Hayvancılık sektöründe 4 karar
Aralık 2010'da yerli besicileri "Terbiye" adı altında artırılan ithal et besiciliğimizi çok olumsuz etkiledi, yakınmalara neden oldu. Süt fiyatlarınki hızlı düşüş bu alanda da "Bir şeyler yapılması" gerekliliğini ortaya çıkardı. Olumsuzluğun ortaya çıkardığı yakınmalara Tarım ve Köy işleri bakanlığı ithalatta vergi miktarını artırmak ve hayvancılığa ve sütçülüğe bazı destekler içeren 4 yeni kararı yürürlüğe sokup, 315 milyon liralık desteği ödemeye başlıyor. Üreticiler bunun zararlarını biraz azaltacağını, ama hayvancılık konusunun bütünüyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini öneriyorlar.
Tarım hayvancılık sektörünün en önemli sivil toplum kuruluşlarından Türkiye Ziraatçiler Derneği geçen hafta sonunda 62. yaşını kutladı. Toplantıda konuşan TZD Başkanı İbrahim Yetkin, yüzde 30'a indirilen gümrük vergisinin bir kilo etin maliyeti 15 lira olan Türkiye'ye 10 liradan et ithalatına izin vermek anlamına geldiğini belirtip, "90 kiloluk yabancı boksörle, 48 kiloluk yerli boksör dövüştürülüyor" değerlendirmesini yaptı, yerli besicilerin korunması için ette gümrük vergisinin yüzde 85'e çıkarılması gerektiğini söyledi. Yetkin, süt fiyatlarının 45 kuruşlara kadar gerilemesinin ise, süt üreticilerini zora soktuğunu belirterek, "2008 yılında süt fiyatlarının düşmesiyle 900 bin damızlık hayvanın kesildiği unutulmamalı" diyerek önlem alınmasını istedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise besicilerin ve sütçülerin uzun bir süredir İbrahim Yetkin'in söylemlerine paralel yakınmaları karşısında dört yeni karar aldığını, bu kararlara bağlı olarak hayvancılık yapanlara 315 milyon liralık destek ödemelerinin 13 Mayıs gününden itibaren başlayacağını açıkladı.
Arkadaşımız Ali Ekber Yıldırım'ın konu ile ilgili haberinde bu destekler ele alınıyor:
Besiciler için vergi desteği: 2010 yılı sonunda "yerli besicileri terbiye için" yüzde 135 olan karkas et ithalat vergisi yüzde 30'a indirilirken, Et Balık Kurumu'na da sıfır gümrükle ithalat izni verildi. Yerli Besiciler bu kararlardan Et Balık Kurumu'nun ithal iznini asıl görevinden piyasa dengeleri için regülasyondan, kendilerinin rakibi haline gelmesinden şikayet ettiler. Kendileri en iyi şartlarda üretebildikleri fiyatın 4-5 lira ucuzuna ithal karkas etin piyasaya girmezsinin de besiciliği olumsuz etkilediğini öne sürdüler. Ve Et Balık Kurumu'nun ithalatla rakip olmamasını, özel sektör karkas et ithal vergisinin de yüzde 30'dan en az yüzde 75'e yükseltilmesini istediler. Mart 2010'da et ithalat vergisi yüzde 45'e çıkarıldı. Yeni alınan kararla et ithalat vergisi yüzde 60'a yükseltildi. Bu ithalatçıların fiyat artışı yapmalarını beraberinde getirdi. Tüketiciye satılan et fiyatının 2 lira kadar artacağı öne sürüldü.
Et Balık Kurumu 9 Mayıs itibariyle yerli besiciden aldığı birinci kalite yağsız sığır etin kilosunu 50 kuruş artırarak 13 liraya yükseltti. Besiciler maliyetlerinin bunu fiyatın üstünde olduğunu belirterek yeni bir artış talebinde bulunuyorlar. Et Balık Kurumu bunun yanı sıra sözleşmeli besicilik başlatma kararı da alarak, hayvan başına 500 lira teminat veren besicilerle sözleşme imzalayacak. Ali Ekber Yıldırım'ın haberine göre besiciler sözleşme için teminatın çok danha düşük, sembolik bir değerde olmasını istiyorlar.
S üt destek fiyatları geçen yıl kilo başına 4 kuruş iken bu yıl yüzde 50 artış ile 6 kuruşa çıkarılmıştı. Ancak, yıl içersinde arz fazlası nedeniyle 73 kuruş seviyesinden 45 kuruşlara kadar geriledi. Hükümet, aldığı son bir kararla çiğ süte prim miktarını ve ödeme yetkisini Tarım ve Köyişleri Bakanlığına devretti. Bakanlık çiğ süt prim miktarını 10 kuruşa çıkararak fiyat düşüşüyle ortaya çıkan zararın bir bölümünü karşılamaya dönük karar aldı. Ancak, bu primi damızlık birimleri, süt üretici birlikleri ve kooperatifler üzerinden vereceğini açıklayarak, örgütsüz üreticileri desteksiz bırakıp, örgütlenmeye zorladı.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı alınan bu dört karara bağlı olarak 315 milyon liralık bir destek ödemesi yapacağını bu ödemelerin 13 Mayıs gününden başlayarak hızla ödenmelerinin yapılacağını açıklıyor.
Bütün bunlar hem et üreticilerinin, hem süt üreticilerinin sıkıntıları ve yakınmalarının biraz da olsa sonuç verdiğini gösteriyor. Ama asıl yapılması gereken hızla azalan besi hayvanı sayısını artırıcı doğru besi hayvan desteği ve arz fazlası olan süt üretimi konusunu, tüketim artırıcı ve yerli süt tozu üretimini artırıcı gelişmelere yol açacak destekler yapılmasını gerekli kılıyor. Türkiye Hayvancılık sektörünü yeniden değerlendirerek, hem sağlıklı ve ucuz et üretiminin yollarını aramalıdır. Hem de süt tüketimini yaygınlaştırıcı yöntemler geliştirmelidir.