Her şeyi konuştuk, bunları konuşmadık
Tatil havasına girilmesine rağmen hem dolarda hem de petrol fiyatlarında sert hareketler yaşanıyor. Yunanistan’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu, EUR/USD paritesini 1.21’e yaklaştırdı. Brent petrol fiyatı beş yılın en düşük seviyesinde bulunuyor.
Petrol fiyatı geçen hafta biraz toparlanınca, ‘‘Düşüş trendi bitti’’ gibi afaki yorumlar yapıldı. Mevcut piyasa koşullarında grafiksel açıdan görüş bildirmek son derece yanıltıcı olabilir. Temel açıdan değerlendirirsek, fiyat üzerindeki baskı sürecek. Petrol piyasasındaki sorun ortadadır. Arz miktarı, talebin çok üzerindedir. Kaldı ki, üretim düşürülse de bunun hissedilmesi zaman alır. Amerika ve Kanada’da bazı enerji şirketlerinin yatırım projelerini ertelediği haberleri çıkıyor. Bu kararlar 2015’e yöneliktir. Ancak bu enerji şirketleri petrol çıkarmaya devam ediyorlar. Yine başa dönüyoruz. Yani talebi aşan arz noktasına geliyoruz. Petrol konusunda medyada bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Enerji şirketleri petrol fiyatının uzun süre daha baskı altında kalacağına ikna olurlarsa, üretimi kesmeyi düşünürler. Amerika ve Kanada menşeli şirketler, petrol 100 dolar civarındayken de üretim yapıyorlardı. O fiyatlarda müthiş karlar elde ediyorlardı. Fiyatların geldiği seviyelerde, belki biraz kar ediyorlar, belki biraz zarar yazıyorlar. Enerji şirketleri için önemli olan, baktıkları zaman aralığındaki ortalama fiyattır. Bu fiyatın uzun bir süre tehdit altında olacağına inanırlarsa, üretim seviyesini gözden geçirirler. Başka bir açıdan; finans piyasalarının en etkili grubu olan hedge fonların, petrolde alım pozisyonunda olmaları da ilginçtir. Bir noktada onlar da vazgeçecekler.
Yunanistan’da erken seçim öncesinde yapılan anketlerde radikal sol parti Syriza’nın önde görünmesi, euro bölgesine yönelik endişeleri artırıyor. Syriza’nın kemer sıkma politikalarına karşı olduğu biliniyor. AB’deki siyasi arenada büyük bir değişim var. 2014’ün başında yapılan AB parlamento seçimlerinde, popülist partiler güçlenmişlerdi. Syriza’nın bugünkü durumu sürpriz değildir. İtalya’da komedyen Grillo’nun Beş Yıldız Hareketi; İspanya’da ‘‘Öfkeliler’’ hareketinin devamı olan Podemos sinyalleri veriyordu. 2015’te İspanya, Portekiz, Finlandiya, Estonya gibi ülkelerde seçimler yapılacak. Bu ülkelerdeki popülist partiler, karmaşık sorunlara kolay çözümler öneriyorlar. İnsanların hoşuna gidiyor. Avrupa’daki siyasi çalkantı, sadece bu ülkelerle sınırlı kalmayabilir. İngiltere’de 7 Mayıs’ta genel seçim var. Emlak piyasasının soğuması, dezenflasyon baskısı, istihdam piyasasındaki toparlanmanın ücret artış hızına yansımaması, temel sorunlardır. Cari açığın milli gelirin yüzde 6’sına yükselmesi de ayrı bir endişe kaynağıdır. Yeni yılda sterlinle ilgili ayrıntılı bir yazı yazmayı düşünüyorum. Sterlin; hem dolar, hem de euro karşısında biraz daha zayıflayabilir. Fed’in olası faiz artırımının gelişen piyasalar üzerindeki potansiyel etkilerini; Rus ekonomisindeki sıkıntıları; enerji piyasasındaki gelişmeleri 2015’in risk faktörleri olarak konuşuyoruz. Avrupa’daki siyasi dalgalanmaları risk etkenleri arasına ekleyelim.
2014’te hisse senedi, tahvil ve emtia piyasalarında müthiş bir volatilite yaşandı. Fed’in parasal genişlemeyi bitireceğine yönelik beklentiye rağmen, Amerika 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2’nin altına sarktı. Euro bölgesinde ülke tahvillerinin fiyatları, Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) sözlü yönlendirmeleriyle zirvelere çıktılar. Başta Amerikan borsa endeksleri olmak üzere, birçok endeks rekor üstüne rekor kırdı. Petrol fiyatı yüzde 50 düştü. 2015 de oynaklık açısından farklı olmayabilir. Yılın ilk çeyreğine AMB; ikinci çeyreğine İngiltere’deki genel seçim ve Fed’in kararları damga vurabilir. Hareketli bir yıl bizi bekliyor.
Herkese sağlıklı ve kazanç dolu bir yıl diliyorum.