Hepimizin başı sağolsun

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Yaşadığımız dehşet hafızalardan kolay silinmeyecek. Barışçıl bir toplantıya sızan teröristler, yüze yakın insanımızın ölümüne, çok sayıda insanımızın yaralanmasına yol açtılar. Bu tür saldırılarla ilk karşılaşan toplum değiliz. Son yıllarda dünyanın başlıca merkezlerinde bombalar patladı, silahlar ateşlendi, teröre kurbanlar verildi. Türkiye gibi dünyanın en sorunlu bölgelerine komşu ve komşularındaki olaylara da giderek taraf olan bir ülkenin bugüne kadar terörden korunmuş olması bir mucize idi. Sonunda maalesef biz de kurtulamadık. 

Olayın önlenememesinde kimlerin kusurlu olduğu,  hangi konularda ihmalkar davrandıkları araştırılıyor. Ümit edilir ki, sorumlu bulunanlara yaptırımlar uygulanacaktır. Olayın tekrarlanmaması için tedbirler alınacaktır. Fakat olay sırasında eleştirilmesi gereken çok sayıda husus da gerçekleşmiş bulunuyor. Örneğin, güvenlik işlerinden sorumlu bakanlar var. Onlar kendilerini kusurlu hissetmediklerini söylediler. Cumhurbaşkanımız da onları destekledi. Ancak, şahsi kusurları olmasa bile, bakanlarımız başında bulundukları örgütlerin kusurlu davranışlarından siyaseten sorumludurlar. Yanılmıyorsam, idare hukukunda bu durumları izah için “kusursuz sorumluluk” diye bir kavram bile var. İstifa etmeleri doğru olurdu. 

Bir ikinci konu,  güvenlik güçlerinin sergiledikleri davranıştır. Haberlere bakılırsa, patlamanın ardından gelişen karışıklık ortamında polis kalabalığın üstüne yürümüş, biber gazı sıkmış, amaçlamasa da, tıbbi yardımın alana ulaşmasında gecikmelere neden olmuştur. Yine haberlere göre polisin yaşanan felaketten sonra gösteriye katılanlara kötü davrandığı, onları tahkir ettiği anlaşılıyor. Burada birbirinden farklı iki sorunla karşı karşıyayız. Birincisi, polisin olayın ardında biber gazı kullanacak kadar düşüncesizce hareket etmesidir ve muhtemelen böyle olaylar karşısında ne yapılacağı konusunda hazırlıksız, donanımsız ve deneyimsiz olmasından kaynaklanmıştır.  Bu zaafın giderilmesi gerekmektedir. İkinci sorun ise vahim. Polis görevlilerinin kişisel görüşleri ne olursa olsun, oradaki görevleri, demokratik haklarını kullanan vatandaşları korumak, gösterinin cana ve mala zarar vermeden sonuçlanmasını sağlamak iken, onlar göstericilere karşı tavır almışlardır. Polisin görevini şahsi telakkilerine göre değil, kurallara göre yapması gerekir. Gözlenen ise maalesef polisin devletin polisi olmaktan ziyade belirli bir siyasi tercihin polisi olmaya kaydığı istikametindedir. Demokrasi ile yönetilen bir toplumda böyle davranışlara müsamaha edilmemesi gerekir ama galiba ediliyor. 

Son bir husus, hükümetin olaydan siyasi çıkar sağlama girişimidir. Olayı hangi siyasi hareketin yaptığı anlaşılmışken, iktidarın fiili ve hukuki sahipleri, bu olayla ilgisi olmayan hareketleri de sanki olayla bağlantılıymış gibi göstermeye, bundan siyasi fayda sağlamaya çalışmaktadır. En kibar ifade ile, bu ayıptır. 

Hepimizin başı sağ olsun! 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019