Hayvancılıkta çözüm sürekle ithalat mı?

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Başlıktaki soruya ben de sektörün içersinde yer alan birçok uzman gibi "HAYIR" cevabını veriyorum. Ve ülkemizin doğru hayvan envanterinin çıkarılmasıyla başlayacak doğru adımlar içeren bir belirlenmiş zamanlı bir DÖNÜŞÜM PROGRAMININ hayata geçirilmesinin zorunluluğuna inanıyorum.

Canlı hayvan ithalatına izin verilmesi sonrasında Et Balık Kurumunun açtığı ihalelerde en düşük fiyatla en çok hayvan ithal eden Ürdünlü Hiyaji & Ghosheh Groupea şimdi 50 milyon dolarlık yatırımla Tekirdeğ'da günde 500 büyükbaş ve 3000 küçükbaş hayvan kesip parçalayacakları bir entegre tesis kurma kararında olduklarını belirtiyorlar. Besiciler buna izin verilirse kendilerini rekabet dışına itecek Türkiye'yi "sürekli ithalata bağımlı kılacak" bir sonuç yaratacağını iddia ediyorlar. Et Balık Kurumu Genel Müdürü Bekir Ulubaş, Trakya'da yeterli kombina bulunmadığını bu nedenle Hitaji'nin Tekirdağ'da böyle bir modern et kombinası kurmasının çok isabetli kara olacağını söylüyor.

Hitaji yöneticileri, Et Balık Kurumu'nun ithal kararı sonrası 120 bin baş canlı hayvan ithal ederek yaklaşık 60 bin ton et sağlayarak Kuruma teslim ettiklerini açıklıyorlar. Türkiye'de bulunan çiftliklerine bugüne kadar 800 bin kuzu 350 bin baş kasaplık besi hayvanı getirdiklerini söylüyorlar.

Bu yapının akla getirdiği soru başlıkta yer aldığı gibi "Hayvancılıkta çözüm sürekli ithalat mı, yoksa yerli hayvancılığı yeterli hale getirecek program mi?" konusunu ele almamızı gerektiriyor.

Bizce bugünkü yetersizlikler nedeniyle bir süre bir yandan zorunlu olarak ithalat yapılsa da esas olarak "Kendimize yeterli hayvancılığın programını" hiç vakit kaybetmeden gündeme almamız gerekir.

Peki bu program neleri içermelidir?

Konunun uzmanlarıyla yaptığımız konuşmalardan elde ettiğim sonuçlar şunlar: 

UYGUN ETÇİL HAYVAN CİNSİNİN TEŞVİKİ: Türkiye'de süt ırkı olan Holştayn cinsinin erkek yavruları etçil hayvan olarak ele alınmaktadır. Oysa, ülkemize özgü olumlu sonuç verecek Smetal ve benzeri etçil hayvan cinslerinin yetiştirilmesi teşvik edilmelidir. Süt hayvanından et elde etmek yerine et hayvan cinslerinin geliştirici programlar uygulanmalıdır.

DOĞRU HAYVAN ENVAÜNTERİ YAPILMALIDIR: Ülkemiz hayvan varlığı konusunda farklı rakamlar dile getirilmektedir. Bakanlık yeterli hayvan varlığına sahip olduğumuzu öne sürerken,1980'den bu yana hayvan varlığımızın yarıya indiğine dair iddialar ilgili çeşitli kuruluşlarca gündeme getirilmektedir. Bu alanda bütün tarafların kabul edeceği inandırıcı bir envantere ihtiyaç vardır.

REGÜLASYON SAĞLAYACAK KURUM İHTİYACI: Et Balık Kurumu Türkiye'ye yayılmış kombinaları ve satış mağazaları ile piyasa regülasyonunu sağlamaya yönelik kurulmuş bir kurdum iken, bir yandan özelleştirmelerle bu imkandan mahrum hali geliştir. Bir yandan da son ithal kararlarında olduğu gibi besicilerin ve tüccarların rakibi olarak işlev görmüştür. Bu alanda regaülasyonu sağlayacak üreticilerin de, tüketicilerinde haklarını koruyacak bir kuruma zorunlulukla ihtiyaç vardır.

MERA ISLAHI VE UCUZ YEM MALİYETİ: Türkiye'de mera kanununun yetersizliği nedeniyle meralar verim kaybına uğramıştır/uğramaya devam etmektedir. Bakanlık bunda yağış yetersizliğinin de etkili olduğunu iddia etmektedir. Bu da hayvanların beslenme maliyetlerini rekabetçilikten uzaklaştırmaktadır. Birçok ülkede daha verimli mera bitkileri ile başarılar elde edilmiştir. Türkiye'de mera kanununun getirdiği kısıtlar ortadan kaldırılarak, meraların geliştirilmesi yolunda adımlar atılmalıdır. Ancak, ıslah edilmiş meralar ve ucuzlatılmış yem maliyetleriyle et hayvancılığında rekabetçi rekabetçi bir konuma gelinebilir.

Eğer hayvancılıkta çözüm sürekli ithalata dayalı olarak ele alınmıyorsa, süresi belirlenmiş bir hayvancılık programıyla Türkiye "Hayvancılıkta ithalata bağımlılıktan kurtulup kendine yeterli" hale gelebilir. Önemin Bakanlığın sektörün bütün aktörleriyle en kısa zamanda bu dönüşüm projiesinin temellerini oluşturmasıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar