Hazine borcunda riskli “dolarizasyon” düzeyi

Naki BAKIR
Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ naki.bakir@dunya.com

“Liralaşma stratejisi” kapsamında başlatılan KKM’nin ekonomiye yükü ve tasfiyesi tartışılırken, Hazine ve Maliye Bakanlığının ödemekle yükümlü olduğu borç stokunda yüksek oranlı dolarizasyon devam ediyor.

İlk beş ayda 700,2 milyar lira büyüyerek 4,7 trilyon liraya ulaşan merkezi yönetim borç stokunun üçte ikisini döviz cinsi borçlar oluşturuyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine haziran başında başlayan Mehmet Şimşek, önceki yönetimden, üçte ikisi döviz cinsinden 5 trilyon liraya yaklaşan merkezi yönetim borç stoku devraldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan son verilere göre merkezi yönetim borç stoku, yılın ilk beş ayında net 700,2 milyar lira büyüyerek 4 trilyon 734,4 milyar liraya ulaştı.

Hazine ve Maliye Bakanlığının ödemekle yükümlü olduğu yurt içi piyasalarda ihraç edilmiş tahviller ve bonolardan kaynaklı nakit ve nakit dışı borçlar ile yurt dışı krediler ve uluslararası piyasalarda ihraç edilmiş tahviller kaynaklı borçlardan oluşan söz konusu stokta yer alan dış borçlar ile dövize dayalı iç borçların 3 trilyon liraya yaklaşan toplam tutarı, kamunun kendi iç-dış borçlanmasında yüksek oranda “dolarizasyon” olduğunu ortaya koydu.

TL ve dövize dayalı borçlardan oluşan merkezi yönetim borç stokunun 2 trilyon 348,1 milyar lirasını ise iç borçlar oluştururken, stokta yer alan dış borçların mayıs sonu itibariyle Türk Lirası karşılığı da 2 trilyon 386,3 milyar lira düzeyinde gerçekleşti.

Ocak-mayıs döneminde iç borç stokunda yüzde 23,2 oranında net 442,8 milyar lira, dış borç stokunda ise kur farkıyla birlikte 257,4 milyar liralık net artış yaşandı.

Rekor dolarizasyon

Hazine borç stokunda dış borçların yanı sıra, iç borçların önemli bir bölümü de döviz cinsinden. Mayıs sonu itibariyle iç borç stokunun 573,9 milyar lira ile yaklaşık dörtte birlik bölümünü döviz cinsi kamu borçlanma kâğıdı ihracı kaynaklı borçlar oluşturuyor. Aynı tarihte 2 trilyon 386,3 milyar lira olan dış borçlarla birlikte toplam dövizli borç stoku 2 trilyon 960,2 milyar liraya ulaşıyor. Buna göre merkezi yönetimin toplam borç stokunun mayıs sonu itibariyle yüzde 62,5’i, dövize dayalı borç.

Pandemide zirve yaptı

Merkezi yönetimin döviz cinsi borçları, 2013 sonunda toplam borcun yüzde 31,3’ünü oluşturuyordu. İzleyen dönemde artmaya başlayan dövizli borcun stoktaki payı özellikle pandemiden bu yana rekor düzeyde bir büyüme kaydetti.

Anılan döneme bölgesel savaşlar, jeopolitik riskler ve pandemi gibi küresel olumsuzlukların yanında, Türkiye’nin dış kaynak temininde zorlaşma, maliyetlerinde yükseliş sürece damga vurdu.

CDS’te aşırı yükselme, dış finansman imkanlarında daralma ve paralelinde dış borçlanma maliyetinde aşırı yükseliş yaşanırken, dövize dayalı borçlanma da artarak devam etti. Toplam merkezi yönetim borç stokunda, pandemi öncesi sayılan 2019 sonundan bu yılın mayıs sonuna kadar olan dönemde gerçekleşen yüzde 256,2 oranındaki net 3,4 trilyon liralık büyüme daha çok dövize dayalı borçlanmadan kaynaklandı. Bu dönemde döviz cinsi iç ve dış borçlar yüzde 348,2 oranında 2,3 trilyon lira büyüdü.

Hazine’nin yeniden dövizle borçlanmaya başladığı 2017’de yüzde 39’a, 2018’de yüzde 45,6’ya, 2019’da yüzde 49,7’ye yükselen merkezi yönetim borcunda dövizin payı 2020’de yüzde 50’yi aştı, 2021 sonunda yüzde 66’ya kadar yükseldi. Söz konusu oran izleyen dönemde biraz gerilemekle birlikte 2022 sonunda yüzde 65,5 ve bu yıl mayıs sonu itibarıyla da yüzde 62,5’le yüksek düzeyini korudu.

Değişken faizli borçlar da risk

 Bu arada merkezi yönetimin iç ve dış borcunda önemli bir paya sahip “değişken” faizli borçlar da faiz ve kurda dalgalanmaların yaşandığı süreçte kamu mali istikrarı açısından risk oluşturuyor.

Mayıs sonu itibariyle iç borç stokunun 1 trilyon 325 milyarı sabit, 629,5 milyarı değişken faizli, 393,6 milyar liralık bölümü ise TÜFE’ye endeksli. Dış borç stokunun ise 2 trilyon 43,9 milyar liralık bölümü sabit, 342,4 milyarlık bölümü ise tahvil ihraçları kaynaklı değişken faizli borçlardan oluşuyor. Buna göre toplam stokta “değişken” faizli borçların tutarı 1 trilyon liraya yaklaşıyor.

Mehmet Şimşek’in görevinin zorluğu

Merkezi yönetim borç stokundaki yüksek “dolarizasyon”un, Merkez Bankası rezervlerinin eksiye geçtiği, dış kaynak dengesinin bozulduğu, ekonomide “ikiz açık” riskinin oluştuğu ve TL’de yüksek oranlı devalüasyon sürecinin ardından yeni kur şokları riskinin devam ettiği bir süreçte ekonomik istikrara ciddi tehdit olduğu ifade ediliyor.

Bakan Şimşek’in, yüksek düzeydeki dövize dayalı borç stokunu kucağında bulduğu belirtiliyor. Dış kaynak akışını sağlaması ve “ekonomiyi rasyonel zemine döndürmesi” beklentisiyle gözler şimdi Şimşek’e çevrilirken, Hazine borcundaki yüksek dolarizasyon, Bakan Şimşek’in görevini daha da ağırlaştırıyor.

Ekonomi liralaştı mı “dolarize” mi oldu?

Önceki ekonomi yönetiminin; ekonomide TL kullanımını artırma hedefiyle 2022 başında başlattığı “liralaşma” stratejisi kapsamında uygulamaya koyduğu, dövizden TL mevduata geçenlerin bankadan alacağı faizle kur artışı arasındaki farkın devletçe üstlenilmesine dayalı KKM ile mevduat cephesinde bunu kâğıt üzerinde belli oranda sağladığı görülüyor.

Ancak KKM’nin de aslında dövize endeksli bir enstrüman olduğu ve bu nedenle mevduattaki “dolarizasyon”un önemli bir bölümünün örtülü hale geldiği ifade ediliyor. Buna karşılık KKM uygulamasının Hazine’ye getirdiği ağır yüke ve kamu açıklarını büyütücü etkisine işaret ediliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kredilerde reel daralma 09 Temmuz 2024