Her şeyin doğalı mı, yoksa yapaya bir şans tanınmalı mı?
Geçtiğimiz günlerde dikkate değer bir haber gözüme takıldı. Haberin başlığında “Samsung, çalışanlarının yapay zekâ araçlarını kullanmasını yasakladı” diyordu. Devamında ise yasağın geçici olduğu, gerekli önlemlerin alınmasının ardından Samsung çalışanlarının bu araçları kullanmaya devam edebileceği aktarılmıştı. Haberlere biraz daha göz atayım derken hayatını yapay zekaya adamış, hatta yapay zekanın öncülerinden biri olarak gösterilen Dr. Geoffrey Hinton’un, 10 yıldan uzun bir süredir çalıştığı Google'dan ayrıldığını gördüm. Ayrılıklar her zaman zordur ama belli bir yerde de gereklidir diye düşünerek bu ayrılığın neden gerekli olduğunu anlamak için Geoffrey’in açıklamalarına bakma ihtiyacı hissettim. Kendisi bu ayrılığın ardından yapay zekâ programlarıyla ilgili rahatça konuşabileceğini belirterek bu sistemlere hayatını adamasından dolayı pişman olduğunu; yapay zekâ robotlarının gittikçe tehlikeli olacağını ifade etmiş. Bu iki haber kafamda soru işaretleri oluştururken geçtiğimiz günlerde İtalya’nın ChatGPT’yi yasakladığını anımsadım. Tüm bu gelişmeler takdir edersiniz ki bende birtakım sorgulamalara yol açtı. Acaba dedim, her şeyin “doğal”ı mı makbul yoksa “yapay”dan kaçış yok mu?
Hangisi gerçek hangisi yalan?
Geçtiğimiz yazılarımdan hatırlayacaksınız Trump’ın yapay zekâ ile oluşturulan fotoğraflarına değinmiş ve yapay zekâ ile oluşturulan bir fotoğrafın nasıl anlaşılabileceğinden bahsetmiştik. Şu an neyse ki bu fotoğrafların “yapay” olduğunu anlayabilmek için güçlü ipuçları elimizde bulunuyor. Peki ya yapay zekâ biraz daha geliştiğinde neler olacak diye hiç düşündük mü? Bunun da ötesinde yılların klişesi olsa da haklılık payına sahip “robotlar işlerimizi elimizden alacak” durumu için ne yapacağız? Bu duruma güzel bir örnek olarak; IBM CEO’su Arvind Krishna, yapay zekâ ile değiştirilebilecek ve müşteriye dönük olmayan rollerde işe alımları durdurduğunu açıklamış. Üstüne Krishna, 5 yıl içinde yapay zekanın bu rollerin %30'unun, yani yaklaşık 7 bin 800 çalışanın yerini alabileceğini öngördüğünü belirtmiş. Ne dersiniz gerçekten robotlar işlerimizi elimizden alabilecek mi?
Bilim kurgu filmleri ya gerçek olursa?
O klasik bilim kurgu filmlerini hepimiz biliriz; bir bilim insanının laboratuvar deneyi kontrol dışına çıkar ve yapay zekâ kendi kendini yönetmeye başlayıp dünyaya dehşet saçar. Böyle ifade ettiğimizde kulağa güzel bir film senaryosu gibi geliyor. Lakin yapay zekanın öncülerinden olan Dr. Geoffrey Hinton’un da aynı endişeyi taşıdığını söylesem? Kendisi yapay zekanın kendi kodunu yönetebilecek şekilde geliştiğinde bunun bir problem olabileceğini ve bu yapay zekaların bağımsız bir silah haline gelebileceğini vurguluyor. Yani ailecek patlamış mısırımızı alıp rahat koltuklarımıza kurulup izlediğimiz bilim kurgu filmlerinin bir noktada gerçek olabileceğini bilerek yine aynı rahatlıkta bu filmleri izlemeye devam edebilir miyiz? O yüzden kendimize şunu sormakta yarar var; Her şeyin “Doğal”ı mı yoksa “Yapay”a bir şans tanınmalı mı?
Kısa Kısa…
· Getir, Almanya merkezli rakibi Flink'i satın almak için görüşmelere başladı.
· TRT, dijital platformu "tabii"yi duyurdu.
· GAİN, Rams Türkiye Grubu tarafından satın alındı.
· TikTok, platformdaki yanlış bilgilerin tespiti için Teyit.org, Dogrulukpayi.com ve Dogrula.org gibi platformlarla iş birliği yapacak.
Yatırım Alanlar:
· Ankara merkezli yerli mobil oyun stüdyosu Frantic Games, tohum öncesi yatırım turunda 2,4 milyon dolar yatırım aldı.
· SaaS platformu HockeyStack, birçok girişimin erken aşama yatırımcısı olan Y Combinator'dan 500 bin dolar yatırım aldı.
· Kişisel beslenme danışmanlığını makine öğrenimi ile kombinleyen çevrimiçi diyetisyen servisi Fit Brokoli, Amazon Başkan Yardımcısı ve Prime Video Genel Müdürü Cem Şibay’ın kişisel yatırım şirketinden 400 bin dolar yatırım aldı.
· Yerli otonom robot girişimi Saha Robotik, 3 milyon dolar yatırım aldı.
· Yerli blokzinciri girişimi Metatime, 11 milyon dolar yatırım aldı.