“Hesabını kitabını yapsaydın!”
Dün TÜBİTAK Ödül Töreni için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeydik…
Cumhurbaşkanımızın ‘teknoloji üreten / geliştiren’ gençlere verdiği desteğin, gençleri daha da şevklendirdiğine şahit olduk…
* * *
39 Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yönetiminin bir araya gelerek kurduğu OSBDER ve Gebze OSB’nin Başkanı Vahit Yıldırım ile sanayicinin sorunlarını konuşurken sarfettiği,
“Risk alarak yaptığımız yatırımlarımıza yönelik koruma talep ettiğimizde, 'Hesabını kitabını ona göre yapsaydın' şeklinde yanıtlar alıyoruz… Hesap kitap yapmaya kalksaydık, yıllardır kimsenin yatırım yapmaması gerekiyordu” şeklindeki cümlesi, OSTİM Başkanı Orhan Aydın’ın 10 yıl önce söylediklerini getirdi aklıma…
* * *
Şöyle demişti Aydın:
“Diyorlar ki, ‘Şu alanda para kazanılacağına inanılıyorsa, zaten birisi gelir onu yapar.’
Ben de diyorum ki, 'Yapamaz!'
Rakiplerimiz bunların hepsini devlet ve bürokrasi desteğiyle 150 yıl önce yapmış, yine destek alarak ticarileştirmiş, yine destek alarak pazara hakim olmuş, başkalarının gelmesine de engel koymuş.
Merdiveni tırmanarak çıkmışlar üst kata…
Ve merdiveni de atmışlar.
Şimdi de diyor ki 'Gücü yeten gelsin…'
Bu koşullarda, gücün yetmiyor ki çıkmaya…
O, merdiveni tekrar dayarsa çıkabiliyorsun.
Yalvarıyorsun!
Ne diyorsun? 'Geleceğim oraya, senin elindeki ekmeği alacağım.'
O’da 'Olur!' diyor!
Verir mi adam emeğiyle kazandıklarını…
Rüzgâr santralindeki direğin montajını yaparken dahi sokmuyor seni yanına. Görürsün, öğrenirsin, elinden alırsın diye.
Direği satın alan adam, anahtarı elinde, ‘Direğe bakayım…’ diyor, bakamıyor.
Bizimkiler de zannediyor ki, ‘Bunlar sokakta satılır, paramla gider alırım.’
Alamazsın. Hadi al!
Kendin, birlik olacaksın, yardım edeceksin, stratejin olacak, kazıyacaksın ve oraya çıkacaksın.
Çıkamadın mı?
Böyle ‘pazar’ olarak kalırsın.
Çoluğunun çocuğunun geleceğini şekillendirecek parayı başkasına ödersin.
Bir tır dolusu malzeme gönderirsin, bir tane telefon alırsın!
Bu nedenle bugün savunma sanayi strateji ile başlanan yerlileştirme çabasına sivilde de başlamamız gerekiyor.”
* * *
Aydın’ın 10 yıl önce bahsettiği ‘savunma sanayi stratejisi’nin meyvelerini bugün topluyoruz, çok şükür…
Yine 10 yıl önce bahsettiği sivil strateji mi?
Hâlâ bekliyoruz!
* * *
Cumhurbaşkanı’ndan Kalkınma Bakanı’na, Başbakan’ından Sanayi Bakanı’na kadar tüm karar alıcıların ajandasında, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve ihracatı için yeni bir modelin olduğunu söylemler, uygulamalar ve hükümet programı kanıtlıyor.
Teknoloji geliştirme yoluna baş koyan, kendilerini sahipsiz hissetmelerine rağmen geleceğimize yön verecek projelere imza atan gençlere dün Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği ilgi ise değişimin başlayacağını gösteriyor.
* * *
Sanayicimizin üzerine düşen görev ise Fuat Tosyalı’nın demir çelik sektörünün sorunlarını anlattığı konuşmasının ayrıntısında gizleniyor…
Tosyalı şöyle diyor:
“Devlet destekli ucuz Çin malları nedeniyle 2015 çok sıkıntılıydı. Bu nedenle Avrupa’da dahi kapanan fabrikalar oldu. Bizde fabrikalar kapanmadı ama kapasite kullanımı oldukça düştü. Çin’in bu politikası 2016’da da sürerse, sorun yıkıcı bir boyut alır…”
Ayrıntı mı?
Bu cümlenin ardından geldi:
“Japonlarla yaptığımız yeni yatırıma ise son hızla devam ediyoruz. 2016 sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz. Tüm dünyada, demir çelik sektörünün o alanındaki yatırımlar sınırlı olduğu için rekabet avantajımız olacak. Ve ürettiklerimiz rakipsiz olacağı için her halükarda alıcısı olacak.”