Hayırlı bayramlar dilerken...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Bayrama girerken haberlere bakıyorum, “Çanakkale’de üç saatlik feribot kuyruğu”, “TEM Otoyolu’nda bayram yoğunluğu”, “TESK Başkanı Palandöken: Yetkililer denetimleri artırsın kimsenin vatandaşa yüksek fiyattan sebze meyve yedirmeye hakkı yok”, “Liderlerin bayram programı belli oldu”, “ Canik belediyesi 270 sığınmacı çocuğa ayakkabı hediye etti” şeklinde sıralanıyor.

Bu sonuncu haber beni alıp çocukluğuma götürüyor. Yedi yaşındayken bana Ankara’da Emel mağazasından bayramlık kırmızı bir potin almışlardı. Gece yastığımın yanına koyup uyumuştum. Ertesi sabah giyecektim. Sabah uyandığımda camdan bakarken yaşıtım olan bir arkadaşımın sokakta bayram günü ayağında eski bir kara lastik olduğunu gördüm. Bayramlık potinlerimi giyemeden eski ayakkabılarımla sokağa çıktım. Günlerce de o güzelim kırmızı potinlerimi giyemedim. İlk giydiğim günde onlarla top oynayıp, derisinin yüzülmesini eski görünüm almasını sağladım... 

Masamda duran Özkan Mert’in yeni şiir kitabından bir şiir benimkine benzer bir duygu ile yazılmış, ”Bütün pastaları küçük kızlara verin“ şiirini birlikte okuyalım: “İlk kez doğum günü kutlanan/ Bir sokak çocuğunun/ Utangaç sevinciyle/kesiyorum pastamı./ Belediye otobüslerinin/ Egzosunda ellerini ısıtan/Suriyeli küçük bir kızın/kalbi oluyor kalbim./Bütün pastaları küçük kızlara verin/ Elleri üşümesin.” Bundan 70 sene öncesinin benim çocukluğum ile bugün arasında ne değiştiğini düşündüğümde daha karamsar bir dünyada yaşadığımızı hissediyorum. Rahmetli Can Yücel’in anlayışsızlık anlatan şiirinin dünyaya hakim olduğunu karamsarlık içersinde düşündüm: “En uzak mesafe /Ne Afrika’dır/ Ne Çin/ Ne de Hindistan/ Ne seyyareler/ Ne de yıldızlar/ Geceleri ışıldayan/ En uzak mesafe/ İki kafa arasındaki mesafedir/ Birbirini anlamayan” 

Yazıya burada nokta koymamak için Can Yücel’in “Bayram” şiirini de birikte okuyalım: “Zamanla anlıyor insan/Üç dört güne sığdırılan bir tatilden öte bir şeydir bayram/ Hayata rastgele serpilmiş ilahi imkanlar/ Kıymet bilen insanlara/Her daim bayram yaşatır/Nefes almak bayramdır mesela /Günün birinde soluksuz kalınca insan/Gecenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğreti/Sevmeninkini yalnızlık / Sızlayan bir organ, hele de burun direği bayramdır/ Bayramdır elden ayaktan düşmemek/ Zihinden önce bedeni kaybetmemek/ Kurda kuşa yem olmayıp/’ Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek/ Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır/Küsken barışmak, ayrıyken buluşmak, suskunken konuşmak bayramdır/ Vuslat da bayramdır öte yandan/ Endişe içinde beklediğinden mektup almak/Telefonda ansızın sesini duymak/deli gibi hasretle burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır/En açıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek/Korktuğunda güvendiğine sarılabilmek/ dava düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır/Bir sürpriz paketinden çıkan hediye tatlı bir şekerleme/ üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır/’Ona güvenmiştim yanılmışım’ sözü bayramdır/ Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram/Yeni eve asılan basma perdeler/ Alın teriyle kazanılan ilk rızıkın koyduğu çerçeveler/ Yüklü bir borcun son taksidi ödenirken sıkılan eller bayramdır/Evlatların mürivetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gelebilmek/ konu komşuyla yarenlik edebilmek/ Akşamları eskimeyen bir keyifl e çay demleyebilmek bayramdır/ Alnı açık yaşamak bayramdır/Ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayramdır/ Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz, her gün bayram olur./Meraklanmayın öyledir diye size deli deseler/ Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır./ Her gününüz bayram olsun...” 

Bütün dost okurlarımın bayramı kutlu olsun...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar