Her son yeni bir başlangıçtır!..
Son altı aylık dönemde belirleyici nitelikte olan küresel eğilimlerin, 2014 yılı ilk çeyreğinde de etkili olacağı yönündeki beklentiler giderek güçleniyor. Durum böyle olduğu için Federal Reserve’nin bu hafta yapacağı Açık Piyasa İşlem Komitesi Toplantısı’nın finansal piyasalar üzerinde ki olası yansımaları, merakla beklenen bir konu olmaktan uzaklaştı. ABD bütçesi konusunda tarafların uzlaştığı yönündeki haberlerin de katkısı ile gelişmekte olan ekonomilere ilişkin belirsizlik ve kırılganlık algılaması artmaya devam ediyor. Muhtemelen doların diğer tüm paralara karşı dalgalı bir şekilde güçleneceği, orta-uzun vadeli faizlerdeki yükseliş eğiliminin devam edeceği, riskten kaçınma eğiliminin daha belirleyici olacağı bir dönem bizi bekliyor. Koşullar gelişmekte olan ekonomilerin risk priminin artacağına, yerel paraların değer kaybetmeyi sürdürerek beklentileri olumsuzlaştıracağına işaret ediyor.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız eğilimler Türkiye ekonomisini de hatırı sayılır oranda etkileyecek, güçlü ve gerçek bir kırılganlık testi yaşanacak. Durum böyle olunca döviz kurlarında ve faizlerde yaşanabilecek kalıcı yükselişlerin iç dengeler üzerindeki etkisini sorgulamak, yaşanacaklara ilişkin zihinsel bir egzersiz yapmak önem kazanıyor. Bu olasılıkları görmezden gelmek ve olumsuzlukları inkar ederek pembe tablo çizmek hiç kimseye pek bir fayda sağlamayacak!..
Gerek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yetkililerinin gerekse ekonomi ile ilgili sorumluların son aylardaki eylem ve söylemleri döviz kuru ve veya faizlerde yükselişe tahammül olmadığına işaret ediyor. Orta Vadeli Plan’ın 2014 yılı hedefleri ve önümüzdeki yıla ilişkin Bütçe Tasarısı giderek olumsuzlaşan küresel olumsuzlukları görmezden geliyor. Eğer bir mucize gerçekleşmez ve bizim gibi gelişmekte olan ekonomilere yönelik risk algılaması düzelmez ise yerel seçimler öncesinde çok ciddi sıkıntılar yaşamak durumunda kalabiliriz. Türk Lirası’nın değer kaybı enflasyon ve faiz beklentilerini bozup, varlık değerlerini gerileterek, bilançoları yıpratabilir, paranın devir hızında yaşanacak düşüş hem borç alacak zincirini kırabilir hem de ekonomiyi daralmaya zorlayabilir. Türk Lirası’ndaki değer kaybının sonuçları bu olumsuzluğu güçlendirerek içinden çıkılması pek mümkün olmayan bir kısır döngü yaratabilir. Bu durum Türkiye’yi küresel ölçekte ki riskten kaçınma eğiliminden en çok etkilenecek beş ekonomi arasında sayılmasına neden oluyor.
Yeterli ve gerekli düzeyde yabancı kaynak girişine aşırıya kaçan oranda bağımlı hale gelen Türkiye ekonomisinde bu ihtiyacın karşılanamaması durumunda yaşanacakları kimse düşünmek bile istemiyor! 2009 yılı ilk çeyrek döneminde döviz kuru ve faizler riskten kaçınmaya bağlı olarak eşanlı yükselince neler yaşandığı unutulmadı; söz konusu eğilimler kalıcı olsa idi bugün çok daha farklı konu ve sorunları konuşuyor olabilirdik… Bu kez durum farklı: döviz kuru ve faizlerdeki eğilimin kalıcı olması ve kırılganlığı giderek artırması olasılığı çok yüksek!.. Bu durum kısa vadede sorunları ağırlaştırarak günü kurtarma döneminin geride kaldığına, eski alışkanlıkların işe yaramayacağına işaret ediyor.