Herkes mal satmaya geliyor mal almaya gelen yok

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Son aylarda dünyanın önemli markalarını yaratanlar veya bu markaları satanların üst düzey yöneticileri Türkiye'ye daha sık gelmeye başladı.

Çünkü dünyada talep gerilemesi var. Buna karşılık Türkiye'de gelir dağılımındaki çarpıklık nedeniyle üst gelir grubundakilerin lüks mallara olan talebi devam ediyor.

Türkiye bir tekstil ülkesi, giyimde fasondan markaya geçmek istiyoruz. Fasoncularımız ise ucuz markalardan pahalı markalara mal üretme arayışında.

Kriz nedeniyle marka yaratma arayışları yavaşladı. Fasoncular talep azalmasından yakınıyor.

İşte bu tabloda geçen hafta ülkemize dış pazarda isim yapmış bir markanın yaratıcısı Tommy Hilfiger geldi.

Tommy Hilfiger'in ziyareti medyada geniş olarak yer aldı.

Çok büyük olasılıkla, Tommy Hilfiger markasının Türkiye'de halkla ilişkilerini yürüten firmanın girişimi ile (anlaşılması güç bir gerekçe ile) İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), tasarımcı Tommy Hilfiger'a "onur plaketi" verdi.

Türkiye'deki "en büyük" mağazasını Bağdat Caddesi'nde açmak üzere Türkiye'de bulunan Hilfiger için İTÜ Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi'nde etkinlik düzenlendi.

Fakültenin 37 öğrencisinin "East meets West with an American Edge" teması çerçevesinde tasarladığı kıyafetlerden, ön elemeyi geçen 8 tasarım, İTÜ tasarım atölyelerinde sergilendi.

Tasarımların sahibi 8 öğrenci, Tommy Hilfiger'a hazırladıkları tasarımlarda ne kullandıkları, nelerden esinlendikleri hakkında bilgi verdi.

Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Hilfiger, "kendisinden çok daha zeki" kişilerle çalıştığı için başarılı olduğunu ifade ederek, "Yaptığım, bir kişinin şov değil" dedi. Hilfiger, başlangıçta kendi zevklerine göre tasarım yaptığını ancak kadın ve çocuk bölümleri de markaya girdiğinde müşterilerin isteklerini araştırmaya başladığını anlatırken, müşterilerin ne istediğini anlamak için onlarla karşılıklı diyaloga geçip, onların isteklerini görmek gerektiğini belirtti.

Hilfiger, böylece müşterileri tanıyıp, onların ne istediğini daha iyi anlayabileceklerini anlattı.

Tommy Hilfiger, kendini tek beğendiği noktanın, "insan seçmek" olduğunu söyledi. İşlerini uluslararası olarak geliştirmek için yeni ve büyük yetenekler aradığını, yeni yeteneklerle kendi şirketinin de daha fazla büyüyeceğini kaydeden Hilfiger, "Ekibim olmasaydı bu işi yapıyor olamazdım. Farklı yeteneklere sahip insanları bulursak şirketimiz o derece büyük olur" diye konuştu.

Bütün bunlar iyi de sonuç ne? Tommy Hilfinger İTÜ

Tekstil Teknolojileri ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinin tasarımlarından etkilenerek (1) Tasarım siparişi mi verdi? (2) Başarılı öğrencilerle iş anlaşması mı imzaladı?

Hayır…Böyle bir mutlu son yok.

İyi de acaba Türkiye'de giyim eşyası üretenlerle fason üretim için anlaşma mı imzaladı?

Hayır…Böyle bir mutlu son da yok.

Ya ne yaptı?

"Türkiye'nin hazır giyim sektöründe bir süre içinde süper güç olacağını düşündüğünü" ifade ederek, "Türkiye'deki işimiz yeniden ayağa kalkıyor. 10 yıl içinde 30 mağaza oldu" dedi.

Çok açık sonuç: 10 Yıl içinde 30'uncu mağazasını açma başarısını gösterdi.

Tommy Hilfiger'i ayıplamaya, yaptıklarını eleştirmeye hakkımız yok. O kendi açısından doğrusunu yapıyor.

Biz olan biteni kendi açımızdan değerlendirmeye mecburuz.

Biz iç pazarımızı yabancılara sonuna kadar açıyoruz. İçeride bile mal satamayan bizim giyim eşyası sanayicilerimiz dışarıda nasıl başarılı olabilecek ? Nasıl marka yaratabilecek?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018