Her inceleme raporu için teminat istenebilir mi?

Zeki GÜNDÜZ
Zeki GÜNDÜZ VERGİ POLEMİKLERİ [email protected]

Güncelliği nedeniyle daha önce 17.07.2007 tarihinde yayınladığımız bu yazıyı biraz geliştirerek tekrar yayınlıyoruz.

Değerli DÜNYA okurları, şu sıralar giderek artan bir uygulama yanlışlığına dikkatleri çekmek istiyorum. Öyle bir yanlışlık ki bununla rahatlıkla bir işletmeyi batırabilirsiniz. Lafı uzattıkça nereye gidecek diye meraklandırmadan hemen konuya gireyim. Şayet şirketinize bir vergi incelemesi sonrasında tarhiyat yapılmışsa, siz de anayasal hakkınızı kullanıp dava açmışsanız ilgili yasa gereği dava süresince vergi dairesi bu tutarı (vergi, ceza, gecikme faizi) tahsile çalışamaz.

Şayet hakkınızdaki iddialar sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmak, muhasebe hileleri yapmak, defter ve belgeleri gizlemek, yok etmek vb. hapis cezası da gerektiren (VUK 359'da tanımlanmış) fiillerin işlendiği iddialarını da içeriyor ise bu durumda vergi idaresi sizden yargı müddetince teminat da isteyebilmekte. Teminat gösteremezseniz veya gösterdiğiniz teminatın inceleme raporu ile tarh edilen tutarı karşılamakta yetersiz olduğu düşünülüyorsa ne bulursa (alacak, banka hesabı, makine vb.) haczedebilmektedir. Buraya kadar bizce de bir sorun yok.

Ancak son zamanlarda uygulamada ilgili kanunun 9 maddesi (6183 sayılı kanun) vergi dairelerince farklı yorumlanarak, her türlü yüksek tutarlı tarhiyatta teminat istenmeye başlandı.

Kanundaki Düzenleme

Tartışmalara esas 6183 sayılı kanunun 9. maddesi: "213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359'uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir" şeklindedir.

Bu maddeyi: "Yukarıda bahsettiğimiz (VUK 359'da tanımlanan) tarzda fiillerle işlendiği iddia edilen bir tarhiyat varsa teminat istenmesi gerekir" şeklinde yorumlayarak uygulamayı genel uygulama doğrultusunda yönlendirmenin yasa maddesinin lafzı ve ruhuna daha uygun bir yaklaşım olacağı düşüncesindeyiz.

Sizi teknik ayrıntılara boğmadan, sadece ilgililerinin anlayacağı tarzda şunu söylemek mümkün: Aksi takdirde ilgili maddede geçen VUK 359'a yapılan atfın bir anlamı kalmıyor, çünkü VUK 344 zaten onu da içeriyor.

Yasal hak kullanılamaz hale gelir

Şayet "teminat" konusu şu an anlaşıldığı şekliyle anlaşılır ve uygulanırsa, göreceli olarak, yüksek tutarlı tarhiyatlarda, henüz konu yargıdayken sanki tarhiyat tamamen doğruymuş gibi etkileneceksiniz demektir.

Nihayette yargı sizi haklı bulsa bile, iş yapamaz hale gelebilir, haklı haklı bu arada batabilirsiniz.

Yasa koyucu hiçbir ifadeyi kanun maddesine gereksiz koymaz

Değerli okurlar, şayet yukarıda bahsettiğimiz düzenlemeyi başka türlü anlamlandırırsak, bunun anlamı kanunda bulunan 359. madde ile ilgili ifadelerin fuzuli olduğudur. Oysa bir kanun maddesi yorumlanırken bazı ifadelere "fuzuli" muamelesi yapılamaz.

Yasa tüm unsurları ile birlikte ele alınır ve yorumlanır. Böyle yapınca da 9. maddenin tek anlamı vardır. 359. madde kapsamına giren (hileli işlemlerle vergi kaçırma) fiiller varsa, yani vergi ziyaı üç kat uygulanacaksa teminat istenebilir.

Teminatı kim ister?

Yasadaki ifadelere göre 9. madde kapsamındaki teminatı vergi incelemesini yapan vergi inceleme elemanı ister.

Teminat ne zaman istenir?

Yine yasadaki ifadelere göre teminat vergi incelemesi tamamlanmadan, henüz tarhiyat yapılmadan, bir ön rapor veya hesaplamaya dayanılarak istenir. Teminatın inceleme elemanınca ve henüz tarhiyat yapılmadan isteneceğine ilişkin Danıştay kararları mevcuttur.

Şayet yasa maddesi bu şekilde anlaşılıyor ise

Şayet yasa vergi ziyaı varsa teminat her zaman istenir şeklinde anlaşılabilecekse, o zaman da bizce "Anayasa"ya aykırılık söz konusudur. En doğal hak olan adalet arama, yargılanmaksızın ceza verilememesi ilkeleri zedeleniyor demektir.

Sonuç

Mali İdare'den talebimiz, bu, hakkaniyete ve bize göre mevcut düzenlemeye aykırı olan, adeta anayasal bir hakkın kullanımını engelleyen bir sonuç yaratan, genel uygulamaya uymayan yaklaşımın düzeltilmesinin sağlanmasıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar