Herkes yavaş
Malum son sıralarda bir "büyüyememe" sorunu icat ettim. Dünya ekonomisinin geçen yıldan bu yana düşük büyüme performansına takılı kaldığı gibi bir gözlemim var. Ülkelerin çoğunda büyüme hızı ya çok düşük ya da doğrudan negatif. Büyüyemiyorlar yani. Sorunun aşılması için de özel bir çaba gerektiği kanısındayım. Özel çabadan kastım da özel bir politika tasarımı. Özel alandaki harcama ve talep zafiyeti sürdürdüğüne göre elinde iktisat politikalarını kurgulama imkanı olanların bu zafiyeti giderecek bir politika setini tasarlayıp, uygulamaya koymaları gerekiyor diye düşünüyorum. Söz konusu yeni politika tasarımının ağırlık merkezinin de kemerleri gevşeten, genişlemeci nitelikte politikalardan oluşturulmasının doğru olacağı kanısındayım.
Bu benim düşüncem tabii. Benim gibi düşünenler de var kuşkusuz. Olağan koşullarda yapıla gelen politika tasarımının yeterli olduğunu, yeni bir iktisat politikası kurgusuna gerek olmadığını düşünenler de var. Ekonomilerin yeniden kabul edilebilir bir büyüme rayına oturtulabilmesi için kamu dengesini kollayıp gerisini piyasa işleyişine bırakmanın yeteceğini söylüyor bunlar.
* * *
Bildiğiniz gibi bu iki görüş arasında yoğun çekişme var. Ama ortaya çıkan yeni veriler büyüyememe sorununu aşabilmek için görece gevşek politikalar uygulanması gerektiğini savunanlara gittikçe daha fazla destek veriyor.
Şimdilerde herkes yavaş ama büyüyememe sendromunun baş aktörleri gelişmiş ülkeler. Dünya ekonomisinin dört büyük motoru olarak kabul edilen ABD, Avrupa Birliği, Çin ve Japonya bu sorunun en önde gelenleri. Son açıklanan büyüme verileri bu ülkelerin ciddi şekilde yavaşladığını, dünya ekonomisinin motorlarının durmak üzere olduğunu gösteriyor.
* * *
Son yıllarda dünya ekonomisine esas büyüme ivmesini verenin Çin olduğu biliniyor. Çin de küresel krizden etkilendi ama hiç resesyona girmedi ( büyüme hızı negatif olmadı), krizden de hızlı çıktı. Çin'in yeniden eski performansına ulaşması beklenirken tersi oldu, öteki ülkeler gibi yavaşlamaya başladı. Yeni açıklanan bazı tahminlerde 2013 yılı büyüme beklentisi aşağıya doğru revize edildi. 2014 yılının büyüme tahminlerinde de kayda değer bir hızlanma yok. Çin ekonomisinin de, kendi ölçüleri içinde kuşkusuz, büyüyememe benzeri bir sürece girmek üzere olduğu izlenimi doğdu.
Daha vahim bir durum Avrupa için söz konusu. Belki artık alıştık, ne var bunda diyebilirsiniz. Ama birkaç Baltık ülkesi hariç, irili ufaklı, tüm Avrupa ülkeleri 2013 yılına, küçülerek başladılar. Avrupa büyüyememe sorununu en akut biçimiyle yaşayan bölge. Yeni tahminlere göre bir önceki üç aya göre 2013 yılının birinci çeyreğinde Avrupa Birliği genelinde (27 ülke) büyüme hızı yüzde eksi 0.1 olacak. Euro alanında ise (17 ülke) bu hız yüzde eksi 2 olarak gerçekleşecek. Bir önceki yılın aynı dönemine göre ise bu hızlar Birlik genelinde eksi 0.7, Euro alanında ise eksi o.1 olacak. Avrupa'nın lokomotifi olarak bilinen Alman ekonomisinin dahi birinci üç ayda 2012'nin aynı dönemine göre yüzde 0. 3 oranında küçüleceği tahmin ediliyor. Bu oran Fransa'da yüzde 0.4 olacak.
İngiltere'de büyüme pek keyif verici durumda değil. İngiliz ekonomisinin bu yılın birici çeyreğinde yüzde 0.3 büyüdükten sonra içinde bulunan dönemde bu hızı yüzde 0.5 düzeyine çıkartacağı tahmin ediliyor. Kıta Avrupasındaki kadar olmasa da İngiltere'de de büyüyememe sorunu olduğu gözleniyor. ABD ekonomisi bunlardan görece daha iyi durumda sayılır. 2013 yılının ilk çeyreğindeki büyüme yüzde 0.6 olmuş. Büyüyememenin sınırında dolaşıyor sayılır ABD.
En büyük sürpriz de Japonya'dan geldi. Birinci çeyrekte önceki yıla göre büyüme hızının yüzde 0.9 olduğu açıklandı. Yıllık bazda yüzde 3.5 civarında bir büyümeye işaret ediyor bu. İşler böyle giderse Japonya'nın büyüyememe sorununu aşacağı anlaşılıyor.
Bütün bu bulgular kemer sıkma- gevşetme tartışmasında politikaların gevşetilmesi gerektiğini savunanlara destek veriyor gibi görünüyor. Abe uygulamasından sonra Japonya'da büyümenin hızlanmış olması büyüyememe sorununun aşılması için politikaların gevşetilmesi gerektiği tezine destek veren en somut kanıt olarak gösteriliyor.