bugün ise ne faiz verdiğini bile çok iyi bilmeden mobil şubesi çok iyi ve kolay diye banka seçen insanlar var. Mobil şubesi kolay ! Demekki bu dünyanın dışına çıktık artık. Demekki müşteri tek ve o müşteri her kanaldan aynı hizmeti almak istiyor. Burada biz çözümleri yaygınlaştırdıkça, ticarette olan dönüşüm de hızlanacaktır diye düşünüyorum. Bence mobilin getirdiği en önemli şey aslında birleşmiş bir dünya getiriyor. Rekabet diyoruz ama rekabet aslında sanayi bölgesindeki yandaki KOBİ ile rekabet değil, Ali Baba’dan aynı ürünü 15 dakikada sipariş edebilmekten kaynaklanıyor rekabet. Dolayısıyla rekabet dediğimiz şey global rekabet. Müşteri dediğimiz şey de farklı artık. Sizin için müşteri Çin’de de olabiliyor başka bir ülkede de… Türkiye’de oyun sektöründe en önemli girişim başlagıçlarından biri oyun sektöründe. Müşterilerinin büyük bölümü Kanada’da ve birçoğumuz adını bilmiyoruz. Müşteri her yerdeki müşteri, rekabet her yerdeki rekabet, pazar her yerdeki pazar… Tecrübe tarafına gelince, biz deneyimlemek ya da tecrübe diyoruz. Biz deneyimi hayattaki deneyim anlamında kullanıyoruz. Artık insanlar fiyatı için ya da yerimden kalkmamayım diye istemiyor bir hizmeti daha iyi bir deneyim olduğu için istiyor. Ticaret artık sadece bir satın alma olarak görmüyorlar. Bir sosyalleşme ve deneyim olarak görüyorlar. AVM’lerin alışveriş yapmayan insanlarla dolu olmasının sebebi bu aslında… 

Iskalayan silinir

Burak Aydın

Rekabette mobil her geçen gün daha önemli hale geliyor. Artık iş dünyasında dijital stratejiye dokunmayan teknoloji olmadan düşünülen hiçbir kararın gerçekçiliği yok, sürdülebilirliği yok, rekabet avanatajı getirmiyor. Bu büyük firmaların dünyasında çok iyi özümsenmiş bir gerçek. Çünkü büyük firmaların dünyasında sert, çetin bir rekabet var. Hiper rekabet var. Bugün dünyada farklı ülkelerden çıkan firmalara bakalım. Bunlar kendi alanlarının dışındaki firmaları sarsabiliyor. Ve iş modellerini zorlayabiliyorlar. Özellikle büyük firmalar teknolojiye, bugünün modeli mobilite olduğu için mobiliteye, odaklanmak mecburiyetinde. Buna adapte olamayan firmaların sonu da yok olmak, pazardan silinmek. Hiç kaçış yok… Bugün aramızda adapte olmayanlar olabilir ama onlar da yarın olmayacak. Bu büyük firmalardan küçük firmalara nasıl iniyor? Aslında dünyada çok hızlı iniyor ama Türkiye’de ben çok hızlı inmediğini görüyorum. Dünyada yeni normaller oluşurken bugün nesnelerin internet sayesinde mobilitenin sadece telefonlar değil, bileklikler, her türlü cihaz ile hayatımıza girdiği bir döneme doğru gidiyoruz. KOBİ’lerimizin geleneksel iş modellerini mutlaka bir kenara bırakmaları lazım. Vahşi bir rekabet var. Bir yandan teknoloji bir yandan da global ekonominin yeni koşulları nedeniyle. Rekabet çok çok daha çetin olacak. Herkes çok daha çevik, akılcı, stratejik olmak zorunda. Bu da ancak teknoloji ile olur. Bunu ıskalayan yok olur. 

Deneyimler değişiyor

Halil Erdoğmuş

2000 yılında ebebek’te ilk siparişimizi aldığımızda, sadece nakit alabilen, havale kabul etmeyen, ödeme seçeneğinde tek alternatifin olduğu bir durumdaydık. Çok kısa sürede şunu gördük, insanların ihtiyaç ve deneyimlerine uyum sağlamamız gerekiyor. O günlerde e-ticaret’in neden hızlı gelişmediğini tespit ettim. Bir tez çalışması yapıyordum o dönemde ve o yılllar için şunu keşfettim. En büyük engel enfl asyondu! 1983 ile 2003 arasında bütün dünyada bir katalogla satış deneyimi yaşanırken, enfl asyon bu kanalı bize deneyimlettirmedi. Almanya’da, İngiltere’de, Fransa’da hala bu satış sürerken, bizde daha matbaadan gelmeden fiyatlar değiştiği için bu deneyimi yaşayamadık. Bu deneyimi yaşayamadığımız için bizim e-ticarete alışmamız zaman aldı. Kredi kartı ise neredeyse mahremdi. Biz sadece kredi kartı kullandırıyoruz. Sokaktaki adam 3 taksit, 10 taksit yapıyordu. Şöyle bir tanımlama var: “Eğer senin iş modelin, sokakta köşedeki bakkalın sattığı malı aynı fiyata 2 gün sonra teslim etmekse, bunu başarma şansın yok.” O yüzden biz bu cümleden çok feyz aldık. Modelimizi sürekli yeniledik. Hala da yenilemeye devam ediyoruz. Önce Anadolu’ya ağırlık verdik. Çünkü bizim ürünlerimiz oralarda yoktu ve bir değer yaratıyorduk. Taksite girdik, inadımızdan vazgeçtik havaleyi koyduk. Baktık insanlar güvenmiyor, telefonla sipariş almaya başladık. Kredi kartını insanlar telefonda vermeye çekinmiyordu. Hemen bir mini katalog hazırlamaya da karar verdik. Bir de mağaza açalım ve deneyimi yaşatalım dedik. Kararı verdik ama tabii o zaman paramız yoktu. Parasız yapılabilecekleri yaptık. Zaman içinde diğerlerini yaptık. Dolayısıyla burada modeliniz insanların yaşamından uzak bir model olmamalı… Bugün de insanların hayatlarında mobil denen bir gerçek varken senin hala ben mobilde olmayacağım dememen, ya da bunu görmeyi atlamaman gerekiyor. Birileri insanlara bu mobil deneyimi yaşattı ve biz şimdi bunu yakalamaya çalışıyoruz. Şimdi aklımıza gelmiyor ama ilerde bir gözlük deneyimi, hatta bir düşüce aktarma deneyimi yaşayacağız belki… O zaman da o deneyime geçiş olacaktır. Mobil belki eskiyecektir. Değişimi ve deneyimi yakalamak çok önemli…

Bütünsel anlatım çok önemli

Soner Canko

Herkes kendi cephesinden anlattığında yani cihaz üreticisi cihazı, operatör kendi olanaklarını, uygulama yaratan bunun özelliklerini anlattığında aslında eksik kalıyor ve yayılmıyor. Kullanıcıya ve iş dünyasına bunların bütünüyle birlikte hayatında nelerin değiştiğini anlatmamız gerekiyor. Mobiliteden ne bekliyoruz diye sorduğumuzda? Eskiye göre daha az zamanda daha çok iş üretmek zorundayız. Daha vahşi bir rekabet var yarın daha da artacak… Mobilin arkasındaki en önemli kavram zaman, çünkü daha hızlı olmak istiyoruz. Çünkü basit ve kolay yaşayalım istiyoruz. Sokaktaki insana da iş dünyasına anlatmamız gerekiyor. Büyük şirketlerde çok sorun yok, onlara bilgi zaten gidiyor. KOBİ dediğimiz kesime bunu çok iyi anlatmamız gerekiyor. Kullanıcıya da mobilin, kullandığımız akıllı telefonların hayatımıza nasıl değer kattığını anlatmamız gerekiyor.

Kobi'ler 5 yıl önceye göre iyi

Tansu Yeğen

1060 KOBİ ile geçtiğimiz yıl 25 şehirde bir araştırma gerçekleştirdik Şirketlerin yüzde 90’ı teknoloji çok gerekli diyor. Maliyetleri düşürür, zamandan tasarruf sağlar, müşteri memnuniyetini artırır diyor. Ondan sonra yüzde 15 civarında her sene bilişime yatırım yaparız diyor. Yüzde 76’sı müşterinin veri yönetimi ve iş analitiğini pazarlamanın geleceği olarak görüyor. Yüzde 69’unun kurumsal web sitesi var. Bu tablo 5 yıl öncesine göre çok olumlu KOBİ’lerde bir bilinç oturmaya başladı. Bugün bir Ali Baba Çin’de İngilizce bilmeyenlere ithalat-ihracat yapabilecekleri hizmetleri veriyor. Bizim KOBİ’lerimiz ise yanlarındaki şehirdeki KOBİ’lerle bile ticaret yapmakta zorlanıyorlar. KOBİ’lere yönelik bir teknolojik hareket, bir platform da yok açıkçası Türkiye’de…

Nesnelerin interneti dönemi

Burak Aydın

Girişim başlangıcı (Startup) eko sistemi giderek katlanarak büyüyecek. Belli teknolojilerin üzerine yığılıp kalmıştık. Şimdi nesnelerin interneti, her şeyin akıllanması, 13 milyar cihazdan bahsediyoruz. 2020’de 50 milyar cihaz olacak. 200 milyar sensor, bunların yaratacağı data ve onun yaratacağı yeni iş modelleri yeni yazılımlar, yeni araçlar deyince büyük bir kırılma anından geçtiğimizi söylemek mümkün olur. Dolayısıyla girişimcilik ekosisteminin etrafında büyük fırsat adacıkları var. Sensörlerdeki dataları kullanarak nasıl bir deneyip yaratırım. Böylece artık her şey deneyim ekonomisinin etrafında dönmeye başlıyor. Herkesin yaşamak istediği deneyime göre hizmetlerin araçaların, uygulamaların ortaya çıktığı bir döneme giriyoruz. Büyük bir fırsatlar dönemi olacak.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar