Haziran ayı enflasyon rakamlarının düşündürdükleri
Haziran ayı enflasyon rakamları beklentiler düzeyinde gerçekleşti. Yurtiçi üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makas daralmadı. Fiyatlama davranışlarının bozulmaya devam etti ve döviz kurları ile enflasyon arasındaki ilişki ise güçlü olmayı sürdürdü; çekirdek enflasyon göstergeleri ise olumsuz baskıların hafiflemediği yönündeki endişeleri güçlendirdi. Sonbahara doğru yıllık oranların tek haneli seviyelere gerileme olasılığı sıfırlanırken daha sonrasına ilişkin belirsizlik yüksek düzeyini korudu.
Tüketici fiyatları haziran ayında yüzde 0,03 oranında artış sergilemiş ve yıllık oran yüzde 15,72 seviyesine gerilemiş.
Faiz düşüşü bekleyen için iyi haber fakat arka plan karışık!
Bu görünüm kısa vadede faiz düşüşü bekleyenler için iyi haber niteliği taşıyabilir, fakat arka planı çok karışık! Bir önceki yılın aynı döneminde yaşanan kur şoklarının etkisi ile yüzde 2,61 olan fiyat arışının yerine gelen yeni rakam, yıllık oranı geriletmiş. Yüzde 1 düzeyine yakın dağılım sergileyen çekirdek enflasyon verileri, enflasyon baskılarının ciddi olmaya devam ettiğini sergilemiş. Bu yılın ilk altı aylık döneminde gerçekleşen enflasyon ise yüzde 5,01 olmuş, memur ve emeklilere ikinci yarıyıl için yapılacak zammı şekillendirmiş; gıda ve alkolsüz içecek gibi temel ihtiyaç fiyatlarının yüzde 8,42 oranında arttığı ilk yarıyıl için yüzde 4 oranında zam alınmıştı! Bu tablo gelir dağılımının bozulmaya devam ettiğini ve iç talep genişlemesine ilişkin umutların zayıflayacağını düşündürüyor.
Yurtiçi üretici fiyatları ise ilk yarıyılın son ayında yüzde 0,09 oranında artmış; yıllık oran ise yüzde 25,04 seviyesine gerilemiş. Haziran ayında talimatlı satışlar ile geriletilen döviz kurları sonuç üzerinde belirleyici olmuş; imalat sanayi fiyatları yüzde 0,45 oranında gerilemesine rağmen ilk altı aydaki artışlar yüzde 8,16 düzeyine ulaşmış. Genel eğilimin aksine, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malı fiyatlarındaki aylık artış yüzde 1 düzeyini aşmış!
Yıllık oranların gerilemesi aritmetik sebeplerle devam edebilir
Açıklanan enflasyon verilerine ilişkin detaylar, belirsizlik ve kırılganlığın azaldığına işaret etmiyor. Makroekonomik görünüme ilişkin beklentilerin düzelmeye başlayacağı anlamına gelmiyor. Gelir dağılımının bozulmaya ve üreticilerin rekabet güçlerinin azalmaya devam ettiği endişelerini güçlendiriyor; başka bir deyişle sorunları ağırlaştırıyor. Yıllık oranların gerilemesi, aritmetik sebepler ile bu yılın sonbahar aylarına kadar devam edebilir; bu durumu fırsat görerek yapılacak faiz indirimleri yeterli olamayabilir!
Son bir hafta genelinde yapılan zamlar ve uygulamadan kaldırılan vergi indirimleri, ikici yarıyıla ilişkin enflasyon beklentilerini olumsuzlaştırıyor. Ayrıca, yılın üçüncü çeyreğinin fiyatlara henüz yansımamış maliyet artışlarının devreye girebileceği bir dönem olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. Hem fiyat artışlarının durması ve iç talebin canlanması, hem de bilançoların ve beklentilerin düzelmesi pek olası görünmüyor. Kamu kesimi ve mali sektöre ilişkin olumsuzlukların, nasıl kontrol altına alınacağı konularındaki güvensizlik aşılamıyor.
Son beş yıl genelinde kronikleşme eğilimi sergileyen kur şoklarının yaşanması veya yaşanmaması kritik önemde olmaya devam edecek gibi görünüyor! Bölgesel ve küresel koşullarda kalıcı düzelme yaşanmadığı, içeride ise sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmaya yönelik tercihlere abonelik devam ettiği sürece yeni kur şokları kapımızı çalabilir; döviz kurları ve faizleri talimatlarla yönlendirme girişimleri, yetersiz kalabilir ve başarısız olabilir.
Enflasyonu %5,01'de kalmasını etkileyen faktörler sürdürülebilir değil
İlk yarıyıl genelinde enflasyonun yüzde 5,01 düzeyinde kalmasında etkili olan faktörlerin kesinlikle sürdürülebilir olmadığı da unutulmamalı! Stoklar önemli ölçüde eridiği için nakit akım sorunları ciddiyetini korusa bile maliyet artışları muhtemelen devreye girecek. Enflasyonla mücadele konusundaki zorunlu ve gönüllü özveriler muhtemelen azalacak. Finansal piyasaları talimatla yönlendirmek daha zorlaşırken bu yaklaşımın birikmiş yan tesirleri ile de tanışılacak!
Asıl önemlisi kaynak sıkıntısını aşmak üzere devreye sokulan bu uygulamalar sonunda faizlerin düşürülmesi, olası yan tesirler nedeniyle makroekonomik görünüme ilişkin beklentileri düzeltemeyebilir! Gelir dağılımı ve rekabet koşulları başta olmak üzere ağırlaşmış sorunları görmezden gelmenin, istikrar arayışları ile uyuşmadığını yaşayarak yeniden öğrenmek durumunda kalabiliriz!