Her yerde petrol var!

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Son yıllarda keşfedilen yeni petrol kaynakları, Körfez ülkelerinin hakimiyetini tehdit eder duruma geldi. ABD 2020 yılında, Suudi Arabistan'ı geride bırakarak, dünyanın en büyük petrol üreticisi konumuna gelmeye hazırlanıyor. Bunun nedeni tabi ki kaya gazı. Sadece ABD değil, Güney Amerika ve Afrika'da keşfedilen yeni kaynaklar, "benzinde zirve noktası" teorisinin de sorgulanmasına yol açacak nitelikte. 

ABD'li jeofizikçi Marion King Hubbert tarafından ilk kez 1956 yılında kullanılan "Peak Oil" kavramı, belli bir bölgede, belli bir zamanda petrol üretim miktarının zirveye çıktıktan sonra kalıcı bir şekilde azalmaya başlayacağını savunmuş ve buna petrol üretiminin "jeolojik sınırı" adı verilmişti.  
 
Hubbert 1956 yılında yayınlamış olduğu bir araştırmada ABD'de petrol üretimi için iki senaryo öngörmüştü. Birinci senaryoya göre ABD'de toplam konvansiyonel petrol rezerv miktarı 150 milyar/ varildi ve üretim 1965'de zirve yapacaktı. Diğer senaryo ise toplam konvansiyonel üretimi 200 milyar/varil olarak hesaplamıştı ve zirve yılı olarak 1970'i öngörüyordu.
 
Daha sonra zirve yılı, 2000'e yükseldi.  Fakat geçtiğimiz sene Harvard Kennedy School tarafından yayımlanan bir rapor, bu konuya yönelik tartışmaları yeniden alevlendirdi. 
Le Nouvel Observateur'e açıklamada bulunan İtalyan petrol şirketi ENI'nin eski Strateji Direktörü Leonardo Maugeri, fosil enerjiler konusunda hiç bir sıkıntı yaşamayacağımızı söylüyor.
 
Uzmanlar neden yanıldı? 
 
Maugeri'ye göre, uzmanların yanılmış olmalarının nedeni, konvansiyonel petrol kaynakları potansiyelini yeterince önemsememiş olmaları. 
 
1859 yılında Pensilvanya'da açılan ilk petrol kuyusundan bu yana, tüm dünya 2 bin ila 3 bin metre derinlikte bulunan petrolü kullanıyor. Kolay ulaşılan bu petrolün yüzde 70'i Ortadoğu'da bulunuyor. Fakat son üç yıldır, konvansiyonel petrol dışında farklı kaynaklardan da petrol elde edilmeye başlandı. Konvansiyonel olmayan bu petrolün yüzde 70'i ABD'de bulunuyor.   
 
2012 yılında, petrolün varil fiyatı 100 doların üzerinde kaldığı için, petrol şirketleri büyük kar elde ettiler. Aynı yıl petrol arama çalışmalarına 80 milyar euro yatırım yapıldı. Bu 10 sene öncesine oranla dört kat daha yüksek bir yatırım oranı oldu. Bu yatırımların sonucunda ise 300 yeni kaynak bulundu.
Üç boyutlu sismik araştırmalarda elde edilen gelişmeler sonucunda, Brezilya, Arjantin, Angola ve Kenya gibi bir çok ülkenin denizlerinde yeni rezervlere ulaşıldı. Ulaşılan teknolojilerle denizlerde 2 bin hatta 3 bin metre derine inilebileceğini kaydeden uzmanlar bu sayede, küresel petrol üretiminde yüzde 12 olan offshore katkısının, üç yıl içinde yüzde 16'ya ulaşabileceğini ifade ediyorlar.
 
Petrol zirvesi endişesi yeniden gündeme gelebilir mi?
  
Petrol zirvesi endişesinin yeniden gündeme gelip gelmeyeceğine yönelik farklı görüşler mevcut. 
 
En karamsar uzmanlara göre, geleneksel olmayan petrol kaynakları, geleneksel kaynaklarda yaşanan azalmayı ortadan kaldırabilecek boyutta değil. Energy Funds Advisors Danışmanlık Şirketi'nden Olivier Rech, "Kuzey Denizi gibi eski alanlarda, üretim son 10 yılda yarı yarıya indi" diyerek bu görüşü destekliyor.
 
Diğer uzmanlar ise bundan sonrasında petrol zirvesi değil, fakat "petrol platosu" kavramının gündeme geleceğini ifade ediyorlar. Total Üretim Stratejisi Direktörü Guillame Chalmin, "Mevcut kaynaklar ile petrol üretimi 24 yıl boyunca aynı hızla devam edecektir" diyor.   
 
Bu arada teknolojide yaşanan gelişmeler,  süreci belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer alıyor.
 
Kaya gazını çıkarmanın, geleneksel petrole oranla daha masraflı olduğunu ve çevreye çok daha fazla zarar verdiğini hatırlatmakta fayda var. 
 
didem_petrol.jpg
 
Körfez ülkelerinin hakimiyeti sona erer mi?
 
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana petrol ithal eden ABD, 2030 yılından itibaren kaya gazı sayesinde petrol ihraç etmeye başlayacak. 
 
Uluslararası Enerji Ajansı, ABD'nin 2035 yılında enerji bağımsızlığını ilan edebileceğini ortaya koyuyor. 
 
Deloitte'a göre enerji fiyatlarında yaşanan düşüş ABD ekonomisini canlandırdı ve 2010 yılında 550 bin istihdam yaratmasına yol açtı.
 
Bazıları yeni kaynakların abartıldığını düşünürken, küresel enerji haritasının tamamen değişeceğini söyleyenler de var.
 
Yorumlar ne olursa olsun, her konuda olduğu gibi enerjide de yeni liderlerin yükselişi kaçınılmaz. ABD'nin yanı sıra, Kanada, Brezilya, Batı Afrika ve Meksika Körfezi yükselen bölgelerin başında geliyor.
 
1980'lerden bu yana ilk kez, OPEC üyesi olmayan ülkelerin petrol arzı, OPEC üyelerinden daha hızlı büyüyor.  
 
Uzmanların dediği gibi, "Çok yakın görünen 'petrolün sonu endişesi' artık kimseyi korkutmuyor."
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar