Her dolar, güçlü bir dolar değildir: “Kiwi Doları”, süt fiyatları ve Türkiye’ye etkisi

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks boratamer.yilmaz@dunya.com

Matematikte payda­yı eşitlemek büyük bir hünerdir. Ekonomi­de de farklı sistemleri or­tak bir ölçekte değerlen­dirmek benzer bir zorluk taşır. Dünya genelinde ti­cari standartlar oluştu­rulmaya çalışılsa da tam anlamıyla bir birlik sağla­nabilmiş değil.

Örneğin, ABD hâlâ metrik sistem yerine emperyal birimleri kullanıyor: Metre yerine “foot”, kilo yeri­ne “pound”. Türkiye ise 4 Nisan 1931’de “Ölçüler Kanunu” ile Osmanlı’dan miras kalan “ku­laç” ve “okka” gibi ölçüleri terk ederek metrik sisteme geçti. Ancak uluslararası ticarette bi­rim farklılıkları hâlâ karmaşa­ya yol açıyor.

Ekonominin ortak payda­sı para birimleri de aynı zor­lukları barındırıyor. Her dolar, aynı değerde değildir. Bir pa­ra biriminin gücü, ancak kar­şısındaki para birimine gö­re anlam taşır. ABD Başkanı Trump, “güçlü ABD Doları” is­terken, Yeni Zelanda Merkez Bankası (RBNZ) tam tersi bir politika izliyor: Daha rekabet­çi ihracat için “zayıf Kiwi Do­ları” stratejisi.

Geçen hafta RBNZ, faiz indi­rim döngüsünde yeni bir adım atarak 50 baz puanlık kesinti­ye gitti. Ancak, asıl mesaj fa­iz indirimlerinin süreceği yö­nündeydi. 2024 yılı başından beri “kiwi” diye bilinen Yeni Zelanda Doları (NZD) yakla­şık yüzde 10 değer kaybetmiş durumda ve bu, bilinçli bir po­litika tercihi. RBNZ, “kiwi”yi zayıf tutarak süt ürünleri ih­racatını artırmayı hedefliyor.

Yeni Zelanda ve küresel süt piyasası

Yeni Zelanda, süt ürünleri ihracatında dünyada ABD ve Avrupa Birliği ile en büyük üç üreticiden biri. Ülkenin süt ihracatının büyük kıs­mını yönlendiren Fon­terra kooperatifi, dünya süt piyasasının en büyük aktörlerinden ve piya­sa fiyatlamaları üzerin­de önemli etkiye sahip. Küresel süt fiyatlarının ana referansı konumun­daki Global Dairy Trade (GDT) açık arttırmaları, süt fiyatlarının yönünü belir­lemede kritik bir gösterge ni­teliğindedir.

Analizlerimizde fırsat bul­dukça küresel süt fiyatların­daki artış eğilimini gündeme getirmekteyiz. Birleşmiş Mil­letler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) endeksinde süt grubu son bir yılda yüzde 20 değer kazandı. Tahıllar aşağı gelip et fiyatları yatay kalırken süt ve sıvı yağ fiyatları arttı.

Fonterra, bu yıl süt katısı fi­yatlarının kg başına 10 NZD seviyesinde gerçekleşmesi­ni bekliyor. Güncel fiyat 10,13 NZD. Şu anda NZD / USD kur çaprazı 0,5742 seviyesinden işlem görüyor. Yani süt katı­sının fiyatı 10 kg başına 58,2 ABD Doları. Avrupa’da çiğ süt kg başına 0,54 euro seviyesin­den işlem görüyor. Bunun da karşılığı 1,0458 kur çaprazın­dan 100 kg için 56,5 ABD Do­ları! Türkiye’de ise Ulusal Süt Konseyi’nin ocak ayı başından itibaren geçerli tavsiye fiyatı litre başına 17,15 TL. Bu da 100 litre için 47 ABD Doları ediyor.

Yağ muhteviyatları nede­niyle süt ürünlerini de stan­dardize edebilmek kolay de­ğildir. Yeni Zelanda’nın zayıf döviz politikası, küresel süt fi­yatlarını dengeleyebilir. An­cak küresel enflasyonist bas­kılar ve girdi maliyetleri hâlâ süt üreticileri için risk teşkil ediyor.

Türkiye için etkileri: Süt fiyatları ve enflasyon

Rusya-Ukrayna savaşının ardından tarımsal girdi ma­liyetlerinde ciddi artışlar ya­şandı. Küresel çapta enerji ve yem fiyatlarının yükselmesiy­le, birçok ülkede üreticiler süt ineklerini kesime göndermek zorunda kaldı. Ancak şimdi enerji fiyatları gerilerken, Ye­ni Zelanda gibi üretici ülkeler­de yerel para biriminin değer kaybetmesi süt fiyatlarını da­ha rekabetçi hale getirebilir.

Türkiye açısından bakıldı­ğında, sürecin iki temel etkisi olabilir:

Dez-enflasyon sürecine katkı: “Güçlü ABD Doları”, gı­da fiyatlarının dolar bazında ucuzlayabileceği anlamına ge­liyor. Emtia, hammadde fiyat­ları ile ABD Doları arasındaki ters korelasyonun sebebi bu­dur. FAO endeksinde süt gru­bundaki artışlar yavaşlaya­bilir. TCMB’nin istikrarlı kur politikası sayesinde yurt içe­risinde de TL değer kaybı sı­nırlı kalacaktır. Bu durumda Süt Konseyi’nden önümüzde­ki dönemde mütevazı güncel­lemeler beklenebilir. Bunun sonucu olarak yılın ilerleyen sürecinde gıda enflasyonunun yüzde 25 ile yüzde 30 bandına doğru çekilmesi öngörülebilir.

Üretici marjları üzerinde­ki baskı: Küresel süt fiyatla­rının baskılandığı senaryoda, Türkiye’de yem ve enerji mali­yet enflasyonunun düşüş hızı yetersiz kalırsa, yerli üretici­ler kârlılık sorunu yaşayabilir. Son dönemde yem fiyatları ve döviz kuru dengesi yerli üre­ticiyi baskılarken, uluslarara­sı fiyat seviyeleri yerli üretici­lerin rekabet gücünü olumsuz etkileyebilir.

Sonuç: Ortak paydada buluşmak mümkün mü?

Emperyal sistemde dünya­dan ayrışsa da ABD’nin kendi doları, küresel paranın ortak paydası. Fiyatları ABD Dola­rı bazında karşılaştırmak ge­rekiyor. Ortak paydaya alındı­ğında Türkiye’nin yurt dışı ih­racat ve ithalat fiyat seviyeleri küresel piyasalarla eşgüdümlü hareket içindedir. Ancak, Tür­kiye’de yem, enerji, işçilik ve döviz kuru gibi iç dinamikler daha belirleyici rol oynayacak. Küresel fiyatlar düşse bile, ye­rel üreticilerin maliyet yapısı korunmadıkça tüketiciye yan­sıyan fiyatlar rahatlamayabi­lir. Nihayetinde her dolar güç­lü bir dolar çıkmayabilir. Tür­kiye’nin gıda enflasyonunda uluslararası gelişmelerin payı önemli olsa da, asıl belirleyici iç piyasa dinamikleri ve tarım politikalarıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar