Herkes birşeyler bekliyor
Seçim sonrası ümitler yeşerse de ABD tarafından kaynaklanan haberlerle, dışarıdan gelen etkilere sımsıkı bağlı olan ekonomimiz, yine “Ne oluyoruz yahu” seslerini duyurmaya başladı. Asgari ücret tartışmalarının verdiği tedirginlik, sesi önceki seçimlerde pek duyulmayan başkanlık sistemi ve “N’olucak bu hükümetin hali” gibi durumlar, yine herkesi birşeyler beklemeye yöneltti.
Beklenilenler arasında önceliği “Dur hele bakalım, şu hükümet işleri bir çözülsün de” diyerek, işlerin ne yönde gitmesi gerektiğine karar vermek alıyor. 2015 yılının seçim gailesiyle kaybedildiği ve hatta bu ikinci seçim sonrası hızla alınması gereken tedbirlerin ilk 100 günde alınmaması halinde 2016 yılının ve belki de 2019’a kadar olan zamanın da kayıp hanesine yazılabileceği konuşuluyor.
Bu hengame arasında kalan ihracatımızın da durumu pek sağlıklı görünmüyor. Değer azalıyor, miktarlar tatsız ve ne yazık ki beklentiler pek de umutsuz. 2023 ihracat hedefine ulaşılamayacağı her kesim tarafından kabullenilmiş olsa gerek ki o yönde beyanat veren pek kimse kalmadı. İhracatımızın %60’ını gerçekleştiren KOBİ olmayan büyükler, başka bir deyişle ilk 1000 ihracatçı (Kaynak: TİM ilk 1000 ihracatçı çalışması) bile dikkat çekici yüzdelerde ihracat kayıpları yaşıyor. Bize sorarsanız, zaten onların yaşadığı bu kayıplar ihracatın azalmasında, tüm ihracat ciromuzda kapladıkları yer kadar önemli oluyor.
Çare olarak, katma değerli ürünlerin ihracatına yönelmek tartışılıyor. Doğrudur ve buna karşı çıkacak kimse olduğunu düşünmüyoruz. Ancak, Türk imalat sanayisinin yapısına baktığımızda, zaten üretim fakiri olan sektörün ne kadarının katma değeri yüksek ürünlere yönelmiş olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Eğri oturup doğru konuşalım diye bir söz vardır. Onu düşünüp bakarsak, imalat sanayimizin katma değerli ürünler üretebilmek için yapması gereken yatırım ortamının olup olmadığına daha kolay karar veririz. Sanayicilerimizin, katma değerli ürün üretmek için yapmaları gereken yatırımları hangi cesaretle yapacakları merak konusudur. Merak konusu olan konulardan öncelik alanı, hangi teknolojiye yatırım yapılacağı. Hadi bunu buldunuz diyelim, o teknolojiyi kullanacak elemanı nasıl ve nerede bulacaksınız. Öte yandan yatırımcı, ancak güvenli ortamlarda uzun süreli yatırımlar yapar ki bugünlerde içerisinden geçtiğimiz süreçler, pek de bu konuda cesaret verici görünmüyor. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun, hükümeti tek başına kurabilecek bir çoğunluk alan partinin, hem siyasi hem de ekonomik istikrarı getirmesinin daha kolay olacağını kabul etmemiz gerekir. Hele bu parti, yıllardır tek başına iktidarda ise bunun daha kolay olabileceği aşikardır.
Tüm bu açılardan baktığımızda, herkesin birşeyler bekliyor olması da gayet normal görünüyor. İhracat pazarındaki müşterilerin, oynak zeminlerde durduğunu ve onları boş bırakmaya gelmediğini, peşlerinden ayrıldığımızda bir daha bıraktığımız yerlerde bulamayabileceğimiz hep vurguluyoruz. Yeni yatırımların çıktılarını almak çok uzun sürebilir. Hükümetten ihracatçı olarak beklentimiz, mevcut tedbirlerin sorunsuz ve hızlı çalışabilmelerinin sağlanması ki bu bizlere en azından durgunluktan çıkabilme ivmesi versin.