Hazine’nin “eurobond yükümlülük işlemi” ve etkileri
Geçtiğimiz hafta Hazine, piyasaya, belirlediği bazı kısa vadeli eurobond’ları, yeni arz edilecek 10 yıl vadeli eurobond ile değiştirme teklifi sunmuştu. Böylece; 2024, 2025 ve 2026 yılı olarak vadelendirilmiş 6 adet eurobond’u taşıyan müşterilere; ya piyasa fiyatının üzerinde bir fiyatla nakit geri alım ya da 2035 vadeli yeni eurobond ile değiştirme imkanı tanındı. Zorunlu olmayan bu teklif ile arzu eden müşteriler cazip bir seçeneğe kavuştu.
Bu işlem için Bank of America, BBVA, Citigroup ve JP Morgan yetkili kurumlar olarak tayin edilmişti. Teklifin sonucunda nakit geri alım talepleri karşılanmazken, değişim talepleri kısmen karşılandı. 2026 yılı vadeli kıymetler değişime konu olmadı ancak 2024 ve 2025 vadeli kıymetlerden itfa tutarı 1,85 milyar dolar cinsinden yükümlülük 2035 vadeli kıymet ile değiştirildi.
Hazine açısından sonuçlar
Öncelikle kısa vadeli yükümlülüklerin, uzun vadeye ötelenmesi Hazine’nin nakit akışında rahatlatıcı bir etki yarattı. İşlemin diğer bir faydası da borçlanma ortalama vadesinin artması oldu.
Arz edilen 3 Ocak 2035 vadeli yeni kıymet ile hem güncel piyasa koşullarına hem de benzer vadelerde daha önce ihraç edilen emsal kıymetlere göre daha düşük maliyetli fonlama sağlamış oldu. Örneğin bu yılın Şubat ayında arz edilen 2034 vadeli kıymetin maliyeti, ABD tahvil faizi + 371,3 baz puan oldu. Temmuz ayında arz edilen 2032 vadeli kıymetin maliyeti ise ABD tahvil faizi + 304,5 baz puan olurken, yeni ihraç edilen 2035 vadeli kıymetin maliyeti ABD tahvil faizi + 297,7 baz puan oldu. Ek primin önceki iki ihalenin altında oluşması ülkemiz açısından son derece olumlu bir gelişme oldu.
Son kıymetin vadesi, diğer adı geçen iki kıymetten biraz daha uzun olmasına rağmen faizinin düşük olduğuna da dikkat çekmekte fayda var. 3,5 milyar Usd tutarındaki satışın yüzde 87 oranının batılı ülkelerdeki yatırımcılarca karşılandığını da not edelim. Böylece, izlenen güncel politikanın olumlu sonuçlarından biri daha ortaya çıktı.
Hazine’nin “kıymet değiştirme” yöntemini, önümüzdeki dönemde de uygulamaya devam edeceği kanaatindeyiz. Ortalama borçlanma vadesinin azalan maliyetlerle uzamaya devam etmesi, dış borç yükünün daha sürdürülebilir olması açısından oldukça kıymetli.
Türkiye eurobond piyasası açısından sonuçlar
Değişime konu olan ve geri alınan kıymetlerde, arz miktarı azaldığı için söz konusu kısa vadeli kıymetlerde likidite azalması sürpriz olmamalı. Hacmin azalmasının yanında, arz miktarının azalması da ilgili kıymetlerde fiyatların biraz daha artmasını beraberinde getirdi.
Yatırımcılar açısından sonuçlar
Verim eğrisinin kısa tarafındaki eurobond’ları taşıyan yatırımcıların iyi prim sağladıkları aşikâr. Pozisyonlarına bundan sonra devam edip etmeme veya kıymet değiştirme kararı için çalıştıkları finansal kurumlardan destek almalarında fayda olabilir. Benzer durum yani primlenme ve değiştirme durumu, eurobond fonu taşıyan yatırımcılar için de geçerli görünüyor. Şu an eurobond yatırımı yapmak isteyen yatırımcıların vadesine 1-2 yıl kalmış kıymetlerden ziyade, biraz daha uzun vadeli kıymetlere yatırım yapması değerlendirilmesi gereken bir seçenek olabilir.
Bundan sonrası…
Globaldeki majör merkez bankaları, politika faizlerini aşağı çekme döngüsüne girmiş durumdalar. Dolayısı ile faiz hadleri aşağı gelmesi temel senaryo halini alırken buna bağlı olarak tahvil faizlerinin de aşağı meyilli hareketlerini sürdürecekleri öngörüsü konsensüse dönüşmüş durumda görünüyor. Türkiye eurobond’larının ve eurobond fonlarının da bu atmosfer ile aynı yönde etkilenmesi beklenebilir.
Hazine’nin bundan sonra da yeni “kıymet değişim” aksiyonları alması borç stokunun daha da sürdürülebilir hale dönüşmesine imkan verebilir. Süreç, global faiz hadlerinin düşmesinden ve normalleşme politikasından da destek alarak hem Hazine açısından hem de yatırımcılar açısında daha iyi bir dinamiğe kavuşabilir.