‘Her şeye rağmen Türkiye öyküsü devam ediyor’
Seçimin ertesi günü, kurumsal finansman şirketi N+1 Daruma Türkiye Başkanı Okan Altuğ ile sohbet ettim. Yorum ona ait… Daruma, N+1 ile evlendikten sonra uluslararası ağını güçlendirdi. Konumuz, Türkiye’nin öyküsü ve M&A, yani satın alma ve birleşmeler. Kısa vadeli para akımlarına göre daha kritik. Üstelik artık ters yönde önemli bir gelişme var.
Ben Türkiye’ye ilginin 2015’te çok azaldığı görüşündeydim. N+1 Daruma Yönetim Kurulu Başkanı Okan Altuğ o düzeyde değil dedi: “Kısa vadeli fonların ilgisi düşük. Ama finansın, ekonominin ötesinde, sosyolojik, siyasi pek çok boyutu var aslında bu konunun. Ekonomi, 2010, 11, 12,13’de çok iyiydi. Biz Türkiye’yi satın alıyoruz hikayesi çok güçlüydü… Tabii bu yıl, bu hem dünya konjonktüründen hem Türkiye konjonktüründen dolayı bir miktar zayıfladı. Fakat mergers and acquisitions (M&A)-Satın alma ve birleşmelerde zayıflama var demek yanlış olur. 2015 iyi gidiyor… Bu sene bir iki tane sürpriz nitelikte Türkiye’den çıkmış şimdi geri gelen yatırımcıyı bile sayabiliriz. Şu anda devam ediyor işlemler… Tabii finansal yatırımcılar, daha hassas. Türkiye konjonktürünün yanı sıra artık bölgesel konjonktürden de etkileniliyor. Fakat her şeye rağmen doğrudan yatırım açısından hala bir hikayemiz var… Türkiye büyük bir ülke, Avrupa’da örnek gösterilen bir ülke. 70 milyonluk bir ülke, alım gücü yükselecek uzun vadede, dolayısıyla bu ilgi hala devam ediyor. Eskisi kadar güçlü değil tabii… Avrupa’da bir numaraydık. İngiltere’yi bir kenara bırakın geri kalan coğrafyada Türkiye bir numaraydı. Büyüyordu, yatırım geliyordu, düzenlemeler yapılıyordu. Avrupa şimdi biraz toparlanmaya başladı ama çok çabuk toparlanamayacak bence… Türkiye’nin en kötü hali bile onlardan iyi açıkçası…”
Sonuçlar nasıl etkileyecek
Tabii bu değerlendirme sevindiriyor. Türkiye öyküsü zor da olsa geçerliliğini sürdürüyor. Fakat nasıl koruyacağız. Rasyonel kararlar alarak. Kim gelirse gelsin bir yenilenme, bir restorasyona ihtiyaç var. Ekonomi hırpalanmış durumda. Ama potansiyel, büyüme potansiyeli, Türkiye için hâlâ bir öykü oluşturuyor görünen kadarıyla. Peki seçim? Okan Altuğ şöyle yorumluyor: “Siyaset yapmayacağım. Fakat söyleyeceğim tek şey şu: Seçim atmosferi yatırımları etkiliyor. Bir bekleyelim görelim modu oluşuyor. Türk işadamları da aynı psikolojiye giriyor. Bu seçimlerden sonra eğer gerektiği gibi Türkiye seçim atmosferinden çıkarsa çünkü aslında uzun süre artık seçim yok normal koşullarda. Konjonktürü oturmuş, hükümetini kurmuş bir ülke, yatırımları rahat çeker. Bugün hiçbir parti liberal sistemden döneceğim, farklı bir yola gireceğim demiyor. O nedenle, sistemin devamı yönünde bir şüphe yok. Hızlı bir çıkış yapabilirsek seçim ortamından o zaman işlemler de hızlanacaktır.”
İlgi hangi sektörlere
Tabii Türkiye dünyada Doğuya kayan yatırım çizgisinde büyümesi, potansiyel harcama kapasitesi ile hep dikkat çekiyor. Peki hangi sektörler öne çıkıyor? Okan Altuğ çok dile getirilmeyen bazı sektörleri de şöyle sıralıyor: “Hizmet, perakende, enerji şu anda Türkiye’de ‘top’ sektörler olarak öne çıkıyor. Talibi olan sektörler. Niye perakende, niye sağlık, niye enerji? Açıklaması basit. Bunlar tüketiciye dokunan sektörler. Kriz hassasiyeti biraz daha düşük olan sektörler. Sağlığı örneğin tüketmek zorundasınız, restoran zincirleri büyüyor, onlar M&A dönemine geçecek. Keza perakende, Türkiye tüketmeyi seven bir toplum. Zaten dikkat edersiniz finansal yatırımlarda sermaye önce perakendeye gidiyor. Çok kolay satın alınıyor ve satılıyor tekrar. Bu sektörlerin içinde, Türkiye’de bizim servis olarak adlandırdığımız ve dünyada kendi içimizde ‘Business Suport Services’ diye adlandırdığımız, içine de birçok şeyi koyduğumuz bir alan var. Şimdi bu alan nispeten daha küçük Türkiye’de. Kurumlar bazında dış hizmet alma diğer tabiriyle ‘Outsource’ Türkiye’de diğer sektörlere göre yavaş gelişiyor. Burada ciddi bir büyüme olacak.”
