Her şey kontrol altındaymış!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

Enflasyon Raporu'nun sunumu sonrasında medya ve finansal piyasaların sorularını yanıtlayan Merkez Bankası Başkanı, küresel olumsuzluğun devamı durumunda tercihlerinin ne olacağı konusundaki belirsizliği kısmen azalttı. Para politikası konusundaki özerklik korunuyormuş ve olumsuz eğilimlerin güçlenmesi durumunda ek sıkılaştırma gündeme gelebilirmiş; son aylarda yaşanan olumsuz baskı hem 2011'dekine göre daha zayıf olduğu, hem de esnekliği korumak gerekçesi ile faiz koridorundaki genişleme nispeten sınırlı tutulmuş…

Yanıtlar belirsizliği azaltmasa bile tercihlerin açıkça finansal piyasaları rahatlatacak türden oluşu, esneklik vurgusunun özenle ön planda tutulması kırılganlığı azaltmıyor. Faiz koridorundaki genişlemenin neden yüzde 0.75 ile sınırlı tutulduğu konusundaki yanıt şahsen beni tatmin etmedi; zira Türkiye gibi dış finansman bağımlısı haline gelmiş gelişmekte olan bir ekonominin bugün karşılaştığı tehdidin 2011 yılındakinden çok daha ciddi olduğunu düşünüyorum. Durum böyle olunca 2011 yılı ilk çeyrek döneminde yüzde 3'ten daha yüksek oranda genişletilen koridordaki genişlemenin yüzde 0.75'le sınırlı tutulması tutarlı bir görüntüyü sergilemiyor. 2011'deki durum Türkiye'ye özeldi, gelişmekte olan ekonomilere yönelik genel bir spekülatif atak söz konusu değildi. 2010 yılı ikinci yarısında Avrupa'nın da parasal genişlemeye gitme ihtimalinin artması ve Türk Lirası'nın da tehlikeli bir şekilde aşırı değerli olması nedeniyle finansal istikrar kavramını öne çıkaran bir para politikası değişikliği gündeme gelmişti; gelişmeler kontrol dışına çıkınca önce 16 milyar dolar döviz satılmış, daha sonra faiz koridoru ve istisnai gün kavramları gündeme gelmişti… O günden bu yana hem döviz kuru, hem de faizler üzerinde belirleyici olabilmek adına uzun, ince ve aşırı kırılgan bir rotada ilerleniyor. Daha birkaç ay önce negatif reel faizlere alışmaktan bahsedildiği unutulamıyor… İçinde bulunduğumuz koşulların ince ayara izin vermeyebileceği gerçeği ise hareket yeteneğinin darlığı nedeniyle ihmal ediliyor.

Mevcut koşullar ne pahasına olur ise olsun öncelikle enflasyon gözetilecek, para politikası ne kadar gerekir ise o kadar sıkılaşacak demeye izin vermiyor. Eğer der ve uygulamaya kalkar iseniz ekonomiyi çökertebilirsiniz. Daralan ekonomi, sorunlu kredi hacminde tehlikeli tırmanış, bütçe gelirlerinde azalış ve ciddi bir güvensizlik kapınızı çalar; daha fazla ilerlemenize izin vermez. Enflasyondaki artışın veya ekonomideki olası daralmaların her birinin yıkıcı olabileceği biliniyor, her ikisinden birden kaçınmanın giderek imkânsızlaşmaya başladığı da daha yoğun bir şekilde hissediliyor. Böyle bir ortamda para otoritesinin özerkliği konusu da anlamsızlaşıyor. Koşulların olduğundan daha az olumsuz olduğunu varsayarak yaşamak, politika üretmek ise hiçbir koşulda gerçekçi olamıyor… Gelecekteki olası eylemlerin bugünkü söylemlerle uyumlu olma olasılığı hızla azaldığı için kırılganlık artmaya devam ediyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar