Heybede başka turplar da var!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Gündemdeki Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in TBMM Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İlişkiler Komisyonu'na yaptığı sunumun ardından alt komisyona sevk edildi. Alt komisyon da geçtiğimiz hafta işçi ve işveren temsilcilerini ayrı ayrı dinleyerek çalışmalarına başladı. Ayrıca TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu tasarıyı "tali komisyon" sıfatıyla incelemeye aldı.

2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nu yürürlükten kaldırarak, çalışma ilişkilerini sendikal örgütlenme ve hak mücadelesi (toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt) boyutlarında, tek hukuki metinde düzenleyecek olan bu tasarıyı, içerik, işlev ve tarafların çıkarları bakımından "çatışmalı" benzer tasarılarda olduğu gibi zorlu bir yasama süreci bekliyor.

Tasarının taslak aşaması, 2010 yılından beri ilgili tarafların gündeminde. Taraflar hükümet, işveren ve işçi konfederasyonları. Hükümeti doğal olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsil ediyor. Tasarı taslağı bu bakanlıkça oluşturulan bir "bilim kurulu" tarafından hazırlandı. Hükümet-işveren-işçi temsilcileri de yaklaşık 2 yıl tartıştılar ve bir "uzlaşma" metni üzerinde anlaştılar.

Bir de baktılar ki...

Ancak, Üçlü Danışma Kurulu'nun uzlaştığı taslak, tasarıya dönüştürülmek üzere imzaya sunulduğu Bakanlar Kurulu'ndan önemli değişikliklerle çıktı. TBMM'ye sevk edilen tasarı, duruma bakılırsa, işveren ve işçi konfederasyonlarında hayal kırıklığı yaratmış görünüyor.

Üçlü Danışma Kurulu'nda yer alan TİSK ile işçi kesimi örgütleri TÜRK-İŞ ile HAK-İŞ taslaktaki uzlaşmanın Bakanlar Kurulu'ndan çıkan tasarıya yansıtılmamasını, elbet öncelikle "sınıf çıkarları" açısından özellikle sendikal düzenlemeler yönünden eleştiriyor. Her kesim, ümidini TBMM'ye bağlamış bulunuyor. 

Uzlaşılmış taslağın "tasarılaşma" sürecinde hangi etkenlerle ve bu ölçüde değiştirildiği merak konusu. Belki bilenler biliyordur. Ama Üçlü Danışma Kurulu'nda olup da tasarıdan şikâyet etmeyen yok; işveren temsilcisi TİSK de, işçi temsilcileri TÜRK-İŞ ile HAK-İŞ de uzlaşmayı oluşturan maddelerin tasarıya "iadesi" noktasında buluşuyor. Danışma kurulundan söz ederken DİSK nerede? DİSK sendikalar ve toplu sözleşme düzeninde yapılmak istenen değişiklikleri "işveren ağırlıklı" ve "Türkiye'deki değişime uygun düşmediği" gibi gerekçelerle eleştirerek 17 Ekim 2010 taihinde kuruldan çekildiğini açıklamıştı. 

TOBB de eleştiriyor

Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı, TOBB'nin de eleştiri hedefinde. TOBB sendikal anlamda işveren temsil yetkisine sahip değil. Ancak  KOBİ ağırlıklı sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinin çatı temsilcisi olarak görüşleri önemli. Çünkü, tasarının sendikal hükümleri bu kesimleri de kapsıyor.

Tasarıyı TBMM'de incelemeye alan alt komisyon bu nedenle TOBB temsilcisini de dinledi. Temsilci iş kolu barajının yüzde 3'e düşürülmesinin sosyal güvenlik kayıtları, ILO sözleşmeleri ve AB standartları nedeniyle yapıldığını belirterek, tasarının bu şekilde yasalaşması halinde işyerlerinde marjinal grupların örgütlenmesinin kolaylaşacağını, üretim birimlerinin çatışma yerleri haline geleceğini savundu ve iş kolu barajının asgari yüzde 5'e yükseltilmesini istedi.

TOBB, ayrıca sendika üyeliğinin, noter şartı kaldırılarak, "e- devlet kapısı" üzerinden yapılmasının kötüye kullanılabileceği, kötü niyetli kişilerin onlarca kişiyi sendika üyesi yapabileceği ya da üyelikten çıkartabileceği görüşünde. Bu nedenle noter gözetimi devam etmeli, diyor!

"Heybedeki başka turplar" ise, halen işveren ve işçi konfederasyonlarının "incelemesine" sunulan "Ulusal İstihdam Stratejisi"nin sayfalarında gizli. Ayrıca ve derinliğine tartışılması gereken bu "strateji" kimilerinin istediği gibi çıkarsa, sanıyorum Toplu İş İlişkileri Kanunu'nu konuşmanın da uygulamanın da pek anlamı kalmayacak ve muhtemelen bu kanun raf süsleyecek! İstihdam "esneyince" sendika kalır mı?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013