Heyet-i Teftişiye-i Maliye'den...
ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] 1879 yılında kurulduğunda adı buydu: Heyet-i Teftişiye-i Maliye... Cumhuriyet döneminde Maliye Teftiş Kurulu... Cumhuriyet'in Osmanlı devlet yapısından, eski deyimle, "tevarüs ettiği" bir imparatorluk kurumundan söz ediyoruz. "Adalet mülkün temeli" ise, mali denetim de "adaletin temeli". Maliye Teftiş Kurulu 129 yıldır bu devlet görevini layıkıyla yerine getirdi. 130. yılını tamamlayabilecek mi, bilinmez. Bir kurul daha; Hesap Uzmanları Kurulu... Geçmişi, Teftiş Kurulu'nun yarısı kadar: 63 yıl. Devlet mali denetim sisteminin ikinci "seçkin" kuruluşu. 64. yılını tamamlayabilecek mi, bu da bilinmez. Gelirler kontrolörleri, vergi denetmenleri... Bu ikisi de dörtlü mali denetim yapısının "genç" kuruluşları. Teftiş- hesap uzmanları geleneğinin parçaları. Türkiye'de tarihi 129 yılı aşmış kaç devlet kurumu var, derseniz, cevap: Türk Silahlı Kuvvetleri, polis ve Maliye'dir. Bunlar bir ülke ve devlet için büyük temel güç ve birikimlerdir. Alternatif maliyetlerine bedel biçmek mümkün değildir. "Olmazsa olmaz"dırlar... Bu tür kurumlar "değişmez" midir? Değişmek özünü, temel işlevlerini koruyarak kendini zamana, çağa; toplumun, ülkenin, devletin ihtiyaçlarına göre yenilemekse, elbet değişirler. Ama, kurumsal birikimin yanında bir de "kurumsal ruh" vardır ki, misal: Maliye teftişi, müfettişi yok ettiğinizde, o "ruhu" da yok edersiniz. Hesap uzmanları için de durum farklı olmaz. Yerine koyduklarınız da artık "onlar" değildir! IMF bile... Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2004 yılında 125. yıldönümünü kutlayan Maliye teftişi "göz bebeği" ilan etmişti. Arşivlerde duruyor. 4 yılda ne değişti ki, altında Unakıtan'ın da imzası bulunan kanun tasarısıyla teftiş ve uzman kurulları kaldırılıyor? Bu soru, Maliye camiası kadar kamuoyunda da tartışılıyor. Merak edilen, cevabı aranan şu: Hükümetin TBMM'ye sunduğu Gelir İdaresi Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı'nın kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin tasarının genel gerekçesinde "vergi denetim birimlerinin gelişmiş ülkeler uygulamalarına paralel olarak yeniden yapılandırılacağı" belirtiliyor. Fakat, Türkiye'de bu "yeniden yapılandırma" işi netamelidir. Altından ne çıkacağı belli olmaz! Nitekim tasarıdan çıka çıka, mali denetimin iki temel kurumunun toz edilmesi çıkıyor. Tasarı gerekçesindeki "gelişmiş ülkeler paralelinde" lafı, önemli. İlk bakışta bayağı da şık! Ama, yapılmak istenen de, bu şık laf da gerçeği yansıtmıyor. Maliye Müfettişleri Derneği'nden aldığımız bilgilere göre gerçek tam tersi: Bir kere bu ülkelerin tamamında "teftiş kurulları" var, korunuyor ve güçlendiriliyor. Örnek verelim: ABD, İtalya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, Belçika, Portekiz "bağımsız ve güçlü" teftiş kurullarına sahip. Türkiye'ye getirilmek istenen model ise, denetimin zayıf, yolsuzluğun bol olduğu Meksika ile Arjantin örneklerine uyuyor! Ve, "tek çatı" altında toplanmış bir denetim sistemi, "gelişmiş" hiçbir ülkede, devlette yok! Dahası, Türkiye'ye "kurulları kapat, tek çatıya geç" telkinini veren IMF ile Dünya Bankası bile "teftiş kurullu" denetim düzenine geçtiler. Sorun çatıda değil... Merak edilen bir de şu: "Tek çatılı" tasarıyı kim hazırladı? Bize gelen bilgiler müfettişlerin, uzmanların, kontrolörlerin, denetmenlerin hazırlık aşamasından "dışlandıkları" yolunda. Şu cümle; "...konuyla ilgili dünya ülkelerindeki uygulamaları, ülkemiz ihtiyaçlarını ve düzenlemeden beklentileri; mevcut denetim birimlerinin fonksiyon ve niteliklerini; Maliye Bakanlığı'nın olması gereken fonksiyonlarını ve mevcut vergi inceleme birimlerinin görüşlerini dikkate almadan hazırlanan bu tasarı.." cümlesi de Hesap Uzmanları Derneği'ne ait. Uzmanlar da böyle bir yapılandırmadan işe yarar bir yapı çıkmayacağını savunuyor: "Yapılması gereken; sadece yaptıkları bazı işler benziyor diye, farklı fonksiyonları ve değer yargıları olan birimleri bir araya getirerek herkesin her işi yaptığı bir birim oluşturmak değil (Ö) merkezi, bölgesel ve yerel denetim birimlerinden oluşan en az üçlü bir örgütlenme biçimi olmalıdır." "Gelişmiş" dünya teftiş kurullu, çoklu, güçlü, yaygın, etkin ve derin bir denetim yapılanmasına giderken, Türkiye'nin, okuyana son derece "basit" gelen bu tasarıyla "ters" yola sokulmak istenmesini kimse anlamıyor: Tasarıyı yazanlardan başka... Sahi, bu tasarıyı kim, nasıl hazırladı?