Herkes otomobil bulabilecek
Şimdi bu başlığa bakıp kriz ortamında nereden çıktı diye düşünmemek lazım. Türk otomotiv sektörünün son dönemlerdeki en büyük sıkıntılarından bir tanesi, yurtdışından yeterince araç bulamamaktı. Rusya başta olmak üzere, hızlı büyüyen Avrupa pazarlarına yetişmek amacıyla, özellikle binek otomobilde Türkiye’deki firmalar talebi karşılayacak oranda araç ithal edemiyorlarda.
Sadece distribütörler değil, yerli üreticiler de fabrikalardan istedikleri miktarda araç alamıyorlardı. Zira, fabrikalar öncelikle ihracata yönelik otomobilleri üretip gönderiyor, bazı modeller iç pazarda tahminlerin üzerinde talep görse bile yerli satıcılar yerine gemiyle Avrupa’ya gönderiliyordu. Bu yeni dönemle birlikte artık böyle olumsuzluklar yaşanmayacak. Bu cümle, yaklaşık altı ay önce tüm otomotiv sektöründeki yöneticilerin ellerini ovuşturmalarına neden olurdu. Mevcut 50 markanın hemen hepsi de yurtdışından yeterli miktarda araç alamamaktan şikayet ediyordu. Ama dönem değişti. Yüzde 40-50 daralan pazarlar nedeniyle üreticileri Avrupa merkezlerinde stoklar yığılmaya başladı. Durum böyle olunca da gözler pazarın dramatik bir şekilde düşmediği Rusya, Türkiye gibi ülkelere çevrildi.
Bir dönem İstanbul’dan açılan, “falanca modelin kotasını artırsak” talepleri ret cevabını alırken, şimdilerde yurtdışından “Hani ekstra kota istemiştiniz ya onu ayarladık” telefonları
geliyormuş. Eskiden “Şu kadar adet alsam hepsini satarım” diyenlere, “şimdilerde hodri meydan” denmeye başlamış. Bir anlamda bugünlerde tüketicisinden çalışanına herkes istediği kadar otomobil bulabiliyormuş. İşte böyle bir ortamda kritik bir soru da herkesin aklına takılmadan etmiyor; “Satacak otomobil bulabileceğiz de... Peki ya alacak müşteri?”