“Hayatı roman” derler ya...

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Fransızların “Lire” dergisinin geçtiğimiz sayılarından birisinde kapak konusu: “Romain Gary, Hayatı Roman.” Beni çok önceki zamanlara, “Onca Yoksulluk Varken”i okuduğum yıllara götürecekti bu kapak. 1970’lerin sonlarıydı herhalde “La Vie Devant Soi,” sevgili Vivet Kanetti’nin maharetli Türkçesiyle “Onca Yoksulluk Varken” diye yorumlanmıştı ve benim, bugüne kadar değişmeyecek başucu kitaplarımdan birisi olarak kütüphanemdeki yerini alacaktı. 1978 yılında “En İyi Yabancı Film Dalı”nda Oscar kazanacak olan filmini de izleyecektim. Madam Rosa rolünde “en sevdiğin beş artist say” deseler hemen söyleyeceğim Simon Signoret vardı, Momo’yu ise Samy Ben-Youb canlandırıyordu. Ne diyordu Momo: 

“Umarım hiçbir zaman normal olmam. Normal olmamak için elimden gelen her şeyi yapacağım.” 

Bu ve yüzlerce başka satır olacaktı altını çizdiğim, hayatımda benimsediğim... Ben, kitabın Emile Ajar isimli yazarıyla ilk kez tanışıyordum. Sonraları bu ismin Romain Gary’nin takma adı olduğunu öğrenecektim; daha doğrusu yine mahlas olan diğer üç-dört isminden birisiydi. “En” gerçek adı da farklıydı, Roman Kacew’di. Şimdiki Litvanya’nın başkenti (Vilnüs), Vilna’da 1914 yılında doğmuştu. Geçmişi ile ilgili en kesin bilgi de herhalde buydu. Çünkü, her seferinde farklı bir özgeçmişle anlatacaktı kendini hem söyleşilerinde, hem kitaplarında... Çünkü, “yalnızca kendisi olmaktan sıkılmayı” seçmişti çok uzunca bir süredir! 

Biz, 1980 yılında Hürriyet Gösteri’yi çıkarmaya başladığımız Kasım’dan bir ay sonra, Paris’te bir apartman dairesinde “kalbim çok kırık” yazan bir not bırakarak yaşamına tek kurşunla son verirken, dört beş edebiyatçıyı birden öldürmüş olacaktı! 

Haa, tabii İkinci Dünya Savaşı’na katılmış ve kahramanlıkları nedeniyle Legion d’Honneur nişanına lâyık görülmüş bir savaş pilotu, bir diplomat, bir film yönetmeni ve senarist de bu kurşunla birlikte sonsuzluğa ulaşacaktı. 

Hayatı romandı ya, annesinin ölümünü, ona yazdığı ve bir arkadaşına her hafta göndermesi için bıraktığı 250 tarihsiz mektup nedeniyle yıllar sonra öğrenebilecekti. Aslında hayatını eski bir film aktristi olan annesinin hayallerini gerçekleştirebilmeye adadığı ve başardığı da söylenebilir. Yıllar sonra kendisi bunu itiraf da edecektir... 

Amerikalı aktris Jean Seberg’le büyük bir aşk yaşayacak, rakibi olduğunu düşündüğü Clint Eastwood’u onun uğruna düelloya davet edecektir. Sekiz yıl süren evlilikleri sona erdiğinde Seberg, Carlos Fuentes ile bir aşk yaşayıp hamile kalınca imdadına “değiştiremediği, yardım edemediği ne de terk edebildiği”nden yakınan Gary yetişecek, iki gün yaşayabilen bebeği sahiplenecekti... 

Bu arada edebiyatçı olarak ödüller de biribirini izlemektedir. Romain Gary adıyla kazandığı Goncourt Ödülü’ne bu kez “Onca Yoksulluk Varken” ile değer bulununca, her yazara bir kez verilen ödül, onu zor durumda bırakacak ve kuzenini Emile Ajar olarak tanıtacaktır. 

30 Ağustos 1979’da Seberg’in şüpheli intiharının ardından bir süre sonra o da aynı yolu seçecek, bir mektup ve yayınlanmak üzere bir kitap bırakacaktır. Emile Ajar’ın kendisi olduğunu açıklayan Gary, “çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın” diyecektir bu son notunda. 

Çok özetleyerek anlatabildiğim hayat hikâyesinin ipuçları kitaplarında, lütfen okuyun, iyi edebiyatın lezzetini onlarda da paylaşalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar