Hatırlamakta fayda var
Bu hafta Trump nam-maruf zatın Helsinki’de Putin nam-maruf zat ile yaptığı gizli toplantının bir analizini yapacaktım. Gizli diyorum çünkü ne konuştuklarını bir tercümanlar biliyor bir de Putin. Trump genellikle ne konuştuğunu bilmediği için onu saymıyorum. Özetle toplantıdan sonra bir açıklama yapılmadı. Ancak iki lider bir basın toplantısı yaptılar ve orada Trump öyle laflar etti ki kendi taraftarları bile kıyameti kopardılar. İşte Trump’ın bu inanılmaz performansı ve Helsinki öncesi Avrupa Birliği, İngiltere ve NATO hakkında söylediklerinden, Çin, Kanada ve Meksika ile olan ticaret konusundaki beyanlarından hareketle bir durum analizi yapacaktım. Hatta yazının neredeyse sonuna da gelmiştim. Kısmet değilmiş. Bilirsiniz ben güncel olaylar üzerine pek yazmam. Ancak gazetede gördüğüm bir haber(1) dikkatimi çektiği için o konuda bir kaç şey söylemek istedim.
Haber şu: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ay sonunda Güney Afrika Cumhuriyeti ve Zambiya'yı kapsayan bir Afrika turuna çıkacak... Erdoğan, ticarette ABD Doları'nı devre dışı bırakarak, altın, kripto para ya da ulusal paraların kullanılmasının ele alınacağı BRICS zirve toplantısına katılacak. Erdoğan'ın da “İslam Konferansı Teşkilatı dönem başkanı” sıfatıyla katılacağı Johannesburg'da 25-27 Temmuz'da yapılacak BRICS zirvesine, Rusya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya liderleri katılacak.”(2) Bu haberdeki ana cümlecik şu: “Erdoğan, ticarette ABD Doları'nı devre dışı bırakarak, altın, kripto para ya da ulusal paraların kullanılmasının ele alınacağı...”
Haberin devamında da şu bilgiler veriliyor:
“BRİCS ilk olarak 2015 yılında, topluluğu oluşturan ülkeler arasındaki ticarette ABD Doları'nın devre dışı bırakılması için çalışma kararı almıştı... Bu konudaki en çok ses getiren anlaşma ise, Çin ile Rusya arasında yapılan, ticarette iki ülke ulusal para birimleri ruble ve yuan kullanılmasına ilişkin anlaşma olmuştu. Çin'in de petrol anlaşmalarını altın destekli çıkardığı petroyuan üzerinden yapmaya kararı ve Venezuela'nın da petrol ticaretinde petroyuan kullanmayı kabul etmesinin ardından, ABD Doları'nın dünyanın en önemli ticaret sektörlerinden biri olan petrol ticaretinde etkinliği tartışılmaya başlanmıştı.”
Bu konu öyle “iyi seyahatler” deyip geçiştirilecek bir konu değil. Çok iyi düşünmek ve dikkatle hareket etmek gerekir. Bakın yazarın biri 2014 yılında aynı konuya değinmiş ve şöyle demiş: “Buna de-dolarizasyon deniliyor. De-dolarizasyon ticarette temel para biriminin dolar dışında başka para birimleriyle yapılması demek. Ticaret globalleştikten sonra bu konuda euro, yen, yuan, ruble gibi adaylar olması, en azından bazı ticaretin bu para birimleri cinsinden yapılması kimseye garip gelmemeli. Söz gelimi dünya ticaretinin yaklaşık yüzde üç̧-üç̧ buçuğunu oluşturan tekstil ve hazır giyim ticaretinin Çin Yunan’ı hatta Türk Lirası cinsinden yapılması pek kimsenin umuru olmayabilir...
Ticaretin büyüklüğü̈ göz önüne alınınca petrol ve doğal gaz bu açıdan önemli. Petrol /doğal gaz ticaretinin de-dolarizasyonu gerek ABD ve gerekse paralarını dolara dayandıran, rezervlerini dolar olarak tutan ve belki de onun kadar önemlisi ellerinde ABD’nin borç̧ senetleri olan (Çin gibi) ülkeler için önemli sonuçlar doğuracak bir girişim...Başını BRIC ülkelerinin, son yıllarda da (özellikle 2013’den sonra) Rusya’nın çektiği bir grup ticarette doların kullanılmaması ve merkez bankası rezervlerinin dolar cinsinden tutulmaması konusunu masaya koyuyorlar. 10 Haziran 2014 tarihinde Başkan Putin’in ekonomi danışmanı Glaziev yayımladığı bir makalesinde ülkelere bu yönde bir çağrı yaparak ABD’nin para basarak Libya, Irak, Suriye ve Ukrayna’da ateşlediği kaosu finanse eden dolar basma makinalarını durdurmalarını istedi. Bana bunun söylenmesi kolay, olanaksız olmasa da yapılması şimdilik çok zor gibi geliyor.
Dünya çapında gerçekleşmesi çok zor olan bu uygulamaya geçtiklerini söyleyen Rus Merkez Bankası Başkanı, Çin ve BRIC ortaklarıyla bu ülkelerin paralarını birbirleri cinsine çevirecek bir takas sistemi üzerinde çalıştıklarını ileri sürdü̈. Böyle bir yapının dünyaya yayılması doların mali piyasalardan kovulması anlamına gelir... Dünya ticaretinden ABD Doları'nı kovmaya çalışanlar bunda başarılı olamadılar ama, bu konuda girişimler oldu. Önce 2000 yılının Eylül ayında Irak Başkanı Saddam Hüseyin Irak petrollerini artık dolarla değil euroyla satacağını açıkladı. Saddam bu projesini tamamlamaya bilinen nedenlerle fırsat bulamadı.
Diğer taraftan İran 2004 yılından beri ısrarla bir bağımsız, ana para birimi ABD Doları olmayan, bir petrol borsası kurulması yönünde çalışmalar, toplantılar yapıyordu. Bu konuda Saddam’dan daha talihli olan İran, 2011 yılında ana para birimi dolar olmayan petrol ihracatına başladı. ABD’nin ısrarlarıyla ticaret ve para transferleri konusunda ambargo yiyen İran bu ticaretten elde ettiği paraları zaman zaman resmi bazen de gayrı resmi yollardan zaman zaman da altın olarak tahsil etti... 2009 yılında Muammer Kaddafi Afrika Birliği Başkanlığı'na seçildi. Yıllardır başına geçmek için uğraştığı bu örgütte ilk işi tek bir para birimine bağlı bir birlik kurulması teklifini sunmasıydı. Aynı yıl Afrika Birliği “Afrika için para birliği” adı altında Afrika ülkelerinin tek bir para birimine bağlanmasını konu alan bir doküman yayınladı. Bu dokümanda yeni paranın altın standardına bağlanması teklif ediliyordu.
Muammer Kaddafi’nin de bu projeyi gerçekleştirmeye fırsatı olmadı.(3) Sizin anlayacağınız bu oyun çok büyük, çok önemli, çok tehlikeli bir oyun. De-dolarizasyon ABD’nin gırtlağını kesmek olur ki, böyle gelişmelere Trump bile bigane kalamaz. Bakın bir yazar 2014 Eylül'ünde ne demiş: “1971 yılına kadar ABD Doları altın esasına dayalıydı. Dolar yine ticarette kullanılan ana para birimiydi. Bu nedenle ticaret için ABD Doları'na gereksinim duyan ülkeler bugün olduğu gibi dolar rezervleri tutuyorlardı. O yıllarda ABD’nin elinde diğer ülkelerin elindeki dolar rezervlerinin beşte biri kadar altın vardı... 1971 yılında ABD, Doları'nı altın standardından çıkardı. Altın standardından çıkan dolar 1973 enerji krizinin ortalık yerinde kendine yeni bir standart buldu: Petrol. Bu tarihte ABD Suudi Arabistan’la basit bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre Suudiler petrollerini sadece dolar karşılığı satacaklar ve elde ettikleri dolarların olabildiğince çoğunu ABD banka ve sermaye pazarlarında değerlendireceklerdi. ABD’de bu paraların bir kısmını IMF’ye aktaracak; IMF’de yaratılan bu fonları petrol ithal eden ülkelere faiz ve ana paranın dolar olarak ödenmesi şartıyla petrol ithali için verecekti. 1975 yılında bu sistem diğer OPEC ülkelerini kapsayacak şekilde genişletildi. Böylece ABD Doları altın standardından petrol standardına geçti.
ABD artık para arzını “Yeteri kadar altın rezervimiz var mı?” sorusunu sormadan istediği gibi arttırabiliyordu. Enerjiye, özellikle petrole olan artan talep dolara talebe dönüşüyor ve bu sistemi sigorta altına alıyordu. ABD Doları böylece dünya ticaretinin en önemli kalemi olan petrol ticaretinin ana para birimi haline geldi... İşte bu nedenlerle ABD’nin ticarette özellikle petrol/gaz ticaretinde dolar kullanılması konusunda sinir uçları sahibi olması doğal karşılanmalıdır.”(4) ABD’nin fazla sayıda sinir ucu olduğu söylenemez ama geçmiş hassasiyetlerden ders alırsak eğer, bu de-dolarizasyon, özellikle enerji ticaretinin de-dolarizasyonu konusunda oldukça hassas bir sinir ucu bulunduğunu söylemek mümkün. Dört yıl önce yazdığım bu yazılara ekleyecek yeni tek bir kelimem bile yok. Çok dikkatli adımlar atmalıyız. O yazılara ‘Tüm Ticareti Bitirecek Ticaret’ başlığını boşuna atmadım. Bir hatırlatayım dedim.
Sağlıcakla kalın.
--------------
(1) Erdoğan BRICS zirvesine katılacak, Sözcü Gazetesi, 23 Temmuz, 2018, Zeynep Gürcanlı’nın haberi
(2) Sözcü Gazetesi, 23 Temmuz, 2018.
(3) 1 Ekim 2014, DÜNYA Gazetesi ,Osman Ata Ataç, İşletmecilik Sohbetleri, Tüm Ticareti Bitirecek Ticaret: De-dolarizasyon
(4) 24 Eylül 2014, DÜNYA Gazetesi ,Osman Ata Ataç, İşletmecilik Sohbetleri, Tüm Ticareti Bitirecek Ticaret: Dolarizasyon