Hidroelektrik santraller ve yerel ile iletişim

Filiz KARAOSMANOĞLU
Filiz KARAOSMANOĞLU SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM [email protected]

 

Doğankent, Fethiye, Kadıncık, Karacaören, Kepez, Kürtün, Manavgat, Torul'da kurulu hidroelektrik santraller (HES) özelleştiriliyor. Enerjide başka özelleştirmeler de olacak. Buralardan devletin adı giderken sektörden yeni isimler, yeni logolar yöreye gelirken, "Yerinde Halkla Şeffaf ve Doğru İletişimi" baştan başarmak çok önemli. Adeta o yörede yeni santral yapımı başlayacak gibi iletişimi yürütmek yararlı olacaktır. Çünkü HES konusu bildiğimiz hassasiyetlere sahip. Kişileri, yöredeki sivil toplumu hak ettiği şekilde önemsemek, kamu yararı için uzlaşmak ve hem halkı, hem de yeni HES firmasını üretilecek su elektriği konusunda huzurlu konuma taşımak gerekir. Doğruya dayanmayan kışkırtma ve kalkışmalar ülkemiz çıkarlarını zedeleyecektir.

Devlet sattı. Birileri geldi ve sudan para kazanıyor ve de daha çok kazanmak için kimbilir suyumuza, çevremize neler yapacaklar, suyumuzu satacaklar, bizim hiç suyumuz olamayacak şeklinde olabilecek gelişmeler maalesef çok kolaylıkla ülkemiz insanına özgü çıktılar olabilir. Bunları izliyoruz. Böylesi tetiklemeler yapılabilir. Hele de bir dev firma ya da yabancı yatırımcı adı yöreye gelirse. Seyreyleyelim çümbüşü. Her yeni bir olay belli düzeydeki bir korku ve/veya kaygıyı da beraberinde getirebilir. Bunu da unutmamak gerekir.

HES yatırımcılarımızı zaten bildiklerinden ve eyleme alacaklarından emin olmak istediğimiz  "Sürdürülebilir HES Yönetimi" ve yerinde tam kabullenme ve iletişim başarısı için uğraş beklemektedir. Yatırımcımızın hidroelektrik üretim başarısından hiç kuşku duymayız. İşlerini iyi yapacaklardır. Ancak insanımızla, ülkemizin güzide bir yöresi ile kuracakları ilişki konusunda da emin olmak isteriz.

Mevzuat gereği çevre için yapılmış ve yapılacaklar yetmez. Tümü halkta genel kabul görmeli. Bilinmeli. Paydaşlık sağlanmalı. Ben resmi gerekleri yaptım diyerek halkla iletişimi başarmadan iş makinaları yöreye gelmemelidir. Anadolu desenimiz bunu hiç kabul edemez. İnsanımız bahçesine, camı önündeki saksısına biraz dik bakanla dahi takaza gelebilecek ruh haline sahiptir. Toprağına, yeşiline ve suyuna geliniyor. Ani bir hiddet doğacaktır. Bilme sahiplenmeyi de doğrurur. Bunun için çalışmak gerek.
Eğer:  
Bu elektriğe ülkemin neden ihtiyacı var?
Çevrem nasıl etkilenecek?
Sağlığıma etki olacak mı?
İklimim ne olacak?
Suyuma ne olacak?
Su benimle paylaşılacak mı?
Tarım, balıkçılık, iskân, turizm, kültürel miras için ne yapılacak?
Doğam, çiçekler, böcekler ne olacak?
Atıklar olacak mı?
Bu santralı kim nasıl kontrol ediyor ve denetliyor?
Ben ve yörem neler kazanabilir?
Yeni işler neler olabilir?
Sorularına samimi cevaplarla paydaşlık oluşturulduğunda HES'ler artık yörenin bir değeri olarak yer bulur. Denetim ve kontrolün sürekliliği için yatırımcı isterse yörede bir izleme kurulu kurabilir. Eğitim kurumları ve sivil toplum yapılamalarıyla ile yakın ilişki ile sürekli bilgi iletimini de başarır.

 

Bütün bunlara karşın ikna olmayanlar yine de olacaktır. Onlara mevcut ulusal ve uluslararası en iyi HES uygulamalarından göstermek bir yol olabilir. Malumumuz harika HES örnekleri var. HES'e evet ve hayır diyenleri ucu açık toplantılarda konuşturmak ve doğrunun sabırla bulunmasını sağlamak da iyi bir yöntem olabilir. Bu şekilde bilim ve bilgiye dayanmayan HES şehir hikâyeleri de biter. Bu etkinliklerde yerel medya yönetimi kritik öğedir.

Unutmamalıyız ki elektrik tüm yaşamımızda olan ama görmediğimiz bir büyüklük. Bir gizemli ürün. Nasıl oluyor da sudan elektrik üretiliyor konusu da öğretilmelidir. İşte bu nedenlerle Su-HES-Çevre-Toplum ilişkisinde gizem ve korku olmamalıdır. Çünkü su yaşamımızdır. Su döngüsü de yerküremimizin yaşamıdır. Birden bire yeşil ve mavinin yanına tel örgüler ve betonun gelmesi hiç kolay kabul edilir değildir. İnsanın ve doğanın hak etmediği yolla kimse su gücünü kullanarak hidroelektrik üretemez. Suyumuzu sürdürülebilir yönetebiliriz. Mümkündür. Yatırımcı ve denetim erkini mevcut en iyi işletme planlarının uygulanması konusunda önemli bir görev beklerken, iklim değişikliğinin etkileri, vazgeçilemeyecek doğa ve enerji üretim güvenliği sağlanması konuları da kesinlikle unutulmamalıdır. Türkiye'miz enerji arz yelpazesinde su gücünün artmasını ve yatırımcımıza toplumla uzlaşmada kolaylıklar dilerim.  
 
Meraklısı için: http://www.sustainablehydropower.org/site/info/aboutsustainability.html

Gününüz sürdürülebilir, yaşamınız enerji dolu ve mutlu olsun.
İTÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr.Filiz Karaosmanoğlu tarafından kaleme alınan Sürdürülebilir Yaşam köşesi,  SÜ T-D işbirliği ile hazırlanmıştır

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Mavi ve kadın 24 Eylül 2019
Yaşamı Solu 11 Haziran 2019
Sade yaşam 12 Şubat 2019