Havalimanında işleri nasıl kolaylaştırırsınız?
Son 10 yılda kurumsal teknolojiler tarafından neler konuştuğumuza bir bakıyorum da, konuşulanların birçoğunun etkisi aslında beklentilerden çok daha az olmuş. Örneğin 7 yıl önce yayınların kapak konusunu inovasyon ya da doğru Türkçesi ile yenilikçilik süslüyordu. Şimdi kurumunuzda IT’yi kullanarak yenilikçi bir yaklaşım sergilediğinizde bunun adı dijital dönüşüm oluyor. Bulut, mobil yaşam, Green IT ve çok daha fazlası…
Geçtiğimiz yıllarda bir CIO, tüm bu kavramların aslında geleneksel IT ürünlerini tekrar satmak için üreticiler tarafından uydurulmuş janjanlı ambalajlar olduğunu söylemişti. Belki haklıdır. Ancak yine de iş yapış biçimlerinde ciddi değişiklikler meydana geldiğini kabul etmemiz gerekiyor.
Bugün bir otele gittiğinizde ilk önce Wi-Fi şifresini soruyorsanız, kişisel olarak da iş yapış biçiminizde ve ihtiyaçlarınızda ciddi bir değişiklik olduğunu kabul edebilirsiniz.
Teknolojinin getirdiği tüm bu yenilikleri severek karşılayan ve kabul eden bir ülkeyiz. Şirketler bir yana, ülkemiz insanı teknolojiyi çok seviyor ve çoğu zaman çalıştığı kurumdan çok daha fazlasını kullanıyor.
Şirketler iş yapış biçimlerini değiştirmek, bu yeni tüketiciye daha iyi ayak uydurabilmek zorundalar. Artık gerçek olan şu ki değişimi tek bir teknoloji başlatmayacak. Nesnelerin interneti, mobil cihazlar, bulut bilişim ve büyük veri bir araya gelecek, yenilikçi fikirler ortaya çıkacak ve kurumsal dijital dönüşümün yolu açılmış olacak.
2015 yılından 21 milyondan fazla yolcunun uğradığı Miami havalimanı bunu başarmış. Havalimanına yerleştirilen 400’den fazla Beacon yani konum tespit cihazı, başarılı bir mobil uygulama ile bir araya getiriliyor. Yolcular havalimanına indiklerinde kontuarların yerini, bagaj alım noktalarını ya da favori restoranlarını çok daha kolay bulabiliyor, uçuşlar hakkında bilgi alabiliyorlar. Tüm bu süreçler bulutta tasarlanıyor ve her bir yolcu için elde edilen veriler büyük veriye dönüşüyor. Bu veri sayesinde zamana, iklime, yolcu tipine bağlı olarak havalimanı içerisindeki yaya trafiği daha iyi tespit ediliyor, buna göre önlemler alınabiliyor. O andaki var olan yoğunluğa göre havalimanı içindeki bagaj, kontuar düzeni dinamik olarak ayarlanabiliyor. Şimdilik gündemde yok ancak akıllı bagajların ortaya çıkması ile birlikte, havalimanındaki kayıplar, bagaj aramaları ve güvenlik sorunlarının da ciddi anlamda önüne geçilmiş olacak.
Geçtiğimiz sene ziyaret ettiğim Kadir Has Üniversitesi Cibali kampüsünde de benzer bir uygulama görmüştüm. Bu uygulama sayesinde öğrenciler kampüsün farklı noktalarına yerleştirilmiş olan Beacon cihazlar sayesinde kapalı alan konum belirleme uygulamaları geliştirebiliyor ve bunları üniversite içerisinde kullanabiliyorlardı. Hem bu sayede öğrenciler geleceğin en önemli alanlarından biri olan konum belirleme teknolojilerinde deneyim kazanıyorlar.
Teknoloji hızla gelişiyor ve takip etmek giderek zorlaşıyor. Kurumlar geri kalmamak ve rekabette bir adım önde olabilmek için bu hıza yetişmeleri gerekiyor.