Her başarı taşının altındaki sır: Empati
YÜCEL UYGUN
Herkes kızabilir, bu kolaydır.
Ancak doğru insana, doğru ölçüde,
doğru zamanda, doğru nedenle
ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir.
Aristo
"Empati öfkenin merhemidir.’’
Daniel Goleman
Günümüzde neredeyse her başarı taşının altından empati kavramı çıkıyor. Dünya üzerinde en başarılı liderleri incelediğimizde, başarılı satış temsilcilerine baktığımızda, iletişimleri kuvvetli olan insanları mercek altına aldığımızda, çok büyük kısmının, empati konusunda başarılı olduğunu görüyoruz. Bireyin empati yeteneği gelişmişse, etrafındaki insanlarla çok daha sağlıklı ilişkiler kuruyor. Ve önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, bu dünyada çevremizdekilerle sağlıklı bir iletişime sahip olmamız, bize iş yaşamı veya özel yaşamımızda başarının anahtarını sunduğu gibi, aynı zamanda sağlıklı ve uzun bir ömür için de zemin oluşturuyor.
Empatiyi kısaca, başkasıyla iletişim kurduğumuz o an içinde, karşımızda olan bu kişinin, düşüncelerini, duygularını özellikle ihtiyaçlarını anlayabilme, sezebilme yeteneği olarak tanımlayabiliriz. Sonrasında ise, karşımızdaki kişiye olan yaklaşımımızı bu doğrultuda ayarlarız. Empati duygusunu başlatan en önemli unsur, karşımızdaki kişinin, tamamlanmamış olan ihtiyaçlarını fark etmemizdir. Empati seviyesi yüksek ebeveyn tarafından yetiştirilen bir çocuğun, yetişkin biri olduğunda, daha çok empatik bir anlayışa sahip olması muhtemeldir. Fakat aynı zamanda, iletişim seviyesinde bizi zirveye çıkaracak bu kavramı sonradan da öğrenebiliyoruz.
Sosyal zekânın en önemli yapı taşlarından biri olan empati becerimizi geliştirdiğimizde, duygularımızı yönetmiş oluyoruz ve dolayısıyla, olaylar karşısında daha az öfkeleniyoruz, başkalarından istediğimiz tepkileri daha kolay oluşturuyoruz, satış mesleğindeysek kendimizi, karşımızdaki kişinin yaklaşımlarına göre ayarladığımızdan daha çok başarılı oluyoruz, ekip yönetiyorsak eğer, ekibin hislerini iyi kavradığımızdan dolayı, onları daha iyi yönetiyoruz veya insanlarla olan iletişimimizde en üst noktaya geliyoruz. Kısacası, hayattaki başarının yüzde 80’i iyi bir iletişimden geçiyorsa, bu empati denen kavram da iyi bir iletişim için en önemli unsurlardan biriyse, her geçen gün kendimizi bu konuda geliştirmemiz, başarılı bir yaşam sürebilmemiz için bu hayatta attığımız en önemli adımlardan biri olacaktır.
Bireyin empati yapabilmesi için, öncelikle yeterince kendini tanıması ve duygularının farkında olması gerekiyor. Kendini tam olarak tanımayan duygularının farkında olmayan bir birey, duygu regülasyonunu da çok iyi yapamayacağından dolayı, empati konusunda başarısız olacaktır. Eğitimlerimde/seminerlerimde sürekli bahsettiğim konu; birçok insan kendini tanımak için yeterince çaba göstermemektedir. İnsanlar kimsenin müdahale etmediği bir zaman diliminde, yalnız kalıp, kendini tanımak için çaba göstermeli, artı veya eksi özellikleri ile ilgili kendini değerlendirmelidir. Burada en önemli nokta, bireyin duygularına yeterince açık olmasıdır. Yeterince duygularını/dürtülerini kontrol edemiyorsa, iletişim sırasında ani tepkiler gösteriyorsa veya diğer insanların davranışlarına karşı umursamaz bir tavır takınıyorsa, bunu kabul etmeli ve değiştirmek için çaba göstermelidir. Çünkü dünya üzerindeki bir çok zeki/eğitimli insan, dürtülerini kontrol edemedikleri için, iş yaşamında başarısız olabiliyor.
Günümüzde insanlar arasında olan iletişimde, empati yapmamanın/yapamamanın en önemli sebeplerinden ikisi, prestij kaybına uğrama korkusu ve "aman altta kalmayayım" düşüncesidir. Bu sebepten, yeterince kendini tanıyan, kendiyle barışık olan, kendisine şefkat besleyen, öz güveni yerinde insanların, çevresiyle kurdukları iletişimde daha çok empati göstermesi muhtemeldir. Kendisine şefkati olmayan bir insanın, bu duyguyu başkasına göstermesi de olanaksızdır.
Her zaman empati gösterebilir miyiz?
Tabii ki, her zaman empati gösterecek durumda olamayabiliriz. Örneğin; aşırı stresli, gergin bir gün geçirmişsek, günden beklediklerimizi almak bir yana, içinde bulunduğumuz gün bizden çok şey almışsa, gücümüz tükenir ve empati yapamayacak duruma gelebiliriz. Fakat bu aşamada yine, bizi rahatsız eden bir durum karşısında, agresif/umursamaz davranışlar göstermekten kaçınmalıyız. İletişim halinde bulunduğumuz kişiye, nazik bir şekilde, mevcut konu hakkında konuşmak için doğru zamanın, o an olmadığını, daha sonra konuşursak daha verimli bir konuşma olacağını –içten bir şekilde- dile getirebiliriz. Veya daha yakın ilişkilerimizde, şiddetsiz çığlık atabiliriz; çok gergin bir gün sonrası eve gittiğimizde ailemizden birileri bizi biraz daha gerecek bir davranışta bulunduğunda, "şu anda hiç sizinle empati yapacak durumda değilim, sessizlik istiyorum lütfen" cümlesini kurabiliriz. Normal şartlarda zaten düzenli empati anlayışı olan biriysek, eminim ki, bu tarzımız olumlu karşılanacak ve belki de diğer kişilerin empati yapması için zemin oluşturmuş olacağız.