Her enflasyon canavar mıdır?

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Tanım olarak enflasyon, sadece belli bir ma­lın veya hizmetin fiyatının tek başına art­ması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Fiyat artışı ise belirli bir mal veya hizmetin fiyatının yükselmesini anlatır. İşe evvela bu kavram karışıklığını orta­dan kaldırarak başlayalım.

1990’dan 1999’a kadar yaşadığımız enflas­yon yıllık ortalama %80’lerde gerçekleşirken, 1994 yılında bu oran %130’lara kadar yüksel­di ve Türkiye Cumhuriyeti’nde en yüksek enf­lasyonun ölçüldüğü yıl oldu. Ardından Türki­ye’nin yıllarca dillere pelesenk olan enflasyon kavramı, 7’den 70’e bilinir hale gelirken o yıl­lardaki önlenemeyen artışıyla canavar olarak da nitelendirilmeye başlandı.

Her enflasyona canavar demek doğru olmaz, canavar olan ül­keyi zor hale sokan yüksek enflasyon. Öyle ki yükselmeye bir başladığı andan itibaren adeta vücuda yayılan bir mikrop gibi ülkeyi sarmaya başlıyor, herkes birbirini takip ediyor ve dur­durulması da çok zor bir hal alıyor. Tıpkı bizim son yıllarda yaşadığımız gibi.

Ülkemizde enflasyon hiç gündemden düşmedi

Gelin biraz ülkemizdeki durumun tarihçe­sini hatırlayalım, hem böylece nasıl tek hane­ye inmişti, neden yeniden yükseldi, yorumla­mak da daha kolay olur. 1994’te yaşanan krizin ardından 95, 98 ve 2000 yıllarında enflasyonu düşürmeye yönelik ekonomik önlem paketleri uygulamaya girse de, ancak 2004 yılında %25’in altına inerek normalleşme süreci başladı.

2000’lerde başarısız ekonomi yönetiminin yanına bankacılık sektöründe yaşanan sorun­larda eklenince, 2001 ekonomik krizi başgös­terdi. Sorunun çözümü için o yıllarda IMF ile yeni bir anlaşma yapılırken, ekonomi, dönemin Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’e emanet edildi.

Enflasyonla mücadele, ödeme dengesizlikleri ile derinleşen kamuda mali disiplinin sağlanması ana hedefleri oluş­turdu. Yeni ekonomi politikaları ile TL nihayet dalgalı kur rejimine geçti, kurun serbest bıra­kılması o yıllardan itibaren ihracatta da önemli bir artış sağlanmasına da yardımcı oldu.

TL’nin aşırı değerlenmesini sona erdirmek, kamu sektörü ürünlerinin fiyatlarını artırmak, faiz oranlarındaki kısıtlamaları kaldırmak he­deflerini taşıyan yeni programın başlamasının ardından Kasım 2002 genel seçimlerinde tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşan Ak Parti bu programı sürdürdü.

Olumlu politika­lar kısa bir sürede hissedilmeye başlarken, AB üyelik sürecinin de başlaması ile yabancı ser­maye girişlerinde de olumlu gelişmeler elde edildi. İç talep artışı ile beraber hızlı büyüme oranları kaydedildi. Canavar uyudu ve enflas­yon 2004’te ilk kez tek haneye indi.

Enflasyon 2017’de yeniden çift hanelere yükselirken canavarın ayak sesleri duyulma­ya başlandı. TL değer kaybederken, ülkeye ya­pılan doğrudan yatırım miktarlarında ve kre­di notlarımızda düşüşler meydana geldi.

2019 yılıında başlayan pandemi ile arz talep denge­sinin bozulması, kamu harcamalarında tasar­ruf sağlanamaması, doğrudan sermaye giriş­lerindeki azalma ile piyasa dengeleri ve para piyasası iyiden iyiye bozulmaya başladı. Pa­ranın patronu kabul edilen Merkez Bankası da beklenen müdahaleleri yapamazken, Rus­ya Ukrayna savaşıyla ithal gıda ve enerji fiyat­larındaki artış canavarı daha da kuvvetlendi. Üzerine faizleri düşürme politikamız da cana­varın işini kolaylaştırdı.

Ülkemizde enflasyon oranında net olarak anlaşamasak da enflasyon ile kur beraber hare­ket etmediği için ihracatı arttıramıyor, ithalatı da kontrol edemiyor durumdayız. Tıpkı Bakan Mehmet Şimşek’in ilk döneminde olduğu gibi.

Ya enflasyon düşmezse

Eğer enflasyonu düşürme çabaları sonuç vermezse, kredi faizleri yüksek olacağı için borçlanma zorlaşacak, emlak ve otomotiv başta olmak üzere piyasadaki daralma devam edecek.

Alım gücü düşmeye devam edecek, ücretler ve diğer gelirler enflasyona ayak uyduramaz hale gelecek, halkın alım gücünde önemli bir düşü­şe yol açmaya devam edecek, temel ihtiyaçlara erişim zorlaşacak, yoksulluk artacak. Yatırım­cılar, enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda yatırım yapmayacak, büyüme yavaşlayacak ve işsizlik artacak. Kurdaki baskılanmalar ile dal­galanma ve belirsizlik devam edecek, ülke ris­ki yüksek seyredecek. Tüm bu sebepler enflas­yonu düşürmenin ülkemiz için önemini ortaya koymakta.

Her ne kadar enflasyonu düşürmek için asgari ücret ve memur-emekli maaşların­daki artış olmama kararını doğru bulmasam da Bakan Şimşek’in çabalarını görüyor, gelen olumlu sinyallerle de umudumuzu koruyoruz. Yüksek enflasyonun bir canavar olduğu doğru, ama mücadele sadece devletin değil, etikete fi­yat koyan vatandaşın da problemi. Gün, iğneyi kendimize de batırma günü.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024