Heyecansız isteksiz bir seçim

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Amerika’da başkanlık seçimleri toplumda hareketlilik ve heyecan yaratan olaylardır. Seçim yaklaştıkça, insanları yarışmanın ateşi içine alır. Arabaların tamponlarında sürücüsünün tercihini görürsünüz. Yayaların kimisinin kafasında hangi adayı desteklediğini belirten bir kep, kimisinin sırtında adayının adı yazılı fanila bulunur. Geçen Pazar Washington’a indiğimde yine böyle bir hava yakalamayı beklerken, heyecansız, adeta “bitse de şu iş kurtulsak diyen,” siyaset alanında kendisini etkisiz hisseden insanların egemen olduğu bir ortam gördüm.

Amerikalılar, kendilerini yöneten siyasi sınıftan memnun değiller. Hillary Clinton seçmene güven vermiyor. Ancak devlet işlerini bilen, politika oluşturup uygulayacak deneyimde birisi olduğu kabul ediliyor. Trump ise deneyimsiz, kendisine fazlasıyla hayran, yüksek özgüvenini destekleyecek donanımı olmayan bir şahsiyet. Dünyayı komplolarla açıklıyor, kanıt olmadan herkesi suçluyor. En büyük düşmanı ise kendisi. Yardımcılarının tavsiyelerine uymuyor, önüne bir metin verilse, metinden ayrılıp kendi bildiğini anlatıyor; hata yapıyor; oy kaybediyor.

Her başkan seçimi kampanyasının magazin yönleri olur. Bu defa işin bu tarafı ağır bastı. Özel hayatlar, dedikodular, rezaletler ortaya döküldü. Televizyon münazaralarının içeriğine bile yansıdı. Seçmenler belki eğlendiler ama adayların siyasi programlarını yeterince öğrenmekten mahrum kaldılar. Sanıyorum birçok Amerikalı seçimde oy kullanmayacak, bir bölümü ise kendi adayı kazansın diye değil, istemediği aday kazanmasın diye sandığa gidecek.

Bu keyifsiz ortamda yine de Amerikan siyasi sistemi ve kültürünün bazı imrenilecek özelliklerini de gözlemek mümkün. Örneğin, Cumhuriyetçi partinin tanınmış üyeleri, partiye yakın medya, aydınlar ve işadamları, Trump’ın ülkelerini maceralara sürükleyecek bilgisiz, popülist bir demagog olduğunu görerek, ehven-i şer gördükleri Clinton’u destekleyeceklerini ilan ettiler. Sizlerin de bildiği gibi, her ülkenin siyasete yakın zümreleri bu tür cesaret sergilemiyorlar, her koşulda liderlerine kayıtsız, şartsız destek vermekte ısrar ediyorlar. Başka bir örnek: Amerika’nın siyasete ilgi duyan faal seçmenleri, kendilerine sunulan tercihten memnun olmasalar bile, evlerinde oturup, bol bol eleştiri yapmak ve istemedikleri bir sonucu kabullenmek yerine kampanyaya katılıyorlar. Mesela, oldukça önemli görevleri ve konumları olanlar bile, gönüllü yazılıp, hafta sonu kapı kapı dolaşıp, insanları oyunu kullanmaya davet ediyor.

Amerika heyecansız ve isteksiz bir seçim yaşıyor, ancak seçmenin daha bilinçli bir kesimi var ki, adayları beğenmeseler de, seçimin hem kendi hem de ülkelerinin kaderini etkileyeceğinin idraki içinde, sonucu belirlemeye gayret ediyorlar. Demokrasilerde doğrusu bu olsa gerek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019