”Hey trenler!”

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

"Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün! / Ne var gözya?laryndan çamurlar yu?uracak?"

Baudelaire'in "Maesta et Errabunda" (Hüzün ve Serseri) isimli ?iirinin bu dizeleri dudaklarymda, dakikalarca kaldym Maschen'de, köprünün üzerinde...

Hamburg Harburg'da, Lüneburger Heide'nin hemen yakynyndaki Maschen'de, Avrupa'nyn en büyük yük ta?ymacyly?y gary bulunuyor. En az yüz elli tren hattyny ayny anda görebiliyorsunuz bu köprünün üzerinde. Yüzlerce lokomotif ve vagon park etmi? bekliyor biribirleri ardyna dizilmi?.

Sevgili dostum Abi getirdi bizi buraya. Beni evinde a?yrlayan sevgili Zeki ile birlikte önce hemen yakyndaki gölün çevresinde bir yürüyü? yaptyk. Ördekler, yaban kazlary, köpekler e?li?inde, ya?mur sonrasynyn bahar kokan topra?y üzerinde, kyrylmy? dallary çatyrdatarak adymladyk... Hemen her konuda sohbet ettik. Eflatun, felsefe konu?malaryny yürüyerek yaparmy? ya açykhavada, biz de derin konulara daldyk.

Zeki çaly?ty?y için ço?unlukla yanymyzda olamyyor, ama gündüzleri, Abi ile birlikte, kyrlarda, da?larda gezerek geçiyor. Touareg jipin içinde kilometrelerce gidiyoruz, "Eflatun günümüzde ya?asaydy, o da ça?yn olanaklaryndan yararlanyr, böyle otomobil içine gezerek sohbet ederdi!" diyorum Abi'ye. Neler konu?muyoruz ki "o mis kokulu cenneti. o bilinmez zevklerin yüzdü?ü masum beldeyi" ararken... Hamburg'ta, bu bamba?ka semada, Türkiye'nin acytan havasyndan, azaptan, ystyraptan uzak birkaç gün geçiriyorum.

Tren yollaryny seyretti?imiz köprü de dü?ünmem, çocuklu?umun o trenli günlerini anymsamam, oyuncak trenlerimi hayal etmem için iyi bir fyrsat oluyor. "Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün" demi?im, onlar da beni her zamanki gibi kyrmamy?, bu köprünün üzerinde kysa bir süre için de olsa mutlulu?u ya?amam fyrsat vermi?ler ya...

Çocuksu sevdalar uyanyyor içimde, o onlarca vagondan olu?an yük katarlaryndan birine hemen atlayyp gitmek, gitmek.. her ?eyi unutmak, yeniden ba?lamak...

Lokomotiflerin çy?lyklary, biribirine çarpan vagonlaryn sesleri, fren gycyrtylary bu köprünün üzerindeki dünyanyn efektleri çekiyorum.. bu görüntüler ne yazyk ki karelere belki de üçüncü boyut olmady?y. Foto?raflar ndan tam yansyyamyyor, diye üzülüyorum. Gözümün gördükleri ile dijital ekranda seyrettiklerim o kadar farkly ki...

Sonra uzun bir kataryn geldi?ini görüyoruz minik bir bayyryn ba?yna kadar. Oradan vagonlary a?a?yya itiyor henüz göremedi?imiz en arkadaki lokomotif ve onlar, tekli, ikili, üçlü syralar halinde a?a?yya kayyyor, kendilerine ait tren hattyna giriyorlar... Typky, ak?amlary köye dönen sürüden evlerinin önüne gelince ayrylyp a?yllaryna giden inekler gibi...

Son vagona kadar bekliyor, lokomotifi görünce tuhaf bir rahatlyk hissi duyuyoruz. Köprünün üzerinde neredeyse bir saat geçmi? trenleri seyrederken. ?imdi, onlardan birine binip kente dönmenin vakti. Ruhum, yeniden kanatlanyp ba?ka yerlere uçmak için sabyrsyzlanyyor.

"Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün."

Not:

Meraklysy için Abdullah Ryza Ergüven'in çevirisiye ?iirin tamamy ?öyle:

"Agaşe, uçtu?u var my ruhunun arasyra, / Büyülü, mavi, derin ve y?yl y?yl yanan / Bamba?ka denizlere, bamba?ka semalara, / ?u kahrolasy ?ehrin simsiyah havasyndan? / Agaşe, uçtu?u var my ruhunun arasyra? // Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün! / Ne var gözya?laryndan çamurlar yu?uracak? / Arasyra der mi ki Agaşe'yn ruhu, üzgün, / "Nedametten, azaptan ve ystyraptan uzak / Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün." // Ne kadar uzaktasyn ey mis kokulu cennet, / Ey, sadece sevincin, a?kyn ürperdi?i yer, / Ey, her ruhun içinde bulundu?u saf ?ehvet, / Ey bir ömür boyunca gönül verilen ?eyler! / Ne kadar uzaktasyn ey mis kokulu cennet! // Ah o ye?il cenneti, çocuksu sevdalaryn, / O ko?u?lar, ?arkylar, o demetler, buseler, / Ynildeyen kemanlar arkasynda syrtlaryn, / Ak?am, korkuluklarda ?arap dolu kaseler, / - Ah o ye?il cenneti çocuksu sevdalaryn! // O bilinmez zevklerin yüzdü?ü masum belde / Çok daha uzakta my yoksa Çin'den, Maçin'den? / Be

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar