Her iki tarafı keskin bıçak: Transfer ekonomisi
Geçen yıl kadar olmasa da kulüplerimiz bu yıl transfere yine hızlı başladılar. Her gün bir gazetede bir transfer haberiyle karşılaşıyoruz. Bunları olağan karşılamak gerekiyor ama transfere harcanan paralar, içinde yaşadığımız küresel kriz ortamında gerçekten düşündürücü… Transfere harcanan milyonlarca Euro, akla bu paraların nasıl ödeneceğini sorusunu da beraberinde getiriyor. Gerçekten de hiçbir fayda maliyet analizi yapılmadan ve finansman kaynağı bulmadan transfere oluk gibi akıtılan bu paralar, kulüplerimizin başını fena ağrıtacak gibi görünüyor.
Bu çılgınlık sadece ülkemizde değil, aynı zamanda Avrupa'da da devam ediyor. Aslında bu yaz Real Madrid ile başlayan hızlı transfer dönemi, geçen yıl daha hareketliydi. 2008/09 sezonunda daha çok Avrupa kulübü transfere para harcamış ve daha çok futbolcu sirkülasyonu olmuştu. Bu sene transferin birkaç kulüp ve futbolcu dışında çok hareketli geçmemesinde şüphesiz ki, ekonomik krizin büyük etkisi bulunuyor.
2008/09 sezonunda Avrupa transfere rekor para harcadı!
Avrupa'nın beş büyük ligine baktığımızda İspanyol La Liga'nın bu sezon transfere 255 milyon Euro; İtalyan Serie-A'nın 250 milyon; İngiliz Premier Lig'in 176 milyon; Alman Bundesliga'nın 145 milyon; Fransız Lig 1'in 141 milyon Euro harcadıklarını görüyoruz. Bu tutarlar henüz transfer dönemi bitmediği için bize kesin tutarları bildirmemekle birlikte; geçen yılın transfer rakamlarına göz attığımızda arada korkunç farkların olduğunu gözlemliyoruz.
2008/09 sezonunda İngiliz Premier Lig 846 milyon Euro para harcarken; onu 515 milyon Euro'luk transfer harcamasıyla İtalyan Serie-A izlemiş. Alman Bundesliga ise 367 milyon Euro'luk transfer harcamasıyla üçüncü sırada yer alırken; Fransız Lig 1'in transfer harcaması ise 252 milyon Euro olarak gerçekleşmiş. Beş büyük lig içinde geçen sezon en az para harcayan lig ise 198 milyon Euro transfer harcamasıyla Alman Bundesliga olmuş…
Henüz daha krizin ayak seslerinin gelmekte olduğunu duyduğumuz 2008'de, beş büyük lig transfere toplam 2 milyar 178 milyon Euro harcarken; bu sezon bu tutar %56 azalarak 967 milyon Euro7ya gerilemiş durumda. Kısacası, bu yıl işin rengi değişmiş görünüyor.
Ülkemizde transfer ne durumda?
Aslında 2009/10 sezonuna Avrupa'ya nazire yaparcasına hızlı ve yüksek tutarlarla girdik. Fenerbahçe Mehmet Topuz'a 9 milyon Euro gibi son yılların en büyük parasını öderken; arkasından Galatasaray, Beşiktaş önemli miktarlara ulaşan transferlere imza attılar. Üç büyükler içinde Beşiktaş daha şimdiden 2009/10 sezonu için transfere 19 milyon Euro harcayarak Fenerbahçe ve Galatasaray'ın önüne geçmiş durumda. Bu sezonun transfer şampiyonu Kara Kartal olacakmış gibi görünüyor.
TSL'de son beş yılın transferine ilişkin hazırladığımız tablo aşağıda dikkatlerinize sunuluyor. Söz konusu tabloya göre Türkcell Süper Lig son beş yılda toplam 310 milyon 791 bin Euro'luk transfer harcaması gerçekleştirmiş. 2009/10 sezonu transfer dönemi tamamlanmamış olmakla birlikte bu sezon yapılan transfer harcamaları 31,4 milyon Euro'ya ulaşırken; son beş yıllık süreçte en fazla transfer harcamasının yapıldığı sezon olarak karşımıza 2008/09 sezonu çıkıyor. Bu dönemde TSL ekipleri toplam 102 milyon 643 bin TL'lık transfer gideri yapmışlar ve bir rekora imza atmışlar. 2008 yılı futbol pastamızın büyüklüğü dikkate alındığında bu tutar, toplam büyüklüğün %21'ine karşılık geliyor.
Yine aynı tablo bize son beş yıllık süre içinde TSL ekiplerinin yapmış oldukları toplam 310 milyon 791 bin Euro'luk transfer harcaması karşılığında, oyuncu satımından sadece 84 milyon Euro'luk bir transfer geliri elde ettiklerini; buna göre net 226 milyon 715 bin Euro cari transfer açığına yer verdiklerini; TSL'nin ithal ettiği oyuncuların dışsatımından para kazanamadığını (yani net borçlanmak durumunda kaldığını) gösteriyor.
Bu süreçte yabancı oyuncu transferine giden toplam tutar 178 milyon Euro'ya ulaşmış durumda. Bu tutar ise transfer açığımızın yüzde 79'unu oluşturuyor.
Turkcell Süper Lig ekiplerinin son beş yıllık transfer harcamaları ve gelirleri konsolide açık tablosu (Bin Euro)
2009/10 2008/09 2007/08 2007/06 2006/05 Son Beş yıl
Gelir Gider Gelir Gider Gelir Gider Gelir Gider Gelir Gider Gelir Toplamı Gider Toplamı
4.681 -31.447 9.165 -102.643 24.628 -51.386 31.280 -77.872 14.322 -47.443 84.076 -310.791
Net açık -26.766 -93.478 -26.758 -46.592 -33.121 -226.715
Yukarıdaki tablodan çıkan genel sonuçlar:
1.TSL transferde net borçlu bir lig. Yani transfer gelirleri, transfer giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor.
2.Transferde ithalatçı bir yapımız var. Oyuncu dışsatım gelirlerimiz, giderlerimizin sadece üçte biri kadar(%27). Yani transfer bütçemizin üçte ikisini transfer harcamaları oluştururken; transfer gelirlerimiz bütçenin sadece üçte birine yakın bir kısmını oluşturuyor.
3.Transferde net borçlu olmak, kulüplerimizde önemli finansal sorunları beraberinde getiriyor. Transfer gelir ve gider dengesindeki, gider fazlası durumu, süreç içinde kulüplerin borçlanmalarını artırıyor.
4.Bu kapsamda kulüplerimizin son beş yılda transfer açıklarının 226.7 milyon Euro'ya ulaşması, kulüplerimizin transfer finansmanında yabancı kaynağa yöneldiğini ortaya koyuyor.
5.Son beş yılda kulüplerimiz yabancı oyuncu transferine toplam 226,7 milyon Euro para harcamış durumda.
6.Kulüplerimiz genelde transfer ettikleri yabancı oyuncuları tekrar nakde dönüştüremediklerinden, (son sahibi olduklarından) transfer gelir ve giderleri arasındaki farkın, giderler lehine daha da açılmasına neden oluyor.
7.Transferde net açığın yıllar itibariyle giderek büyümesi, kulüplerin finansman ihtiyaçlarının artmasına yol açıyor. (Bu dinamik kulüplerimizin sürdürebilecekleri bir durum değildir.)
8.Kulüplerimizin sağlıklı ve sürdürülebilir bir transfer bütçesi yönetimi sergilemediklerini, artan cari açıktan gözlemliyoruz.
9.Ülkemizde transfer ekonomisi, doğal olarak futbol pastasının büyümesine yol açmakla birlikte; futbol ekonomimizdeki toplam borçluluk oranının yükselmesine; net borçluluğun artmasına neden olmaktadır. Yani kulüplerin net borçlulukları giderek artmaktadır.
Sonuçta; transfer ekonomisinde kulüplerimizin futbol gelirlerini ve kıt olan kaynaklarını verimli ve kârlı kullanamadıklarını; bu nedenle transferin futbol ekonomisine sağlayacağı marjinal katkının giderek azaldığını gözlemliyoruz. Yani transfer ekonomisinin futbol ekonomisine sağladığı toplam fayda, katlanılan toplam maliyetin altında kaldığından bu süreç, kulüplerin net borçluluğunu artırıcı bir etki yaratmaktadır. Bu durum ise, zaman içinde transfer ekonomisinin futbol ekonomisine olan katkısını negatife döndürebilecektir. Çünkü, artan transfer maliyetleri nedeniyle giderek büyüyen kümüle transfer zararları (açıkları) süreç içinde kulüplerin aktiflerini zayıflatacağı için rekabet güçlerini de geriletebilecektir.
Transferde üç büyüklerin yıkılmaz egemenliği
TSL'nin sportif, iktisadi ve mali egemenliğini elinde bulunduran Üç Büyükler aynı zamanda transferi de domine ediyor.
Yıllar itibariyle üç büyüklerin transfer harcamalarını ve bunların TSL'nin toplam transfer harcamaları içindeki paylarını gösteren aşağıdaki tablo bize burada da, İstanbul triosu lehine amansız ve haksız bir rekabetin olduğunu ortaya koyuyor. Aşağıdaki tabloya göre Üç Büyükler, son beş yılda toplam 205 milyon Euroluk bir transfer harcaması yapmışlar. Aynı dönemde TSL'nin yapmış olduğu kümüle transfer harcamaları ise 333 milyon 44 bin Euro olarak gerçekleşmiş. Buna göre toplam transfer harcamaları içinde üç büyüklerin payı %62'ye ulaşmış durumda. Yani 18 takımın bulunduğu Süper Lig transfer bütçesinin %62'si üç büyüklere gitmiş. Diğer 15 takımın toplam transfer bütçesinden aldığı pay ise %38'te kalmış.
Üç büyüklerin transfer harcamaları (Bin Euro)
2008/09 2007/08 2007/06 2006/05 2005/04 Toplam
Fenerbahçe 22.374 8.562 28.578 10.644 16.602 86.760
Beşiktaş 17.675 12.784 18.281 10.529 15.851 75.119
Galatasaray 13.350 15.041 4396,6 4.917 6.248 43.952
Üç büyüklerin transfer har. toplamı 53.399 36.387 51.255 26.090 38.701 205.832
TSL toplam transfer harcaması 102.643 51.836 77.872 47.443 53.250 333.044
TSL içindeki payı 52% 70% 66% 55% 73% 62%
Hazırlamış olduğumuz yukarıdaki tabloya göre son beş yıl içinde transfere en fazla parayı 86,7 milyon Euro ile Fenerbahçe harcarken; onu en yakından 75,1 milyon Euro ile Beşiktaş takip etmiş durumda. Bu süreçte transfere en az parayı ise 43,9 milyon Euro'luk harcamasıyla Galatasaray'ın yaptığını görüyoruz.
Olaya bir de sportif performans açısından bakarsak; son beş yıllık süre içinde transfere en fazla para harcayan kulüp olarak Fenerbahçe'nin bu dönemde 2 TSL şampiyonluğu kazandığını ve şampiyonlar Ligi'nde bir çeyrek final yaşadığını görüyoruz. Transfere ikinci en fazla parayı harcayan Beşiktaş'ın ise sadece 1 Lig şampiyonluğu ve 3 kez de Fortis Türkiye Kupası'nı müzesine götürdüğünü gözlemliyoruz. Transfere en az parayı harcayan Galatasaray'ın ise bu süreçte 2 kez Lig şampiyonu olduğunu ve bir kez de Fortis Kupası'nı kazandığına şahit oluyoruz. Her üç ekibin ayrıca bu süreçte birer kez de Süper Kupa'yı kazandığını belirtelim.
