Hayatımız oyun; üç-beşimiz ütüyor, milyonlarcamız ütülüyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Neredeyse her işimizi tuhaf bir oyuna döndürdük. Ama yaşadıklarımızda komik yönler mi, trajikomik yönler mi ağır basıyor, tartışılır. Şu terör için komik tanımlamasında bulunmak söz konusu değil elbette. Ama o çerçevedeki sözleri, dile getirilen tehditleri duyunca, "Bu nasıl devlet adamlığı" demeden duramıyor insan. Kimi tutuyor, bir partiye oy verenleri şerefsizlikle suçluyor, kimi yine aynı partiye oy verenlerin, terörün tek nedeni onlarmış gibi "Elektriksiz kaldıklarında günlerini göreceklerini" söylüyor. 

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor söylenenler. Aklımızı bir yere emanet ederek ya da geçici olarak kullanım dışı bırakarak mı konuşuyoruz acaba?

Komik komik şeyler oluyor memlekette. Sağ olsunlar, kimi meslektaşlarımız da bu komik komik şeylere katkıda bulunmak için var güçleriyle çalışıyor, gayret ediyorlar.

Çalışanlara enflasyon farkı verilecek döneme giriliyor, "Milyonlarca çalışana müjde" başlıklı haberler okuyoruz. Enflasyonun aşındırdığı gelir yerine konulacak oysa, durum bundan ibaret. Bunun neresi müjde! Kaldı ki, yapılacak zam 50 lira, 100 lira. Ne yani bu kadar zam alınca işçiler, memurlar, emekliler artık yaz tatillerinde Hawai'ye mi gidecekler.

Kamu kesiminde toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor; aman ne önemli ne önemli! Haberleri dinliyoruz; Ankara'da iki önemli toplantı varmış; biri koalisyon toplantısı, diğeri kamudaki toplu sözleşme görüşmeleriymiş. Milyonlarca memur gözünü Ankara'ya çevirmiş. Elinizi vicdanınıza koyun, Türkiye'de artık işçi bile görüşmelerde anlaşmaya varamadığında neredeyse grev yapamaz halde, memurun yapabileceği hiçbir şey yok zaten. Bu görüşmelerin neresi önemli. Memur yüzde 100 zam istese ve anlaşmaya varılamasa ne olacak ki. Yaptırım gücünüz sıfır, ama çok önemli bir sözleşme için masaya oturuyorsunuz, öyle mi... Bu görüşmeler memur için değil ama, onları temsil edenler için önemli, kastedilen oysa sözümüz yok tabii ki. 

Biraz özen, biraz memura saygı, biraz topluma saygı... Sanki toplu sözleşmecilik oyunu oynuyoruz. 

***
Ailenin büyükleri sürekli kavga ediyor. Sürekli ağız dalaşı, o da yetmiyor zaman zaman ellerine geçirdikleri küçük eşyaları fırlatıyorlar birbirlerine. Küçücük çocuklar sinmiş bir köşeye, yukarıdaki bu kavgayı kaygılı gözlerle izliyorlar. Anne babanın yüzü gülsün de, biz de gerginlikten kurtulalım, diye. Biliyorlar ki o kavga kendilerine dönüyor bir süre sonra, dayak yiyen onlar oluyor.

Yukarıdakiler didişiyor. Bu durum aşağının, halkın ruh sağlığını bozuyor. Ama bunu önemseyen kim ki...

Bakın henüz iki hafta geçti Suruç katliamının üstünden. Yani iki hafta öncesine kadar ülkede kan gövdeyi götürmüyordu. Koltuklar, unvanlar bu kadar mı önemli, bu kadar mı vazgeçilmez, aklı başında görünenler bile sormayacak mı, nasıl oldu da, kim el attı da bu hale geliverdik, diye. 

Bu kadar oyun yetmiyor belli ki. Rus ruleti biçim mi değiştirdi, artık silahı başkasının başına dayayarak oynanan bir oyuna mı dönüştü Rus ruleti?

***
Ve biz böyle bir ortamda, bir sürü kombinasyonla koalisyon hükümeti kurulabilecekken bunun gerçekleşmemesini "başarmış" bir ülke olarak ekonomimizi düzlüğe çıkaracağımızı sanıyoruz, öyle mi. 

Düşünsenize; 7 Haziran'da sandıktan çıkan sonuçla AKP-CHP hükümeti kurulabilirdi, AKP-MHP olabilirdi, AKP-HDP olabilirdi, CHP-MHP-HDP olabilirdi; ya da bir azınlık hükümeti işbaşına gelebilirdi. Yani bir çırpıda sayılabilecek dört hükümet olasılığı vardı. Şimdi ise elimizde adeta kandan başka pek bir şey yok. 

Koalisyon olasılığı için sıfır diyemeyiz; ama kabul etmek gerekir ki bu olasılık giderek azalıyor. 

Şimdi, böylesine kaos yaşanan bir ülkeye yabancı yatırımcı düşük faize razı olarak para getirecek, hukukun ne zaman nereden delineceği belli olmayan, bombaların ne zaman nerede patlayacağı bilinmeyen bir ülkeye yabancı yatırımcı gelecek ve fabrika kuracak, yabancı turist de Akdeniz çanağında güvenilir onca ülke varken bizi tercih etmeyi sürdürecek. 

Biraz fazla değil mi bu beklenti? Hele hele gerçekçilikten çok uzak değil mi? 

***
Oyun oynamaya devam ediyoruz. Kazanmak için her yol mübah. Altta kalanların canı çıkıyormuş, hatta ülke altta kalacakmış, bir dizi olumsuzluk bizi bekliyormuş, ne gam. Kazanalım yeter!  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar