Hayvan ıslahı tehlikede…

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Hayvancılık politikasındaki yanlışlıklar dizisine bir yenisi ekleniyor. Yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülecek "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı" ile Hayvan Islah Kanunu'nun yürürlükten kaldırılması öngörülüyor.

Islah çalışmalarını olumsuz etkileyecek, damızlık birliklerinin yapısını değiştirecek bu yasal değişikliğin gerekçesi de hazır; "Avrupa Birliği böyle istiyor."

Avrupa Birliği, gerçekten de Hayvan Islah Kanunu'nun yürürlükten kaldırılmasını ve hayvan ıslahından vazgeçilmesini istiyor mu?

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri böyle bir iddiada bulunsa da, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ilişkin belgelerin hiçbirinde bu yönde bir talep yok. Tam aksine ilerleme raporlarında ve diğer belgelerde hayvancılık konusunda kaydedilen olumlu gelişmelerden, kayıt sisteminden övgüyle bahsedilir.

Kaldı ki, Avrupa Birliği istedi diye Türkiye hayvan ıslahından vazgeçebilir mi?

Hayvan ıslahı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında çok önemsenmiş ve Atatürk'ün üzerinde ısrarla durduğu bir konudur. Cumhuriyeti kuranların çıkardığı ilk yasalardan birisi Islahı Hayvanat Kanunu'dur. 1926 yılında kabul edilen bu kanun çerçevesinde cumhuriyetin ilk yıllarında önemli adımlar atıldı.

Öncelikle yerli ırkların kendi içlerinde ıslahına çalışıldı. Fakat bu şekilde yeterli ilerleme sağlanamayacağı anlaşılınca kültür ırkı hayvanlar ithal edilerek melezleme çalışmaları başlatıldı. 1970'li yıllardan itibaren ise öncelik ithalata verildi.

Daha sonraki yıllarda hayvan ıslahı ihmal edildiği için Türkiye, hayvan ıslahı yerine hayvan ithalatına zorlandı.

1980 sonrası uygulanan politikalar sonucunda hayvancılık sektörü çökünce, yeni arayışlar başladı. Hayvancılığı yeniden ayağa kaldırmak için pek çok teşvik paketi açılsa da istenilen başarı elde edilemedi.

Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 1999'dan itibaren Ulusal Islah Programı başlatıldı.

2001 yılında çıkarılan 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu ile ıslah çalışmalarına yasal zemin hazırlandı. Dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp'in bu çalışmaları, "Türk tipi inek" denilerek alaya alındı. Oysa yapılan çalışmalar çok önemliydi.

AKP Hükümeti'nin ilk tarım bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü döneminde de bu program devam etti ve olumlu sonuçlar alındı. Fakat daha sonra çalışmalar önemsenmedi.

Şimdi de, "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu" ile, biri geçici olmak üzere 23 maddeden oluşan 4631 sayılı Hayvan Islah Kanunu yürürlükten kaldırılıyor. Yeni kanunda hayvan ıslahı sadece bir madde olarak yer alacak.

Hayvan Islah Kanunu'nun kaldırılması hayvancılığı nasıl etkileyecek?

Bu soruyu kanunun çıkarıldığı dönemde Tarım ve Köyişleri Bakanı olan Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp'e sorduk.

Yasanın kaldırılmasını "Hayvancılıktaki gelişmeleri durduracak" bir adım olarak niteleyen Gökalp, özetle şunları söyledi:  "Hayvan Islahı Kanunu ile  özellikle yerli damızlık üretiminin artırılmasını hedefledik. Buna yönelik maddeler koyduk. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliklerini yetkilendirerek yetiştiricinin ahırında, işletmesinde hayvan ıslahının yapılmasını sağlamayı amaçladık. Hayvancılık desteklerini de damızlık birlikleri aracılığı ile verilmesini sağlayarak bu çalışmaların devamlılığını sağladık. Kayıt sistemi bu şekilde sağlıkı bir zemine oturdu. Bunlar bizim keşfettiğimiz, ilk kez uygulanan çalışmalar değildi. Amerika ve Avrupa'da böyle yapıyor. Üstelik onlar, ıslah sorununu çözmelerine rağmen hala taviz vermeden ıslah çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu tür teknik konularda parti siyaseti olmaz. Bizden sonra bu işi dejenere ettiler. Damızlık birlikleri bu işi yaparken tuttular süt üreticileri birliklerini kurdular. Destekleri yeni kurulan birlikler üzerinden vermeye başladılar. Islah çalışmaları emeklemeye başlamışken çalışmalar durdu. Oysa, Türkiye hayvancılığının kurtuluşu ıslahtadır."

Ulusal Islah Programı'nın başladığı dönemde Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı olan İsmail Anıl, ıslah çalışmalarına ciddi emek verenlerden. Fransa'da hayvancılıkla ilgili bir fuardayken telefonla görüştüğümüz İsmail Anıl, yaptıkları çalışmaları anlatmakta zorlandıklarını söyledikten sonra: "Türkiye'de doğru yapılan ne varsa kaldırılıyor. Fransa'da fuardayım. Burada yapılan çalışmaları gördükçe ülkem adına utanıyorum. Medeni hiçbir ülke ıslah kanunundan vazgeçmez. Islahtan vazgeçmemizi isteyenler bizim hayvancılık yapmamızı istemeyenlerdir. Bizim etle değil, otla beslenmemizi istiyorlar. Avrupa'da ıslah çalışmaları bir asırdır yürütülüyor. Mükemmel bir yere geldiler. Biz geldiğimiz yerden geriye gidiyoruz. Islah olmadan hayvancılık gelişemez." diyerek üzüntüsünü bizimle paylaştı.

Aydın Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sedat Güngör ise, çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Bitkisel üretimde tohumculuk yasası neyse hayvansal üretimde de ıslah kanununun aynı işlevi gördüğünü söylüyor. Hayvan Islah Kanunu'nun kaldırılması ile Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri, Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birlikleri ve Damızlık Arı Yetiştiricileri Birlikleri'nin de olumsuz etkileneceğini ve bu birliklerin anasözleşmlerinin, tüzüklerinin yeniden yazılacağını hatırlatan Güngör'e göre, bu birliklerin ıslah çalışması, suni tohumlama yapmaları engellenebilir.

Yapılan bu değişiklikle, bugüne kadar bağımsız bir yapıda çalışan ve zaman zaman hükümete karşı sesini yükselten damızlık birlikleri de bakanlığın emrindeki örgütlere dönüştürülebilir.

Özetle, Hayvan Islahı Kanunu'nun kaldırılmasının altında pek çok hesap var.  Hayvan ıslahından vazgeçmenin faturası çok ama çok ağır olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar