Her gazın altından...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

İzmit Gaz Dağıtım AŞ (İZGAZ) "Antikkapı Restaurant" adlı bir mekanda Fransa'nın küresel "kamu" şirketi Gaz de France'a (GdF), 232 milyon dolar bedel artı 317 milyon dolar borç ödeme taahhütlü teklifi kabul edilerek satılınca, aklıma arşiv geldi. Şu nedenle:

Fransızlar Türkiye'nin gazına, elektriğine çok meraklı olmalılar ki, daha GdF filan ortada yokken, "Societe Anonyme Turqui de Gaz et d'Electricite a İstanbul et d'Entreprises Industrielles"; Türkçesi "İstanbul Havagazı ve Elektrik Teşebbüsiyatı Sınaiye Türk Anonim Şirketi"; kısaltılmışı (SATGAZEL), İstanbul'un gaz ve elektriğini dağıtıyordu. Yıl 1926.

İzmit ve yöresinin doğalgazını "ben dağıtmayı beceremiyorum Fransız kardeş, al da sen dağıt" diye kendisine sunanlar sayesinde, Türkiye Danışmanı Sezer Türktan'ın ifadesiyle "enerji sektörüne arkası da gelecek ilk adımını" atan GdF, bir süre önce Ankara'nın doğalgazına da talip olmuş, fakat, Global Yatırım ile Konya kökenli, TEFİROM-OKYANUS yabancı katılımlı Energaz ortak girişimine "yenilerek" alamamıştı. Yıl 2008.

Yani GdF, Ankara Başkent Doğalgazı'na talip, İzmit Doğalgazı'na sahip, Türkiye'nin de içinde bulunduğu AB tasarımı uluslararası Nabucco gaz hattı projesinde Fransa hükümetinin üst düzey desteğiyle müdahil. Pay istiyor. Görülüyor: Fransa'nın devlet patronajlı küresel şirketi GdF Türkiye'nin enerji sektöründe, şayet varsa enerji stratejisinde, enerji politikasında her durumda mevcut. Şu sıralar adeta "her gazın altından" o çıkıyor!

Tarihin parantezi     

Tarih arşivinin 1926-2008 parantezinde 1980 sonrasında Türkiye'ye "yaşatılan" değişimin ilginç ve ibret verici malzemeleri bulunur. Malzemeleri biraz karıştırırsanız, İstanbul Anadolu yakasının gazını, elektriğini üreten ve dağıtan Fransız SATGAZEL'in "Bazı taahhüt ve anlaşmalara rağmen şirketin aykırı hareketlerini gören hükümet tarafından" satın alınarak 20 Nisan 1931 yılında millileştirildiğini de öğrenirsiniz.

GdF'nin zaman ve mekan bakımından elbet bu şirketle herhangi bir ilgisi yok. Ama şu var. SATGAZEL'in millileştirilmesinden 77 yıl sonra, Fransa'nın hükümet destekli "küresel milli kamu şirketi" konumuyla, Türkiye'nin sadece yurt sınırları içinde "milli kamu tekelini" yıkarak "kim alırsa alsın özelleştirmelerine" saçtığı enerji sektörüne yeniden girmiş; "köprü başını" da İzmit'te kurmuştur. Kendisi ve ülkesi hesabına başarıdır.

Başarısızlık ise Türkiye'nin. Dünya, belki 1930'ların dünyası değil. Ama, 1930'lu yılların gerçekten "yoksul" Türkiyesi İzmir'de Belçika; Edirne, Tekirdağı, Bursa, Balıkesir, Kastamonu, Gaziantep'te İtalyan; Antalya, Konya, Ödemiş, Diyarbakır'da Macar; Ankara, Ordu, Samsun ve Giresun'da Alman şirketlerinin elindeki elektrik üretim ve dağıtım imtiyazlarını haklarını da vererek millileştirme, devletleştirme güç ve cesaretine sahipti.

Bugün ise...

2008 Türkiyesi ise "büyümüş" ekonomisi, "büyük" şirketleri, ülkeye "nizam verecek" güce erişmiş "büyük" ve "zorlu" patronlarıyla bile; kendi topraklarında kendi sermayesi ve emeğiyle var ettiği İzmit'in 2 bin 700 kilometre hatlı, 207 bin aboneli, 2007'de 298 milyon dolar gelirli, 2009'de 2.2 milyar metreküp dağıtım hedefli; Kocaeli'deki istisnasız tüm sanayi kuruluşlarına gaz dağıtma yetkili İzmit Büyükşehir Belediyesi'nin İZGAZ'ını, Fransız GdF'nin elinden çekip almak cesaretini gösteremedi.

Hadi, borcuyla birlikte 549 milyon dolar olsun; GdF'in borç hariç verdiği 232 milyon dolar, İZGAZ'ın bir yıllık cirosunun 66 milyon dolar altında. O borcu da nasıl olsa kendi cebinden değil Kocaeli tüketicisine ödetecek. Lakin, Kocaeli Türkiye ekonomisinin en büyük ve stratejik sanayi bölgesi. Petrol, gaz, elektrik tüketim potansiyeli en güçlü bölge. İZGAZ'ın önü açık. İhalede Fransız GdF ile ne yazık ki "yarışmayan" Türk şirketleri bu parayı veremeyecek kadar güçsüz müydüler ki yarım saat içinde havlu attılar?

Türk sermayesi, bu ürkeklikle ve bu gidişle, bırakın Türkiye'nin ekonomik varlıklarını, değerlerini özelleştirmeler yoluyla da olsa satın alma, koruma, geliştirme işlevini, üstelik iyi kazancıyla, büyük karıyla üstlenebilmeyi bir tarafa, mevcut kendi varlıklarını nasıl koruyacak, nasıl büyütecek? Bugünün "milli sorusu" ve "sorunsalı" budur!

Yararlanılan kaynaklar:

Yıldırım Koç: Atatürk'ün Millileştirmeleri ve Devletleştirmeleri ve Günümüz Özelleştirmeleri.

Güngör Arslan: İZGAZ'ın satılması adlı yazısı, Bizim Kocaeli Gazetesi, 15 Ağustos 2008.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013