Transfer harcamaları artarken; futbol pastası da büyüdü!
Son beş yıllık süre içinde TSL ekiplerinin transfere ayırmış oldukları bütçeleri sürekli artarken, aynı dönemde TSL futbol pastasının da büyüdüğünü gözlemliyoruz. 2005 yılında 336 milyon Euro'luk bir futbol geliri büyüklüğüne sahip olan Turkcell Süper Lig, geçen beş yıllık süre içinde toplam gelirlerini %56 artırma başarısı gösterdi. Yıllar itibariyle düzenli olarak gelirini artıran TSL, aynı zamanda piyasa değerini büyüttü. 2005 yılında yaklaşık 430 milyon Euro'luk bir piyasa değerine sahip olan TSL'nin, 2009 yılında sahip olduğu piyasa değeri %78 artarak 747 milyon Euro'ya yükseldi. Ulaştığı bu pasta ve piyasa değeriyle Avrupa'nın en değerli ve en büyük 6. Ligi konumuna gelen TSL, mali ve iktisadi alanda gösterdiği performansı ne yazık ki, sportif alanda gösteremedi.
Yıllar itibariyle Türk futbol pastasının büyüklüğü aşağıdaki tablo ile dikkatlerinize sunulmaktadır.
525 milyon Euro büyüklüğe ulaşan Türk futbol pastasının yüzde doksan beşini Süper Lig üretiyor. Süper Lig bu anlamda futbolumuzun lokomotifi. Bu gelirler elde olunurken de Süper Lig başta oyuncu ve teknik adam ücret ve bonservisleri olmak üzere önemli giderler yapıyor. Sadece oyuncu ve teknik adamlara ödenen ücretler ve onların yıllık bonservis bedelleri toplamı, 160 milyon Euro'ya ulaşıyor. Bu bağlamda 2008-09 sezonunda kulüplerin transfere harcamış oldukları tutar ise 102 milyon Euro olarak gerçekleşmiş. 2009/10 sezonu transferleri henüz sonlanmadığı için kesin bir tutar vermemekle birlikte; bugüne kadar yapılan transfer harcamaları tutarı aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 31.4 milyon Euro civarında. 2008/09 sezonunda yapılan transfer harcamaları ise toplam futbol pastamızın yüzde yirmi birine karşılık geliyor. Diğer bir ifadeyle 2008/09 sezonunda Süper Lig ekipleri toplam gelirlerinin yüzde yirmi birini transfere harcamış. Bu tutar, Türk futbol pastasının yüzde otuzuna karşılık geliyor. Teknik adam ve yardımcılarına ödenen ücret, maaş ve bonservis bedellerini de dikkate aldığımızda bu oran yüzde otuz ikiye yükseliyor. Kısacası, Türkcell Süper Lig kulüpleri gelirlerinin üçte birini transfere plase etmiş…Yine www.transfermarket.de <http://www.transfermarket.de/> sitesine göre bonservis bedelleri üzerinden hesaplanan Süper Lig'in piyasa değeri de bu harcamalarla birlikte 747 milyon Euro'ya ulaşmış durumda. Kulüplerimizin 2008/09 sezonunda yapmış oldukları transfer harcamalarının yaklaşık 56 milyon Euro'luk kısmı, yani yüzde elli beşlik kısmı yabancı transferine gitmiş.