Hizmette hâlâ emekliyoruz
Hizmet denince çok geniş bir yelpaze ortaya çıkıyor. Biraz daha ayrıntıya inerek cazip bazı alanları açıyor Okan Altuğ: “Örneğin, araç kiralama olayı en hızlı gidenlerden… Bir de hiç olmayan bir örnek vereyim: Dünyada büro hizmetleri ya da örneğin fotokopi cihazlarında, çıktı başına para ödüyorsunuz. Veya konser gibi organizasyon işi yapan firmalar çok hızlı gelişiyor. Şimdi bu alan çok geniş bir alan. Temizlik, güvenlik, teknik servis yine biraz yol aldı Türkiye’de. Ama kilit şurada; niye cazip dediğiniz zaman dünyada bu sektörlerin büyüklüklerine baktığımız zaman biz hala emekliyoruz. 2000 senesinde konuştuğumuz pek çok şeyi 2008 senesinde konuşmaz olduk. Çok büyük değişimler yaşadık. 2015’den 2025’e doğru da çok büyük değişimler olacak.”
Ters yönde M&A başlıyor
Konuyu başka bir noktaya çekmek istedim. Sadece artık Türkiye’ye gelen yabancılar değil, Türkiye’den yurtdışına giden Türk şirketleri de satın alma yapıyor. Türkiye riskini dağıtmanın yanında fırsatı değerlendirme de var burada. Peki nasıl gelişecek: “Burası ilginç bir nokta, buraya biraz dokunalım istersen. Biz 2014 yılında Daruma olarak N+1 ile ortaklığa gittiğimizde, işlerimizin yüzde 15-25’ini ters yönde M&A yapacağız dedim. Yani Türklerin yurtdışına gitmesi. En son Toksöz Grup, Sanovel ve Sagra’nın sahibi… Onlar için İtalya’nın önemli çikolata markalarından Pernigotti’nin satın alma işlemini yaptık.
Türkiye’de işadamının bu konuda 2 tane önemli düşüncesi var. Birincisi bu konuda bir çekingenliği var. Bu çok doğal ikincisi daha önemli. Türkiye’de fırsatlar o kadar yüksek ki hâlâ, yani insanlar, daha rahat ve iyi büyüdükleri kendi ülkelerinde kalmayı tercih ediyorlar. Şu anda çok hızlı değil ama daha da artacak. Biz artışı bekliyoruz… Örneğin Almanya’da öyle firmalar var ki, veliahdı yok. Devamı yok. Bunlar hep Türkiye adına fırsat. Biri alacak o firmayı. Böyle bir problem bile kendi başına büyük bir dinamik yaratıyor ve böyle yüzlerce firma var. Yurtdışına gitme konusunda bir LC Waikiki hikayesi var bir Ülker hikayesi var ama bu hikayelerin artması lazım. Örneğin bir seyahat acentesi var. Hindistan’dan Avrupa’ya iş yapıyor. Onun üzerinde çalıştık. Henüz sonuçlandırmadık. Büyük potansiyel Türkiye için…”
ABD’deyi de sisteme katıyor
“18 yıl oldu bu şirketi kuralı. Çok kabiliyetli 2-3 tane de rakibimiz var. Biz biraz daha borç yapan bir ekibiz. Bilgi birikimimiz öyle çok arttı ki bu sürede, önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin sermaye akımlarına destek olmaya devam edeceğiz. Burada en önemli gelişme ABD’yi açıyoruz. Daha doğrusu orada bir alım yapıyoruz. Bu sene tamamlayacağız. Bu ABD’den de akışı artıracak. Öyle bir sistem alıyoruz ki pek çok bacağı olacak. Bizim interaktif bir sistemimiz var. Geçtiğimiz günlerde tüm ülke partnerlerini İstanbul’da ağırladık. Şimdi Frankfurt’ta var. ABD’ye de bunu taşırsak çok verimli olacak. Benim hayalim Dubai, orada çalışmaya başladık. Fakat aldığımız firmanın hem Dubai’de, hem Hong Kong’da, hem İskandinavya’da şubeleri var. Burada Doğu önemli. Bazen ABD’den daha önemli hale geldi. O yüzden bu açılımlarımız artacak.”