Her yere metro
Bu yazı ağırlıklı olarak İstanbul’u ve İstanbullu’ları ilgilendiriyor, baştan söylemesi…
Son dönemde bence kesinlikle seçim yatırımı olan ilanlar İstanbul’un dört bir yanında yer alıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kendine (daha doğrusu halka) ait olan ilan alanlarında, başta İstanbul’da yaşayanların ödediği ve Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nden yani Kars, Van, Edirne, Uşak, Ordu, Artvin, Kırşehir, Kayseri, Zonguldak’ta yani 80’in üstünde vilayette yaşanların ödedikleriyle bir yaptığı yatırımları duyuruyor.
Çetin Altan üstadın deyimiyle Türk’ün Türk’e propagandasını yapar gibi, belediye zaten yapmakla yükümlü olduğu yatırımları hayata geçirmesini, davul zurna ile kutluyor.
Kutlamaların odağında ise metro bulunuyor.
Hemen belirteyim ki ben yıllarımı otomotiv gazeteciliğine vermiş, hemen hemen her markanın çok farklı otomobillerini, dünyanın en kuzeyinden en güneyine, Çin’den en batısına kadar birçok farklı coğrafyada kullanmış birisi olarak, her zaman toplu taşımayı tercih ederim.
Dolayısıyla metro gibi toplu taşımaya nefes aldıracak bir alternatifi karalamam, hayır demem söz konusu bile olamaz.
Benim takıntım ilanlarda yapılan vurgulara…
Rakamlar ve yerleri tamamen misal olsun diye yazıyorum, hata olabilir, lütfen konuya odaklanın…
“2015’te Bağcılar-Maltepe 82 dakika…”
“2012’de Yenikapı-Bağlarbaşı 27 dakika…”
Gelelim itirazlarıma…
Öncelikle bu ilan panolarında yazan mesafeleri bıraktım tamamen açık trafiği, İstanbul için az sıkıntılı sayılabilecek, dur kalk olan ama fazla da sıkışık olmayan bir trafikte zaten daha çabuk gidebiliyorsunuz.
Bununla birlikte, verilen dakikalar sanıyorum bir noktadan diğerine metro vagonu içinde geçirdiğiniz süreler. Bunun bir de metro istasyonuna ulaşabilme, metro istasyonu içinde trene gitme için sarfedilen süreleri eklendiğinde, dakikalar daha da uzuyor.
Yapımını 100 küsür yıl ıskaladığımız metro (Burada mevcut belediyeyi suçlamıyorum) bizim için ancak trafiğin içinden çıkılmaz bir hal aldığı noktalarda avantaj sağlıyor.
O da ancak biraz…
Zira, siz ne kadar ana arter, hat belirlerseniz belirleyin. Benim gördüğüm kadarıyla bizim metromuz ancak ve ancak boş bulunan yerlere kondurulabiliyor.
Çok popüler bir oyun vardı; Simcity diye…
Bir şehir yapardınız, sıfırdan arazi üzerine.
Şehrin ihtiyaçları giderek artarken eğer başta planlama yapamadığınız zaman, çözümleri iptidai, primitif şekilde bulur ve en sonunda oyunu kaybederdiniz.
Bizim İstanbul yerleşimi de öyle olduğu için ancak nereye sığarsa oraya bir çözüm üretiliyor.
Odasını darmaduman eden bir çocuğun, anne zoruyla odayı toplamasının ardından, “Ben çok iyi bir çocuğum odamı sürekli topluyorum” diye övünmesiyle bizim kendi metromuzla övünmemiz arasında hiçbir fark bulunmuyor.
Mutlaka benden çok daha iyi araştırmış, bu işin bilimini yapmış insanlar bulunuyor ve bana işin bilimsel açıklamalarını yapabilir. Fakat ben sade vatandaş olarak şu sorunun cevabını istiyorum.
Açık-az sıkışık bir trafikte A noktasından B noktasına, metrodan hızlı gidiyorsam, bu durum normal midir?
Bir diğer konu da trafik sorununa çözüm olması için atılan adımların, bir süre sonra trafik sorununun kaynağı hatta kördüğümün merkezleri haline gelmesi sık rastlanan bir durum mudur?
Bir yanıt gelirse seve seve burada yayınlarım.