Hayale kapılmanın zamanı değil!..
Çok yönlü olumsuz baskılar ve bozulan beklentiler söz konusu eğilimlere direnmeye çalışanları yoruyor, enerjilerini ve itibarlarını tüketiyor. Yine de yaşananlardan ders alamıyor, kendilerini bu duruma düşüren yanlışlardan vazgeçemiyorlar. İş dünyası sebebine bakmaksızın nakit sıkışıklığından şikâyet ediyor; siyasi iradenin faizler ve para politikası konusundaki tutarsız söylemlerinden rahatsız olan mali sektör günü kurtaracak yeni hikayeler aramaya devam ediyor. Bu süreçte ekonomideki durgunlaşma eğilimi güçleniyor, enflasyon ve işsizliği lişikin endişeler seri bir şekilde büyüyor. Sürdürülebilir olmayan eğilimlerin rüzgarına kapılarak hayale dalma bedelinin çok ağır olacağı gerçeği, akıl tutulmasını besliyor; fakat bu aşamadan sonra korkunun ecele faydası olmuyor.
Nakit sıkışıklığından ve taşıdığı risklerin hasarından bunalan iş dünyası ve siyasi irade para politikasının gevşetilmesinden yana tepkisel tavırlar sergiliyor. Bunun sıkıntıyı iyice ağırlaştıracağı net bir şekilde anlatılınca kafası karışıyor ve ne yapacağını bilemez hale geliyor. Mali sektör ise küresel düzeyde likiditenin yeniden bollaşması ve risk alma isteinin artması umudunda teselli aramaya çalışıyor; daha açık bir ifade ile böyle bir şey olamayacağını biliyor, fakat başkalarını yeni bir hikaye ile yönlendirerek eskiden olduğu gibi günü kurtarmanın yolunu arıyor!.. Güvensizliğin gelişmekte olan ekonomilerin ardından gelişmiş olanları da etkilemesinde umut aramanın, bataklıkta çırpınmak olduğunun anlaşılması istenmiyor.
Gelişmiş ekonomi kaynaklı parasal genişleme hamleleri finansal piyasaları dalgalandırmış, ekonomi cephesindeki sorunların ağırlaşma hızını bir süre için yavaşlatmış olabilir. Fakat benzer hamleler tekrarlandıkça kötlüer arasında daha az kötü olduğu düşünülen bu eğilimler artık ortaya çıkamıyor. Spekülatif etkinin ömrü geometrik hızla kısalır iken yan tesir riski büyüyor ve sorunlar ağırlaşıyor. Menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri ile zorunlu ihtiyaç maddeleri arasındaki nispi fiyat ilişkisini istenen düzeyde tutmak imkânsızlaşıyor; başka bir deyişle olası parasal genişlemelerde enflasyonist etkinin öncekilerden çok farklı olabileceğini dikkate alarak gerçekçi olmak gerekiyor.
Gelişmekte olan ekonomi kaynaklı likidite sıkışıklıkları, ekonomik daralma, enflasyon ve işsizlik artışı gibi eğilimler küresel dengeleri olumsuz yönde etkileyecek. Bu sıkıntıların büyük kısmı gelişmiş ekonomi kaynaklı parasal genişleme ve buna bağlı sermaye hareketlerinin sonucudur. Aynı yaklaşımı tekrarlayarak sorunların ağırlaşması önlenemez. Bir öncekinden daha vahim ve küresel nitelikli kredi krizi harekete geçmiş olabilir. Sakin olmamayı veya daha fazla risk almamayı isteyenlere pek güvenmemenin, sizin için hayati önem taşıyan bir olasılık haline geldiğini hiç aklınızdan çıkarmayın…