Her seçim aynı zamanda bir vazgeçiştir…
Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil BAYÇÖL
Bir ülke, bir şirket, bir insan birçok alternatif yol arasından gitmek istediği istikameti tercih eder ve diğer istikametlerin imkanlarından, fırsatlarından da vazgeçmiş olur.
Hayatın temel dinamiği ve hepimizin farklı yollarının olmasını sağlayan şey de tam olarak bu seçimlerdir. Türkiye'nin doğal gaz konusunda önümüzdeki birkaç yılda yapacağı seçimleri de tam olarak böylesine karar anları olarak görüyorum. Zira doğal gaz kontratlarımızın pek çoğu sona ermek üzere.
Toplamı yıllık tüketimimizin yarısı olan Mavi Akım 2025’te, İran anlaşmalarımız ise 2026 Temmuz’da sona eriyor. Önümüzdeki 2 yıl Türkiye gaz sektörü için önemli bir milat ve bizim bu iki yılda çok iyi hazırlanmamız, dersimize çalışmamız ve tercihimize göre bir politika belirlememiz çok büyük önem taşıyor. Gelin, Türkiye'nin doğal gaz politikası için önümüzdeki alternatiflerine beraber bakalım:
Başarılı bir örnek olarak Hollanda
Birinci yol, Hollanda'nın izlediği istikamete daha yakın bir yol diyebiliriz. Sektör dinamiklerini yakından izleyenlerin bildiği gibi; Avrupa doğalgaz pazarının gösterge endeksi Rotterdam'daki TTF. Hollanda, doğal gaz tüketimi yüksek olan bir ülke değil.
TFF endeksi Hollanda'nın tamamen ticari know-how'ı ve gerekli ortam koşullarını sağlayarak yarattığı bir değer. Hollanda bu tip standart yaratan borsaları ve değerleri kurmak konusunda dünyada bir öncü. 2010’lu yıllardan bugüne kadar birçok uluslararası anlaşmanın referans fiyatı olmasıyla birlikte artık dünyadaki en geçerli endeks sayılabilir. Bir anlam da doğal gazın ‘Brent’ karşılığı. Başarının temel unsurları;
1) Ticaret kültürü
2) Bilgi birikimi
3) Güvenilir bir endeks yaratmaları
Bölgesel bir merkez oluşturabilmek
Bizim için birinci seçenek buna benzer bir yoldan gaz ticaretinde bir hub olabilmek, ürettiğimiz katma değerle bölgesel bir merkez yaratmak.
Bu yolda elbette know-how'ımızı artırmamız, hukuki standartlarımızı dünya normlarına çekebilmemiz, yatırım yapmamız ve konuyla ilgili bilimsel bilgi üretimini artırmamız gerekiyor. Ayrıca şu anda Türkiye'deki doğal gaz piyasası devlet tarafından kontrol edilen bir piyasa. BOTAŞ vasıtasıyla tüm enerji şirketlerinin arzı düzenleniyor.
Ülkemizin Avrupa Birliği’ne entegrasyonu kapsamında yürütülen enerji piyasasının serbestleştirilmesi çalışmaları çerçevesinde 2 Mayıs 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu ile BOTAŞ’ın pazar payının yüzde 20’ye düşürülmesi ve doğal gaz piyasasının liberalleşmesi hedeflenmişti. Liberalleşmenin birçok avantajı beraberinde getirebileceği su götürmez bir gerçek. Bununla beraber liberalleşmenin ancak siyasi bir inisiyatifle olabileceği de bir gerçek.
Türkiye bir gaz hubı olmaya en uygun ülkelerden
Türkiye hub fiyatının Avrupa için referans fiyat olmasını istiyorsak fiyatın burada yeterli kaynak çeşitliliği ile market şartlarında güvenli bir şekilde oluşması gereklidir.
Tüketim ve mevcut LNG ve boru hattı kapasitelerimizi göz önüne aldığımızda tüketim ve kaynak çeşitliliği noktasında Türkiye bir gaz hubı olmaya en uygun ülkelerden birisidir. EPİAŞ ile doğru market yapısını kurgulayabilirsek güvenli fiyat oluşumunu da sağlayabiliriz. İkinci yol ise üretici ülkelerden Avrupa kıtasındaki tüketici ülkelere gazın akmasına izin vermek.
Diğer bir değişle “Transit Hub” olmak. Dünyanın en büyük doğal gaz kaynaklarına oldukça yakın sayılabilecek bir konumdayız. Doğal Gaz kaynaklarını hem karadan hem de denizden endüstrileşmiş ülkelere bağlayan bir köprü olabiliriz.
Fakat Transit Hub olmayı kabul ettiğimiz zaman fiyat oluşumunu sağlayan ve uygulayan bir ülke değil, Avrupa’daki farklı ülkelerin oluşturduğu fiyatları takip edip o fiyatlara göre ticaret yapan bir ülke konumuna geliriz. Bunun da liberalleşme hedeflerimizle ters düşeceği aşikar.
Rakipler çoğalıyor
Doğal gazın sıvılaştırıldığı LNG terminallerine, boru hatlarına ve insan kaynağına yatırım yapabiliriz ki komşumuz Yunanistan; Ukrayna-Rusya savaşını takiben açtığı LNG terminalleriyle bu alanda ciddi bir rakibimiz konumuna geldi.
Fiziki ve ticari bir kesişme noktası olup ticaret merkezimizde fiyatlanan doğal gazı, sanayisi ileri ülkelere aktarımını sağlamak hem yatırım hem de orta vadede enerji piyasasında bir güç olmamız anlamında kritik olabilir. Ticari bir doğal gaz merkezi olmak elbette büyük bir başarı olacaktır.
Elbette bu başarıya ulaşmak büyük mücadele gerektirecektir. Böyle bir mücadeleye hazır mıyız? Ülkemizde tüm sektör paydaşları bu mücadele ve değişimi ister mi? Hep beraber başarı için mücadele verir mi? Dünya konjonktürü Türkiye'nin piyasada bu kadar önemli bir aktör olmasına izin verir mi? Yaşayarak göreceğiz. Enerji anlamında önümüzdeki 20 yılın en kritik dönemecindeyiz.