Hazine'nin 3 aylık borç itfası neye işaret ediyor?

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 31 Ekim 2019 tarihinde Hazine’nin Ağustos, Eylül ve Ekim 2019 aylarına ilişkin borç ödemeleri ve borçlanma takvimini açıkladı.

Bu bilgiyi duyuru olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının giriş sayfasında görüyoruz.
Dilerseniz önce bir rakamları hatırlayalım.

Gelin şimdi rakamları okuyalım.

- Hazine, Ağustos-Ekim döneminde toplam 26.2 milyar lira iç borç ödemesi yapacak.

- Toplam iç borç ödemesinin sadece 4.9 milyar lirası anapara ödemesi olduğu halde faiz ödemesi tutarı 21.3 milyar lira olacak.

- Hazine, iç borçlarının 19.6 milyar lirasını piyasaya ve kalan 6.6 milyar lirasını da kamuya ödeyecek.

- Söz konusu 26.2 milyar lira borca karşılık piyasadan borçlanma tutarı 21.7 milyar lira olacak. Demek ki borçlarını ödemek için daha az tutarda borçlanacak ve kendi kaynaklarıyla finanse edecek. Teknik deyimiyle borç servis oranı yüzde 83 olacak.

- Hazine, bu üç ayda toplam 6.6 milyar lira kamuya borç ödeyecek ve fakat 6.5 milyar lira tutarında da kamuya satış gerçekleştirilecek. Bunun anlamı şu: Hazine, önümüzdeki 3 ay içerisinde kamuya olan borçlarını ödemeyecek, roll ower ederek erteleyecek. Bir başka ifadeyle de Hazine, kamu bankalarına TAP yoluyla kağıt satacak.

Şimdi de rakamlar dışındaki gerçeklere bakalım.

• Öncelikle belirtelim ki Hazine, iç borç ödemeleri için her ay 5 kez piyasaya çıkacak ve kaynak arayışına girecek. Yani 3 ayda 15 kez borçlanma yapacak.

• Borçlanma sırasında; değişken faizli, TÜFE endeksli, sabit faizli ve kuponsuz devlet tahvili ihraçları ile hazine bonosu ve kira sertifikası ihraçları yapılacak.

• Ne yazık ki hemen her ay değişken faizli ve TÜFE endeksli tahvil ihracı planlanıyor. Piyasalardan kaynak bulabilmek için değişken faizli ve endeksli tahvil ihracı yoluna başvurulması, hala faiz ve enflasyon bandının oluşmayacağını gösteriyor.

• Toplam borç ödemelerinin beşte dördünün faiz olması da çok düşündürücü. Demek ki önceki dönem borçları öteleniyor ve dolayısıyla faizler artmaya devam ediyor. Bu cazibenin piyasada kaynakların yönünün belirlenmesini ve aynı zamanda gelir dağılımının bozulmasını ortaya koyduğu biliniyor.

Genel olarak baktığımızda, özellikle son yıllarda çığ gibi büyüyen kamu kesimi borçlarının ödenmesinde özel bir programın uygulanmadığını görüyoruz. Yani borç ödemelerinin, yeniden borçlanma ile yapılması yerine yeni kaynaklardan yapılması yolunun benimsenmediğini anlıyoruz.

Oysa istikrar veya kemer sıkma programlarının öncelikle belli bir ekonomik program çerçevesinin belirlenmesini ve yeni kaynak arayışını zorunlu kıldığı hepimizin bildiği bir husus.
Satır arası şifreleri okuyunca, sanki hala ötelemenin devam ettiği ve dolayısıyla yakın gelecekte ortaya çıkabilecek siyasi hamlelere karşı ihtiyatlı yolun seçildiği kanaati hasıl oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar