Hayırlı olsun
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden galip çıkan isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu. İstediği ve beklediği yetkiyi milletten aldı.
Şimdi de sıra bizde ve verilen sözlerle ilgili icraatların gerçekleşmesini bekleyeceğiz.
Ekonomi ile ilgili bakanlıkların sayısının düşürülmesi ve deyimi uygunsa, ekonomide daha odaklanmış bir şekilde çalışacağı düşünülen bir yönetim tarzı ifade edilmişti.
Piyasaların bildiği ve güven duyduğu eski isimler mi ekonominin dümenine geçecek yoksa Sayın Erdoğan başka yeni isimleri mi kabinesine alacak bilmiyoruz.
İhracatçılar olarak dileğimiz ve isteğimiz döviz kurlarının, tahterevalli benzeri hareketleri bırakıp bizlere, tahmin edilebilirliği olan bir piyasa vermesi. Kuşkusuz, kurların uluslararası hareketlerden etkilenmesi, küresel ekonominin büyüklerine göre göreceli olarak küçük olan bizim gibi bir ekonominin engelleyebileceği bir şey değildir.
Amma ve lakin, iç piyasamızdaki dengelerin ve huzurun sağlanması, en azından kurları etkileyen iç hareketlerin etkilerini en aza indirgeyecektir. Bu da bizlere, uluslararası ticarette hem alım yaparken ve hem de ihracat tarafında müşterilerimizle konuşurken, tahmin yapabilme ve ayakları yere basan teklifler verebilme olanağı sağlayacaktır.
Döviz kurlarının yüksek olması, Türk Lirası ile üretim yapmanın maliyetlerini aşağıya ve karlılığı da olabildiğince yukarıya çekecektir. Ancak, üretimimizin yoğun bir şekilde ithalata bağımlı olması aynı kurların enerji, taşıma, ambalaj v.b. diğer birçok maliyet unsurlarını da yukarı çekmesi anlamına geliyor.
İşte böylesi bir durumda da kurların aynı düzeylerde ve tahmin edilebilir seviyelerde olması daha da önem kazanıyor.
Yeni yönetimden beklentimiz, herkese uzatılan barış dalını ihracatçılara da uzatmaları.
İsteklerimiz çok değil onlar da siyasetçilerin bildikleri şunlar zaten;
İhracat desteklerini ve KDV iadelerini bekletmeyin, zamanında ve hızla verin.
Sayın Şarık Tara’nın bana 1974 yılının Aralık ayında dediği gibi “Bu memleketin istikbali, ihracattadır.”
Bu sözü duyduğumdan bu yana Türkiye’nin ihracatı, o günkü ihracat rakamlarının 100 katını geçti. Bunun nedeni de 70’li yıllarda satacak malımız çok sınırlı sayıdayken, ilerleyen yıllarda Türk girişimcilerinin farklı dallarda üretime girmeleri ve ürün çeşitliliğini başarıyla sağlamaları oldu. Üstelik birçok dalda da kalite konusunda oldukça öne çıktılar.
Öte yandan bugün geldiğimiz yerde üretim çeşitlenmesi, özellikle üst teknoloji diliminde üretim yapılması konusunda sıkışıp kalmış durumdayız. Birçok girişimci, yatırım ortamına giremediği ve sermaye bulamadığı için, elindeki inovatif ürünleri piyasaya süremiyor. Üniversitelerin Teknoloji Transfer Ofisleri'nin daha etkili olabilmeleri ve iş hayatına daha hızlı entegre olabilmeleri sağlanmalıdır. Melek yatırımcıların, girişimcileri pasifize etmeden, onları ticaret ortamına çekmeleri kolaylaştırılmalıdır. Kuşkusuz sermaye yüksek getiri arayacaktır amma o getiri de girişimcinin fikir ve inovasyonu yaşarsa olabilecektir.