Herkesi aptal yerine koyanların çaresizliği!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

 

Son haftalardaki gelişmeler, finansal piyasalarımızın toparlanma ve beklentilerin olumsuzlaşmasını önleme yolundaki çabalarının yetersiz kaldığına işaret ediyor. Bu yöndeki çabalar riskini azaltmak isteyen yabancıların işini kolaylaştırmaktan öteye gidemiyor. Sonuçta döviz rezervlerindeki erimeye rağmen Türk Lirası değer kayıplarını geri alamıyor, faizler yükseliyor, beklentiler bozuluyor ve menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri gerilemeye devam ediyor. Direnme gücü azalırken güvensizliğin büyümesi önlenemiyor. Daha önceki benzer durumlarda olduğu gibi düzelir umudu ile bu gelişmeleri izleyen veya bu umutla tepki verenlerin dengesi bozuluyor, itibarını koruması giderek zorlaşıyor. Günü kurtarma şampiyonlarının bildikleri artık onların işine yaramıyor...
Geride bıraktığımız hafta içinde önce beklenenden oldukça yüksek çıkan haziran ayı enflasyon rakamları ile yeniden türbülansa giren finansal piyasalarımız, Avrupa Merkez Bankası Başkanı'nın sözleri ile toparlanmaya çalıştı; fakat cuma günü ABD'nin işsizlik verileri ile dağıldı. Yeterli ve gerekli düzeyi aşan yabancı sermaye girişleri sayesinde kısa vadeli spekülatif eğilimlerle günü kurtaran ve sorunları ağırlaştıranlar artık bu işin içinden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar. Türk Lirası'ndaki değer kaybının kalıcı olmasına, faizlerin kısa vadeden öteye yüksek kalmasına veya daha fazla yükselmesine, varlık değerlerinin kayıplarını geri alamamasına veya daha da gerilemesine tahammül edilemeyeceğini biliyorlar. Bu çaresizlik içinde olmayacağını bile bile mucize beklemeye devam ediyorlar. 
Gelişmekte olan ekonomiler durgunlaşıyor; yerel paraların değer kaybetmesine veya faizlerin yükselmesi durumunda durgunlaşma ekonomik daralmaya dönüşecek. Getirilerin yetersiz ve risklerin çok büyük olduğunu ise nerede ise fark etmeyen kalmadı, herkes bir şekilde ayıldı... Finansal sermaye, başka bir deyişle faiz lobisi artık Türkiye benzeri gelişmekte olan ekonomileri satıyor, başının çaresine bakarak büyük kayıplardan kaçınmaya çalışıyor. Söz konusu ekonomilerin parasal genişlemeye yönelip faizleri düşük tutarak ekonomik daralmadan kaçınma şansı bulunmuyor; zira bu durumda yerel parada yaşanacak değer kayıplarının tahammül edilebilir olamayacağı çok iyi biliniyor. Aksine Türk Lirası'ndaki değer kaybını önlemek üzere şok faiz yükselişlerinin de kısa vadeden öteye pek bir işe yaramayacağı ve ekonomik daralmayı iyice hızlandıracağı öngörülebiliyor.
Bu tablo Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileri bozdu. Enflasyon ve işsizlik öngörüleri artar iken büyüme tahminleri gerilemeye devam ediyor. Sorunlu krediler, kamu harcamalarındaki artışlar ise hem belirsizliği hem de kırılganlığı artırıyor. Bu koşullara iş dünyasının ciddi boyutta riskle yakalanmış olması ve siyasi iradenin tepkisel tavrı ise olumlu düşünmeyi nerede ise imkansızlaştırıyor. Son on yıldaki eğilimlerin sürdürülebilir olmadığını dikkate almamanın bedeli çok ağır olacak gibi görünüyor. Finansal sermayeyi suçlamak ise sorunu çözmüyor ve durumu düzeltmiyor; tam aksine güven bunalımı yaratıyor. Ağustos böceğini oynayanların başkalarını suçlamak yerine yaptığı hatalardan ders alması, ağlamanın fayda etmeyeceğini anlaması ve başkalarını aldatmaya çalışmaktan vazgeçmesi gerekiyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar