Haydi global şirketler: Bölgsel yönetim merkezinizi Türkiye’ye taşımanın tam zamanı
Şaban KÜÇÜK - Partner, YMM Erdikler Bağımsız Denetim ve YMM AS
Ülke olarak zor bir konjonktürden geçtiğimiz kesin. Yaşanan terör olayları sosyal yaşam kadar ekonomik olarak da olumsuz etkiler barındırıyor. Türkiye’ye gelecek olan yabancı yatırımcı için temelse bazı öncelikler var; elde ettiği getiriler kadar, ülkenin, bölgenin stratejik konumu, yatırım yapılan yerin güvenliği, öngörülebilirliği ve sürdürülebilirliği iönemli başlıklar olarak ortaya çıkıyor.
Yabancı yatırımcının ülkemize gelebilmesi için 2016’da belli yasal düzenlemeler ve iyileştirmeler yapıldı. Bunlar arasında süper teşviklerin hayata geçirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla getirilen iyi uygulamalar, bölgesel yönetim merkezleri için verilen teşvikler gibi başlıklar ilk akla gelenler. Dünya’da uluslararası yatırım hacminin azaldığı bir dönemde Türkiye gibi coğrafya/strateji konularında darboğazdan geçen ülkelerde bu tür etkiler daha da önem kazanıyor. Verilen teşviklerin işlemesi, doğrudan yatırımcının risk iştahının artması, getirlen yasal düzenlemelerin iyi anlatılması 2017 yılı için çok çalışmamız gerektiğini ortaya koyuyor.
Yeni düzenlemelerden bir tanesi de bölgesel yönetim merkezlerinin Türkiye’de konuşlandırılması. Çok uluslu işletmelerin genel üretim/yönetim/operasyon tercihleri çok değişkenli modellerde alınan kararlarla belirleniyor. Türkiye, büyük şirketlerin yakın coğrafyasının yönetim üssü olarak belirlenmesi için önemli vergisel teşvikler çıkarmış bir ülke. 3-4 saatlik uçuşla dünya nüfusunun çeyreğine ulaşılabilen şanslı bir ülkede yaşıyoruz. Bunu avantaja çevirmenin bir yolu büyük global şirketlerin Ortadoğu, Doğu Avrupa, Kafkaslar, Kuzey Afrika gibi ülkelerin de içinde olduğu bazı operasyonların Türkiye’den yönetilmesini sağlamak.
Bölgesel yönetim merkezi olmanın şartları
Bu vizyonun arkasındaki temel amaç Türkiye’yi bölgesel bir çekim merkezi haline getirmek. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve Uygulama Yönetmeliğinde bölgesel yönetim merkezi faaliyetleri sıralanıyor. Faaliyet bazında bir belirleme var mevzuatımızda. Bu tür şirketler Ekonomi Bakanlığı’na başvurup 10 yıllık bir izinle bölgesel yönetim merkezini Türkiye’de kurabiliyor. Yabancı şirketin, diğer ülkelerdeki birimlerine yönelik olarak;
- Yatırım ve yönetim stratejilerinin oluşturulması, planlama, tanıtım,
- Satış, satış sonrası hizmetler, marka yönetimi, finansal yönetim,
- Teknik destek, ar-ge, dış tedarik, yeni geliştirilen ürünlerin test edilmesi,
- Laboratuvar hizmetleri, araştırma ve analiz, çalışanların eğitimi gibi faaliyetlere ilişkin koordinasyon ve yönetim hizmeti sağlanması olarak açıklanmıştır.
Görüldüğü üzere sunulacak bölgesel yönetim faaliyetinin yukarıda sayılan maddelerden bir tanesine girmemesi de mümkün. Burada sayılmayan faaliyet de eğer diğer şartlar varsa “gibi” bağlacından dolayı bu kapsamda teşvike tabi olacak.
Sağlanan teşvikler
2016’da yürürlüğe giren 6728 Sayılı Kanun ile bölgesel yönetim merkezlerine çeşitli muafiyetler getirilmiştir. Bunlar vergisel bazı teşvikler:
- Kurumlar vergisi muafiyeti
- Gelir vergisi istisnası
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesine eklenen (ö) bendi ile bölgesel yönetim merkezleri kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.
Bölgesel yönetim merkezleri;
- Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulmaları,
- Tüm giderlerinin kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlar tarafından karşılanması,
- Söz konusu giderlerin Türkiye’de tam veya dar mükellefiyete tabi herhangi bir kurumun hesaplarına intikal ettirilmemesi veya kârından ayrılmaması kaydıyla kurumlar vergisinden muaf olacaktır.
Ücret vergi teşviki
Türkiye’nin belli alanlarda istihdam, nitelikli çalışan ihtiyacı kadar, yabancılar için yaşanabilir ve bölgesinde mukayeseli olarak tercih edilir bir ülke haline gelmesi, sadece yatırımlar için değil, sanat, spor, moda, katma değerli üretim/tüketim açısından da önemli bir konu. Bu Yasa ile getirilen bir konu da bölgesel yönetim merkezinde çalışanlara gelir vergisi teşviki getirilmiş olmasıdır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14-a-b maddeleri yeniden düzenlendi. Bunun için bölgesel yönetim merkezlerine istisna hükmünün uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekiyor;
- İşveren sıfatıyla ücret ödeyen kurumların, Türkiye'de kanuni ve iş merkezinin bulunmaması
- Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı (ücretli) ve yapılan ödemenin ücret olması
- Dar mükellef kurumun ücret ödemesi yaptığı hizmet erbabının Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde faaliyet izni kapsamında istihdam edilmesi
- Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurt dışı kazançlarından karşılanması
- Ücretlerin döviz olarak ödenmesi
Türkiye’nin bölgesinde bir cazibe merkezi olması, daha çok insanın ülkemize gelmesi ve yerleşip yaşayacak bir ortamı görebilmeleriyle de yakından ilgili. Bölgesel yönetim merkezi konseptiyle verilmesi gereken temel mesaj bu. 2017 yılının global, büyük ölçekli şirketlerin Türkiye’nin yanında durması ve bölge yönetim merkezlerini Türkiye’ye taşımaları için çalışmalıyız. Üstelik çıkan kanunlarla bu konuda verilen çok önemli vergisel teşvikler varken…