Hayvan ithalatına yeni kriterler geliyor
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Milli Tarım Politikası'nın iki önemli ayağından biri olan hayvancılıkta ithalatın aşamalı olarak azaltılacağını, yerli üretimin artırılacağını söyledi. Çelik, besilik, damızlık ve kesimlik canlı hayvan ithalatına yeni kriterler getireceklerini, genç çiftçilere bu yıl verilecek hayvanların ise yüzde 40'ının iç piyasadan karşılanacağını ifade etti.
Bitkisel üretimde girdi bazlı destekleme modeli için çalışmalar sürdürülürken hayvancılıkta ise dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik önlemler alınacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, hayvan ithalatına yeni kriterler getireceklerini söyledi. Genç çiftçilere yönelik 2017 yılı hibe desteği için yakında başvuruların alınacağını belirten Çelik, bu kapsamda verilecek hayvanların yüzde 40'ının iç piyasadan yüzde 60'ının ithal edileceğini vurguladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, hayvancılık konusunda sorularımızı yanıtladı:
► Milli Tarım Politikası'nın ikinci önemli ayağı hayvancılık. Özellikle 2010 yılında başlayan ithalat ile hayvancılıkta dışa bağımlılık arttı. Bu bağımlılığı azaltmak için neler yapacaksınız?
Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvancılıkta da öncelikle mevcut durumun fotoğrafını çektik. Gördük ki, öncelikle istatistiki bilgilerde bir sıkıntı var. Türk-Vet kayıt sistemi istediğimiz gibi değil. Sistemde 78 milyon kayıtlı küçükbaş hayvan,18 milyon büyükbaş hayvan görülüyor. Bu doğru değil.Bu nedenle işletme bazlı danışmanlık sistemini başlattık.Bu sistemde her işletmenin bir sorumlusu olacak.Böylece kayıtlar daha sağlıklı tutulacak.Hayvan sayımızı bu yılın ortasında net olarak doğru bir biçimde saptamış olacağız.
Verilere baktığımızda kırmızı ette 1 milyon 300 bin ton ihtiyacımız var. Bunun 1 milyon 150 bin tonunu üretebiliyoruz. Kalan 150 bin tonun ithalatla karşılanması gerekiyor. İthalat 2010'da başlamış. O günden bu yana da yapılıyor. Biz bu tabloyu 2010 öncesine çevirmek ve dışa bağımlılıktan kurtulmak istiyoruz.
► İthalat devam ederken dışa bağımlılık nasıl azaltılacak?
Dışa bağımlılığı sona erdirmek için Milli Tarım Politikası kapsamında "milli hayvancılık" politikası uygulamaya karar verdik. Besiciliğin en yoğun yapıldığı ve mera varlığı bakımından daha zengin olan Erzurum, Kars, Ağrı gibi illeri "mera yetiştiricilik bölgesi" olarak belirledik. Damızlık ihtiyacımızı yurt içinden karşılamak için damızlık düve merkezleri kurmaya karar verdik. Damızlık düve merkezlerinin 23'ü onaylandı. Toplamda 27- 28 olacak gibi görünüyor. Koç teke merkezleri için müracaatlar sürüyor. Manda yetiştiriciliğinde 11 merkez kurulacak.
MERAYI KULLANAN ISLAH EDECEK
Yetiştiricilik bölgesinde mera varlığının yoğun olduğu bölgeler. Buradaki meraları hayvancılık yapanlara tahsis edeceğiz. Sadece hayvancılık yapmak şartıyla tahsis yapılacak. Çünkü hayvancılıkta temel girdi yem. Yemin hammaddesi dışarıdan geliyor. Yem pahalıysa et pahalı olur. Yemi ucuzlatırsak et ucuzlar. Bunun için meraları hayvancılık yapmak ve merayı ıslah etmek şartıyla yetiştiricilik yapanlara tahsis edeceğiz. Köy merasını hayvancılık yapanlar kullanacak. O köyde hayvancılık yapılmıyorsa başka köyde hayvancılık yapanlara tahsis edilecek. Türkiye’de 14.5 milyon hektar mera var. Deniliyor ki devlet bu mera alanlarını ıslah etsin. Devlet bunu yapamaz. Kim kullanıyorsa o yapsın. Bu konuda bazı hukuki sorunlar var. Onları da çözeceğiz. Âmâ bir kez daha söylüyorum. Meraları amaç dışı kullanıma asla izin vermeyeceğiz.
► Devletin rolü ne olacak?
Damızlık düve merkezlerinde en az 500 başlık işletme kuranlara yüzde 50 hibe desteği sağlıyoruz. Hayvan alımına, ağıl, ahır ekipmana yüzde 50 destek veriyoruz. Mera yetiştiricilik bölgesinde buzağı başına 750 lira destek veriyoruz. Hayvan alımında yine üçte bir oranında destek sağlıyoruz. Hayvancılık yapmak isteyen için çok iyi destekler bunlar. Devlet bunları sağlıyor. Ayrıca suni tohumlamada sütçü ırkların 3.laktasyondan sonra etçi ırklarla tohumlanmasını getirdik. Bu ülke genelinde uygulanacak. Böylece et üretimini artırmayı hedefliyoruz. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğümüz embriyo transferi için 6 çiftlikte çalışmalara başlıyor. TİGEM bu konuda örnek bir okul gibi çalışacak. Böylece ırk dönüşümünü gerçekleştireceğiz.
Meraların kullanılması, hayvancılık bölgelerine göre ayrılması, teşviklerin etkin olarak verilmesi, hastalıklarla mücadele, aşılama kampanyası ve buzağı ölümlerinin önlenmesi ile ithal hayvana olan bağımlılığı sona erdireceğiz.
► Hayvan hasatlıkları ve hayvan hareketleri konusunda ne gibi önlemler alınacak?
Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü'ne göre hastalıklar konusunda sorunlarımız var. Bu nedenle ihracatta sıkıntı yaşıyoruz. Bir tek Trakya'nın ari olması yetmiyor. Bu nedenle Türkiye'nin tam ortasından aşağıya doğru bir çizgi çekerek batıda kalan bölgenin hastalıklardan ari olması için sadece bu bölgede değil ülke genelinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bunun için hayvan hareketlerini kontrol altına almamız gerekiyor. Hayvan nakillerinde ciddi önlemler alacağız. Nakil istasyonları kurmaya başlıyoruz. Bu konularda bakanlık, birlikler, sivil toplum örgütleri ve serbest veteriner hekimlerimizle ortak çalışmalar yapacağız.
► Hayvan ithalatı daha ne kadar devam eder?
Hayvan ithalatını Et ve Süt Kurumu yapıyor. Herkesi kastetmiyorum. Ama bazılarının ithalattan para kazanma hesapları olabilir. Hayvan ithal ederek para kazanmak isteyen kendini düşünür. Ama bizim görevimiz 79 milyon insanımıza ne kazandırırız onu hesaplıyoruz. Öncelikle canlı besilik hayvanın kilosu 4 doların altında olacak. Hayvanlar 3.60 - 3.70 dolara gelecek. Bu konuda bir çalışma yaptık. Avrupa'dan gelecek besilik hayvanların fiyatı canlı olarak kilosu 4 doların altında olacak. Ayrıca tek alıcı Et ve Süt Kurumu olunca orada da fiyat artışı olmuyor. Bizden önceki uygulamada, kendi kendimizle yarışıp fiyat artırmışız. Bu ülkeye kilosu 5-6 dolara ithalat yapılmış. Biz 910 euroya damızlık ithal ettik. Bu fiyatları şunun için veriyorum. Temel amacımız damızlık ve beside hayvan fiyatını düşürmek. Hayvan alım fiyatını düşürürsek et fiyatını 30-40 lira aralığında tutabiliriz. Ana hedefimiz her yıl ithalatı düşürmek ve yerli üretimi artırmak olacak. Bunun için 2018'de yüzde 20 yerli, yüzde 80 ithal hayvan olacaksa bu 2019'da yüzde 50 yüzde 50'ye gelecek. Daha sonra tamamen yerli üretime döneceğiz. Bizim milli hayvancılık politikamız ithalatı değil, yerli üretimi teşvik eden bir sistem. Hayvancılık yapanlara para kazandıracak bir politika olacak.
► 2010 yılından bu yana yapılan ithalat sonucunda sadece ithal hayvan alarak besicilik yapan bir kesim oluştu. İthalat devam ederken yerli üretim nasıl gelişecek?
Dışarıdan hayvan getirip besleyip kesmek hayvancılık değil. Şimdi ete ihtiyacımız olduğu için bunu yapmak zorundayız. Ama biz ithal hayvan getirip 5-10 hayvanı olan ailelere vermiyoruz. Yani gemiyle mal getirip dağıtmıyoruz. Et ve Süt Kurumu'ndan hayvan alan yetiştirici, aile işletmeleri değil, besi çiftlikleri. Biz aracıları ortadan kaldırmak istiyoruz. Et ve Süt Kurumu kendi masrafl arını da alarak besi hayvanını çiftliklere satıyor. Biz besi hayvanına değil damızlık işletmelerine destek veriyoruz. Amacımız 2010'daki ithalat çarkını tersine çevirmek. İthalatı bir daha yapmayacak şekilde bir düzen kurmak.
► Süt konusu da çok gündemde. Çiğ süt satışı ile ilgili açıklamalarınız çok tartışılıyor. Ari işletmeler dışında tüketiciye doğrudan çiğ süt satılmayacak algısı var. Bu konuya bir netlik kazandırabilir miyiz?
Yaptığımız tespitler gösteriyor ki, süt varsa et var. Süt yoksa et de olmuyor. Çiğ süt fiyatı uzun zamandır artırılmamıştı. Çiğ süt referans fiyatını litre başına 1 lira 15 kuruştan 1 lira 21 kuruşa çıkarılmasını sağladık. Bizimde vereceğimiz 9 kuruşluk destekle fiyat 1 lira 30 kuruşa geliyor. Sütte arz fazlası olduğu konuşuluyordu. Bir yandan komşularımızdaki sorunlar nedeniyle ihracatta bir sıkıntı var. Süt arzında bir düşme, yani 2008'deki gibi süt ineklerinin kesilmesi gündemdeydi. Biz bunu önlemek için Et ve Süt Kurumu ile çiğ süt piyasasına müdahale ettik. İnek kesimini önledik. Bir dönem 1 milyondan fazla inek kesildiği için ithalat başladı deniliyor. Biz müdahale etmesek ve inekler kesilse altından çıkılmayacak kadar büyük kriz olurdu. Bunu önledik. Üretici örgütleri aracılığıyla arz fazlası denilen sütü piyasadan alıp süt tozu yaptık. Süt tozunu ihraç ederek krizi önledik. Şimdi bir yandan Çin ile görüşmelerimizi sürdürürken bir yandan yurtdışına yönelik yardımlarımızda süt tozunu ekleyerek bu soruna kalıcı çözüm bulacağız.
Genç çiftçi desteği için başvurular yakında alınacak
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, genç çiftçilere yönelik hibe desteğinde 2017 yılı için yakında başvuruları almaya başlayacaklarını belirterek şu bilgileri verdi: "Genç çiftçilere yönelik hibe desteğinde nakit para yerine ayni olarak destek verdik. Böylece parayı başka amaçla harcaması, başka yere yatırılmasını önledik. Bu kapsamda 15 bin genç çiftçi için 51 bin büyükbaş hayvan ithal ettik. Ayrıca 150 bin küçükbaş hayvan verdik. Genç çiftçilere yönelik 2017 yılı hibe desteği başvurularını yakında almaya başlıyoruz. Bu sene bazı değişiklikler olacak. Diyeceğiz ki, hayvanların yüzde 40'ı içerden, yüzde 60'ı ithal olacak. Erzurum’daki, Kars’taki köylü vatandaşım da para kazansın."
Sokak sütüne yasak yok
Çiğ süt satışı konusuna gelince bir tebliğ yayınlayalım ve tüketiciye sağlıklı süt sağlayalım diye bir çabanın içerisindeyiz. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü kriterlerine göre sağlıklı sütün belli koşulları var. Bir miligram sütte 100 binin altında bakteri ve somatik hücre sayısı 400 binin altında ise bu sağlıklı süt olarak adlandırılıyor. Bu koşullarda çiğ sütün tüketiciye zamanında ulaşması önemli. Bunun için sütün 0-4 derece tutulması gerekiyor. Hastalık taşımaması çok önemli. Bu koşullarda çiğ süt üreten 620 ari işletme var. Bu işletmelerin ürettiği toplam süt 1 milyon 300 bin ton. Toplamda 18.6 milyon ton süt üretimimiz var. Sanayiye giden süt miktarı 9 milyon ton. Ari işletmelerde üretilen miktar 1.3 milyon ton. Yani sanayiye gidenin dokuzda biri ari süt. Bakan olarak benim görevim ari süt miktarını artırmak. Bunu ne kadar artırırsak o kadar daha çok sağlıklı süt tüketilecek. Çiğ süte bir talep var. Tüketici bunu almak istiyor. Bu sütü tüketiciye doğrudan satmak isteyen ari işletmeler var. Bizim yaptığımız tüketici talebi ile üreticinin sağlıklı süt arzını belli koşullarda buluşturmak. Yoksa, Fatma teyzenin üç beş ineği ile ürettiği sütü satmasına karışmıyoruz. Bunu yasaklama diye bir şey söz konusu değil. Kaldı ki, zaten bunu kontrol etmek bile çok mümkün değil. Amacımız sütte ari işletme sayısını artırmak. Ariliği ülke sathına yaygınlaştırmak. Bu sokak sütüne karşı bir uygulama değil. Derdimiz birilerinin sütünü satmak değil, sütün sağlıklı olmasını sağlamaktır.
Faruk Çelik'ten önemli açıklamalar:
► Hayvan ithal ederek para kazanmak isteyen kendini düşünür. Biz 79 milyonu düşünmek zorundayız.
► İthal damızlık ve besi hayvanın fiyatını düşürüyoruz. Hayvan alım fiyatını düşürürsek et fiyatını 30-40 lira aralığında tutabiliriz
► Her yıl ithalat düşecek, yerli üretim artacak. Bunun için 2018'de yüzde 20 yerli, yüzde 80 ithal hayvan olacaksa,2019'da yüzde 50, yüzde 50'ye gelecek.
► Yem pahalıysa et pahalı olur. Yemi ucuzlatırsak et ucuzlar. Meralar, ıslah etmek şartıyla yetiştiricilik yapanlara tahsis edilecek.
► Amacımız 2010'daki ithalat çarkını tersine çevirmek. İthalatı bir daha yapmayacak şekilde bir düzen kurmak
► Bakan olarak benim görevim ari süt miktarını artırmak. Bunu ne kadar artırırsak o kadar daha çok sağlıklı süt tüketilecek. Ariliği ülke sathına yaygınlaştırmak
► Dışarıdan hayvan getirip besleyip kesmek hayvancılık değil. Şimdi ete ihtiyacımız olduğu için bunu yapmak zorundayız.
► Genç çiftçi hibe desteğinde, hayvanların yüzde 40'ı içerden, yüzde 60'ı ithal olacak. Erzurum’daki, Kars’taki köylü vatandaşım da para kazanacak.
► Derdimiz birilerinin sütünü satmak değil, sütün sağlıklı olmasını sağlamaktır