Hem birleşme hem de bölünmeye vergisel teşvik
YRD. DOÇ. DR. Yusuf İLERİ
Sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) birleşmeleri vergisel yönde teşvik edildi. Birleşmelerde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun (KVK) 19’uncu maddesinde birinci fıkrası hükümlerine uygunluk aranacak. KVK 19 ve 20’nci maddeleri, belli bir merasime tabi tuttuğu birleşmelere, “devir hükmünde birleşme” diyerek, birleşmede doğan kazançları vergi dışı tutmuştur. Oldukça ayrıntıları olan bu hükümler, uzun süredir yürürlükte ve meslek camiasına tanıdıktır.
Şimdi yapılan düzenlemeyle, ilave olarak “sanayi sicil belgesini haiz ve fiilî üretim faaliyetinde bulunan” firmaların birleşmelerinde, faaliyet kazançlarından da vergi alınmayacaktır. Teşvik, bunların üç yıllık kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanması suretiyle gerçekleşecek. İndirim sadece üretim faaliyetinden elde edilen kazançlar için söz konusu olacak. Üç yıllık süre ise birleşme tarihi ile sonraki iki yılda uygulanmak suretiyle geçerli. Üçüncü yılın sonunda genel geçer orana dönülecek.
Düzenleme, birleşecek üretim firmalarında birbirini tamamlayan şekilde dizgesel bir bütünlük aramamaktadır. Yani, farklı alanlarda üretim yapan ve farklı diyarlardaki yatay ve dikey bütün birleşmeler teşvik kapsamındadır. Örneğin Balıkkesir’deki bir zeytinyağı fabrikasıyla Gaziantep’teki bir tekstil imalathanesi tek şirket çatısı altında birleşirse vergi indiriminden yararlanabilecektir. Düzenlemenin, yapay birleşmelerle vergiden kaçınmaya elverişli ortam sunan bir yönü olsa da, Maliye Bakanlığı’nın bu alandaki birikimi ve hassasiyeti göz ardı edilmemelidir. Göz ardı edilmemesi gereken bir husus da, birbirinden kopuk iki ayrı üretimin; tek yönetim, tek defter ve tek bilanço çatısı altında birleşmesinin; yönetim, üretim ve dağıtımda zorluklar, muhasebe ve belge sisteminde karışıklıklar ile vergisel kazancının doğru kavranmaması gibi sakıncalar yaratabilmesidir.
Nitekim KVK’nın 19’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında, tam da bu nedenlerle şirketlerin bölünmelerini “tam bölünme” ve kısmi bölünme” adı altında vergisel yönde teşvik eden hükümler mevcuttur. Burada amaç üretim ve hizmet işletmelerinin belli alanlara yoğunlaşıp uzmanlaşmasını sağlamak olmuştur. Elbette söz konusu olan üretim teşvikiyse gerisi teferruattır. Ancak aralarında entegre, dizgesel ve salkımlama bağ olmayan iki veya daha fazla üretim firması olsa olsa güçlerini birleştirip bir işi müştereken gerçekleştirmek üzere bir araya gelebilirler. 'KVK’da ismini geçiren iş ortaklığı, bu tarz firmalara hukuki çatı yönünden daha uygun bir adres değil mi?’ Sorusu akla takılmaktadır. Bu arada, farklı alanlarda üretim yapan tek kişi ve onun bağlantılı ortaklıklarının birleşmeleri de yasadan faydalanabilecektir. Keza ortaklık yapısı aynı olan farklı şirketlerde bir araya gelip bu indirimden faydalanmaları mümkündür.
Düzenlemenin yapıldığı 32’inci madde “kurumlar vergisi ve geçici vergi oranı”nı belirleyen maddedir. Geçici değil de, asli maddelerinde yapılması, düzenlemeye verilen önemi göstermesi açısından kayda değerdir. Maddenin 5’inci fıkrasında yapılan düzenlemeyle Bakanlar Kurulu’na %20 olan kurumlar vergisi oranını %75’e kadar indirmeye, yani %5 olarak uygulama imkanı tanındı. Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanırken sektörler, iş kolları üretim alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibariyle ya da orta ve yüksek teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırma yetkisi de verildi.
Bakanlar Kurulu henüz indirim oranlarını belirlemedi. Ancak, “İhracat alanında faaliyet gösteren firmaların kendi aralarındaki yapacakları birleşmelerde indirimli kurumlar vergisi uygulamasını artırımlı olarak uygulanacağı yönünde beklentiler vardır. Maddede, Maliye Bakanlığı’na usul ve esasları belirleme yetkisi de verilmiştir. Bakanlık da konuyla ilgili olarak 12 seri No.lu KVK Genel Tebliği yayımladı.
Tebliğ’de, birleşmenin gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve aynı hesap dönemine ait gelir tablosunda yer alan yıllık net satış hasılatı veya bu dönemin sonunda çıkarılan bilançonun aktif toplamından herhangi biri kırk milyon Türk Lirası’nı aşmayan işletmeler KOBİ olarak kabul edildi. Bu madde, 3.7.2009-31.12.1999 zaman aralığında uygulanan KVK Geçici 5’inci maddeye paralel hükümler taşımaktadır. Geçici 5’inci maddenin etki alanıyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Maddenin altı ay gibi kısa bir dönemde yürürlükte kaldığına bakılırsa kendisinden bir yarar sağlanılmadığını, ancak aradan altı yıl geçtikten sonra benzeri bir hükmün ihdası bir ihtiyacın hasıl olduğunu göstermektedir.