Ülkemizde transfer ekonomisinin futbol ekonomisine marjinal katkısı diğer Avrupa ligleri ile kıyaslandığında, istenilen düzeyden uzaktadır. Özellikle futbolu ekol ve kulüpleri marka olmuş liglerde, transferin futbol ekonomisine sağlayacağı marjinal katkı daha yüksektir. Bu konuda abartılı bir örnek verirsek, konu daha iyi anlaşılmış olacaktır. Örneğin, Cristiano Ronaldo'yu Real Madrid'in verdiği 94 milyon Euro'nun yarısına bir fiyata bile olsa bir Türk kulübünün transfer ettiğini varsayalım. Bu transferin sağlayacağı marjinal katkı, futbol ekonomisinin boyutu ile satış ve pazarlama kapasite ve yeteneği nedeniyle sınırlı kalacaktır. Türk kulübünün transfer etmiş olduğu oyuncunun imaj haklarının satış ve pazarlamasını gerçekleştirebilmesi için yaygın ve küresel bir marka olma zorunluluğu bulunuyor. Ancak bu koşullarda sponsorluk ve imaj satış gelirleri artırılabilir. Aksi taktirde logolu ürün satışı, imaj hakların satış gelirleri ve yayın hakları satış gelirleri sınırlı bir gelişim gösterecektir. Bugünkü koşullarda Ronaldo'ya yıllık 13 milyon euro ücret ve maaş ödemesi yapacak Real Madrid, bu tutarın yüzde seksenine yakın bir kısmı, o futbolcunun imaj haklarının satımından geri alabilme olanağına sahiptir. Bu özellik Beckham transferinde de çalışmış ve Beckham kendi imaj haklarının satımından doğan gelirlerin yüzde ellisini kontrat gereği Real'e ödemek zorundaydı. Ancak bir nokta daha var ki, bu sorun tüm bilinen ezberleri bozabilecek niteliktedir. O da içinde yaşadığımız küresel krizin, transfer ve futbol ekonomisinin büyümesine negatif etki yapmasıdır. Bu nedenle, bu tutarlarda transfer masraflarının kulüplerce karşılanabilmesi giderek zorlaşmakta, olanaksızlaşmaktadır.
Süper Lig pahalı transfer yapıyor
Bir başka farklı konu da transfer harcamalarının, takımın piyasa değerinin gelişimine ve sportif performansına ne kadar katkıda bulunduğu konusudur. Olaya bu açıdan bakıldığında Süper Ligimiz'in bu konuda çok yol alamadığını gözlemliyoruz. Özellikle kariyerinin sonuna; yeteneklerinin sınırına gelmiş, sakat ve çoğu zaman da yaşlı futbolcuların TSL'ye transferi, kıt kaynaklarımızın heba olup gitmesine neden olmaktadır.
Transfer gelirlerimizin giderlerimizle kıyaslanmayacak kadar düşük kalması, zaman içinde futbol kulüplerimizin finansal bir darboğaza ve sıkıntı içine girmesine neden olmaktadır. Yani transfer ettiğimiz oyuncuların son sahibi olmak; onları yeni pazarlara satamamak transferlerin hem pahalı yapıldığının (paraya tahvil edilemeyen her şey, son kullanıcı için her zaman çok pahalıdır), hem de kaynaklarımızın yerli yerinde kullanılmadığının bir göstergesidir.
Bu anlamda baktığımızda Süper Lig'in transfer politikası "pahalı bir transfer politikası" olarak karşımıza çıkıyor. Bu sürdürülebilir ve kabul edilebilir sınırların üzerinde bir orandır. Bu yükün altından kalkabilen kulüp sayısı da Avrupa dahil çok az sayıdadır.
Sonuç
Bugün gelinen noktada TSL önemli bir parasal büyüklüğe ve piyasa değerine ulaşmıştır. Bu süreç içinde futbol kulüplerimizin gelirleri ve giderlerinde önemli artışlar yaşanmıştır. Gelirlerde yaşanılan bu artış en çok transfer harcamalarının artmasına neden olmuştur. Kendi içinde bakıldığında normal olarak değerlendirilecek bu durumun, doğal sonucunun da sportif performans olması beklenir. Özellikle günümüz endüstriyel futbolunda sportif performansın mali performansa, mali performansın da tekrar sportif performansa dönüşmesi kulübün orta ve uzun vadeli geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü bu süreç içinde takımın piyasa değeri ve buna bağlı olarak ta futbol gelirlerinin büyümesi sağlanmış olur. Bu kapsamda olaya bakıldığında TSL'nin parasal gelirlerinde önemli artışlar kaydedilmiş olmakla birlikte; sportif performansta istenilen noktaya gelinememesi, süreç içinde önemli sıkıntılara yol açabilir. Çünkü, borca dayalı bir büyüme modeliyle futbolumuzun finansmanının sağlamaya çalışıyoruz. Bu başarı döngüsü içinde mali performans sportif performansı getirmezse, kulüplerimiz önemli finansal sıkıntılara katlanmak durumunda kalır. Bu bağlamda kulüplerimizin yapmış olduğu transfer harcamaları bugünkü yapısıyla sürdürülebilir bir dinamik olarak görünmüyor. Naklen yayın gelirlerinin neredeyse tamamı bugün transfere harcanıyor ve kulüplerimiz isabet yüzdesi düşük çok pahalı/maliyetli transferler yapıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürün olumsuz etkisi de dikkate alındığında; elimizdeki kıt kaynakları çok etkin ve verimli kullanmak durumundayız. Oysa bugünkü uygulama tam anlamıyla bir transfer çılgınlığına doğru yol almaktadır. Fayda maliyet analizinin yapılmadığı; kurumsal yönetişim temelinde varlık ve risk yönetiminin gerçekleştirilemediği futbolumuzda, içinde soluklandığımız dinamikler sürdürülebilir dinamikler değildir. Yapılan transfer çılgınlıklarının logolu ürün satımı, reklam ve sponsorluk geliri gibi gelirlere çıkartılabileceği savı da çok gerçekçi görünmemektedir. Nitekim, bu sorun aynı zamanda UEFA'nın da gündemindedir. UEFA Başkanı Michel Platini, her platformda futbol kulüplerinin abartılı derecede yüksek transfer harcamalarının önünü geçmek istediklerini belirterek, "Önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde getireceğimiz sıkı finansal düzenlemelerle futboldaki bu büyük harcama alemine de son verileceğini" dile getiriyor.
Bunun yanı sıra rekabetçi denge bakımından da üç büyükler ile diğer kulüpler arasında transfer harcamaları bakımından büyük uçurumlar bulunuyor. Bu dengesizlik, büyüklerin lehine, diğerlerin aleyhine haksız rekabete neden oluyor. (Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. "Süper Lig bu yükü taşıyabilir mi? http://www.fesam.org/sur_makale.php?kod=2&url=uzman/ta045.htm)
Kulüplerin yapmış oldukları transfer sözleşmelerinde olası hatalar, büyük tazminat cezalarının doğmasına neden oluyor. Bu tazminatlar zaten finansal sıkıntı içindeki kulüplerimizin mali yapılarının giderek daha da kötülemesine neden oluyor.
Transfer ekonomisi çok sağlıklı ve sıkı kontrollerle yürütülmesi gereken bir ekonomidir. Bu konuda yapılacak yanlışlıklar, otomatikman kulüplerimizi etkileyecektir. Burada yapılacak hatalı uygulamalar, bir yandan kıt kaynakların heba edilmesini gündeme gelirken; diğer taraftan yetenek havuzumuzdaki gençlerimizin önlerinin kesilmesine de neden olmaktadır.
Özellikle yanlış transferleri en aza indirebilecek scouting uygulamasının kulüplerimizde olmayışı; bu işe gerekli kaynağın ayrılmaması, bizleri çok daha büyük maliyetlere katlanmak durumunda bırakıyor. Federasyon tarafından bir zorunluluk olarak Bu uygulamanın kulüplerin bütçeleri içinde yer alması sağlanmalıdır.