Hayat Tepebaşı'nda
Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği, her yıl geleneksel olarak verdiği “Sanata Katkı Kurumsal Ödülü”ne, bu yıl Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’ni layık görmüş. İsabetli ve doğru bir karar olmuş. Eskişehir bilim, kültür ve sanat kenti olarak son 15 yılda Türkiye’nin gözde kentlerinden biri oldu, hatta ilk sıraya yerleşti diyebiliriz. Merkezdeki üç belediyenin sosyal belediyecilik anlayışıyla hizmet verdiği kent, kültür ve sanatın her alanında kendinden söz ettiriyor. Bu anlamda Tepebaşı Belediyesi de kente önemli katkılar sunuyor.
“Hayat Tepebaşı’nda” sloganıyla yola çıkan Tepebaşı Belediye başkanı Ahmet Ataç, bölgede önemli projelere imza koyuyor. Çocuklar, gençler, kadınlar ve engellilere yönelik çalışmalar yapan Ataç’ın belediyecilik anlayışını kendi sözleriyle şöyle özetleyebilirim; “Görevde bulunduğum dönemler içinde Tepebaşı bölgesinin fiziki yapısını oldukça üst noktalara getirdik. Ama belediyecilik sadece yol yapmak, asfalt dökmek değildir. Sosyal belediyecilik anlayışıyla sağlık, spor ve sanat dallarında önemli çalışmalar yürütüyoruz. Çocuk, genç, kadın ve engellilerimize yönelik sosyal tesisler, belde evleri, çeşitli merkezler kurduk. Tepebaşı Belediyesi olarak Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacak projeler üretiyoruz.”
Tepebaşı Belediyesi’nin ödüle layık görülmesinde etken olan kültür ve sanat etkinliklerini anlatmaya sayfalarımız yetmez ama üç önemli projesinden söz edeceğim ki bu üç projede Türkiye’de bir ilk ve örnek olacak projeler.
Bunlardan ilki Gökkuşağı Cafe, Özdilek Sanat Merkezi ve Sosyal Yaşam Merkezi. Gökkuşağı Cafe, adından da anlaşılacağı üzere yemek yiyip, kahve içebileceğiniz bir mekan. Mekanı özel kılan ise misafirleri karşılayan ve tüm servisi yapanların zihinsel engelli bireyler olması. Tepebaşı Belediyesi’nin engelli bireylere yönelik kurduğu bu cafede, zihinsel engelli bireylere iş olanağı sağlanarak, toplumla bütünleşmeleri ve özgüven kazanmaları amaçlanıyor. Özdilek Sanat Merkezi’nde ise engelli bireyler fotoğraf çekiminden ebruya, halk oyunundan Latin danslarına kadar çeşitli eğitimler alıyorlar. Zihinsel engelli genç bireylerin ihtiyacına göre tasarlanmış olan Sosyal Yaşam Merkezi’nde ise uyum programlarına katılan engelli bireyler beraber üretiyor ve ürettikleri ürünleri sergiliyorlar.
Bahsedeceğim ikinci proje ise Belediye’nin temizlik işçilerinden oluşturduğu Eko-Şov Ritim Grubu. Ulusal kanalların ana haberlerine bile konu olan ilginç bir oluşum. Temizlik işçilerinin günlük çalışma ortamında kullandığı araç gereçler olan konteynır, kürek, çöp kutuları birer enstrüman olarak kullanılıyor. Eko Ritim Grubu çeşitli etkinliklere katılarak, gösteriler yapıyor, konserler veriyorlar. İstediğiniz her şarkıyı ve marşı size hemen çalabilirler.
Ve bugünlerde Türkiye’de adeta rüzgar gibi esen İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası. 1975 yılında Venezuella’da ortaya çıkan bir eğitim sistemi olan El Sistema modeli örnek alınarak kuruldu. Mahallelerdeki çeteleşmeyi, çocukların yanlış özentilere kapılmasını, küçük yaşta bağımlılıkla tanışmasını engellemek amacıyla kurulan orkestraya ilgi o kadar çok oldu ki bugünlerde orkestra üyesi çocukların sayısı 800’e ulaştı. Anadolu Üniversitesi konservatuar hocalarının gönüllü olarak eğittiği çocuklar, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde konserler veriyor. Bu ayın sonunda da Belçika’da bir konser vermeye hazırlanıyorlar.
Tepebaşı Belediyesi, kurduğu merkezlerle, çocuk, genç ve kadınlara yönelik farklı kültür, sanat etkinlikleri, eğitimleri yanında, Eskişehir halkına tiyatro, sinema, konser, konferans, söyleşi, imza günleri gibi etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Ulusal Sanat Çalıştayı, Uluslararası Şiir Buluşması, Pişmiş Toprak Sempozyumu gibi gelenekselleşen sanat aktiviteleri ve etkinlikleri gerçekleştiriyor. Yani bu ödülü sonuna kadar hak ediyor.