Hedef, Türk kahvesi kültürünü ihraç etmek

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Kahve, petrolden sonra en değerli ikinci emtia konumunda ve 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip. Bugün dünya genelinde her gün 1.2 milyar fincan kahve içiliyor. 500 yıl önce kahvenin dünyaya yayılmasını sağlayan Türk kahvesi ise bu orandan sadece yüzde 10 pay alıyor. Bunun nedeni, Türk kahvesinin yapımının zor olması.

Espresso, filtre kahve veya suda çözülebilir hazır kahvenin tüm dünyaya yayılmasında en belirleyici etken şüphesiz makineleşme. Türk kahvesinin makineleşmesi ise 2003 yılından önce değil.
Türkiye’de her gün 70 milyon fincan Türk kahvesi içiliyor. Bundan 10 yıl öncesine kadar kişi başına ortalama kahve tüketimi yılda 250 gramken, elektrikli cezvenin piyasaya çıkması ile bu oran ortalama yarım kiloya yükselmiş. Yani makineleşme, Türk kahvesi tüketimini ciddi oranda artırmış. Arzum’un bugünkü hedefi ise, Okka isimli kahve makinesi ile Türk kahvesi kültürünü tüm dünyaya yaymak.

Okka kahve makinesinin fikri Arzum’un Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı’na ait. Kolbaşı, büyük restoranların mutfaklarına girip, Türk kahvesinin neden yapılamadığını araştırmış. Bunun sonucunda da, kahve yapımını kolaylaştıran Okka doğmuş. Bir İspanyol tarafından tasarlanan Okka, köpüğüyle birlikte kahveyi fincana dökebilen, kendi kendini yıkayan ve hatta yavaş pişirme özelliğiyle közde Türk kahvesi tadını yaşatan bir makine.
Kolbaşı, Türk kahve kültürünün sadece kahve ile sınırlı olmadığını, bunun fincandan şekere, kahve çekirdeklerinin çekilmesine kadar uzanan geniş bir ekosistem olduğunu söylüyor.
Nitekim Arzum’un bir sonraki adımı da kahve çekirdeklerinin çekilmesini sağlayacak bir makine tasarlamak. Kolbaşı, “Kahve çekirdeği ortalama 4 bin partiküle bölünüyor. Türk kahvesinin ise 10 kez daha ince çekilerek, 40 bin partiküle bölünmesi gerekiyor. Amacımız, çekirdekten fincana servis yapabilen makineleri geliştiriyor olmak. Türk kahvesi, çekirdeği çekildiğinde, diğer kahve türlerine nazaran en ince kahve türü olduğu için havayla temas ettiği anda bayatlamaya başlıyor. Eğer çekirdekten fincana servis edilebilen makineler üretebilirsek, Türk kahvesinin dünyada hak ettiği yere gelebileceğine inanıyorum. Bugün artık bizim Türk kahvesi ile Avrupa pazarında nasıl güçlenebileceğimizi, yeni pazarlara, Çin pazarına nasıl girebileceğimizi konuşmamız, bu pazarlara dair stratejiler geliştiriyor olmamız gerekiyor” diyor.
Osmanlı, oldukça gelişmiş bir kahve kültürüne sahip. Topkapı Sarayı’nda düzenlenen Kahve Müzesi, Türk kahvesinin 500 yıllık öyküsünü çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği tarafından gerçekleştirilen müzenin ana sponsoru Şekerbank; yan sponsorları ise Arzum Okka ile TAV olmuş.
49 yıllık marka
1995 yılında sadece 15 ürün çeşidine sahip olan Arzum’un, bugün küçük ev aletleri sektöründe 250’den fazla ürünü var. Marka, TGI Global’in araştırmasına göre Türkiye’nin en çok tercih edilen ilk 10 markası arasında yer alıyor ve Türkiye’de 10 milyondan fazla eve girmiş durumda.
Almanya, Avustralya, Suudi Arabistan, Fransa, Mısır’ın da içlerinde bulunduğu 26 ülkede Arzum markalı ürünler kullanılıyor. Markanın bir Fikir Atölyesi var. İlginç ve hayatı kolaylaştıran fikirler bu Atölye’de hayat buluyor. Ayrıca beş yıl boyunca üründen sağlanan karın yüzde 1’i fikir sahiplerine veriliyor. Arzum, 2011’de de Turquality kapsamında Marka Destek Programı’na alınmış.

1966 yılında tescillenen marka, 1966 doğumlu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile aynı yaşta. Kolbaşı, 49 yıllık aile şirketini bir dünya markasına dönüştürmekte kararlı. İşin daha güzel olan yanı ise, Kolbaşı’nın, sadece markaya değil, Türk kahve kültürünü tanıtmaya da odaklanmış olması. Özellikle de Türk kahvesinin UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası listesine girdiği bir dönemde…
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar