Hatasız kul olmaz; ama, bu kadar arabesk ödemeler dengesi de olmaz!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

 

Konumuz yine temmuz ayı ödemeler dengesi ve 4.8 milyar dolarlık net hata ve noksan. Bir önceki yazımızda da değinmiştik; 4.8 milyar dolar, şimdiye kadar bir ayda ortaya çıkan en yüksek net hata ve noksana işaret ediyor. Bu hatanın kaynağını tam olarak bilme şansımız yok, aslında kimsenin yok. Ancak tahmin yürütmek mümkün. Dolayısıyla bu hatanın nereden kaynaklandığını Merkez Bankası bile açıklayamaz. Hem zaten Merkez Bankası bu hatanın nereden geldiğini bilebilse, söz konusu rakamı ilgili kalemlere yazar ve dolayısıyla böylesine devasa boyutta bir net hata ve noksan kalemiyle karşılaşmazdık. 
Ama ortada küçümsenemeyecek bir tuhaflık olduğu da bir gerçek. Temmuzdaki 4.8 milyar dolarlık net hata ve noksan çok büyük. Kaldı ki net hata ve noksanın mutlak değer olarak büyük olması ikinci planda. Bu hata kaleminin, temmuzda pozitif olduğuna göre toplam döviz gelirlerine oranı da büyük önem taşıyor. 

Payı, dörtte bir! 

Temmuzda cari işlemler dengesi kapsamındaki toplam döviz geliri 19 milyar 575 milyon dolar oldu. Döviz gideri ise 25 milyar 361 milyon dolar. Gelir-gider arasındaki fark olan 5 milyar 786 milyon dolar da cari açığı gösteriyor. 

Yani temmuz ayındaki 4 milyar 801 milyon dolarlık net hata ve noksan, 19 milyar 575 milyon dolarlık toplam döviz gelirinin yüzde 24.5’ine eşit. Bir başka ifadeyle temmuzda giren ve kaydı tutulabilen her 4 dolara karşılık, bir anlamda kaydı tutulamayan 1 dolar gelmiş. 

Bir anlamda diyoruz, çünkü net hata ve noksanı oluşturan rakamın bir kısmının nasıl oluşmuş olabileceği tahmin edilebiliyor, çeşitli varsayımlar var. Daha sonra ne olduğuna değineceğimiz bu uygulamalar mevzuat dışı değil. Ancak, bu uygulamalarla 4.8 milyar doları izah edebilmek mümkün de değil. 

Net hata noksanın toplam döviz gelirine oranının en yüksek olduğu daha önceki ay yüzde 23.1 ile 2011’in mayıs ayı. Söz konusu ayda toplam döviz geliri 15.4 milyar dolar olmuş, 3.6 milyar dolarlık net hata ve noksan, döviz gelirinin yüzde 23.1’ini oluşturmuştu. 

Ödemeler dengesinin oluşturulması 

Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi istatistiklerine ilişkin yöntemsel açıklamasında ilk dikkati çeken ve ana ilke olarak vurgulanan, “her bir işlemin eşit değerde iki ayrı kaleme iki kayıt ile çift kayıt muhasebe sistemine uygun olarak kaydedilmekte” olduğu. Açıklamada, “Bu kalemlerden biri pozitif ve + işaretle gösterilen alacak kaydı, diğeri ise negatif ve – işaretle gösterilen borç kaydıdır. Başka bir deyişle, çift kayıt muhasebe sistemine göre her ekonomik işlemin, bir alacak, bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir” deniliyor. 

Merkez Bankası, çift kayıt işlemlerine ilişkin örnekler de veriyor: 

Bir örnek: İhracat mal bedeli olarak ihracatçının yurtiçinde yerleşik bir banka nezdindeki döviz tevdiat hesabına yurtdışında yerleşik ithalatçı tarafından transfer edilen 100 dolar, cari işlemler hesabına alacak; sermaye ve finans hesabının diğer yatırımlar/ varlıklar/efektif ve mevduatlar kalemine borç yazılıyor. Bir başka örnek daha: Yurtdışında yerleşik bankalardan yerleşik bir bankanın sağladığı 100 dolar tutarındaki sendikasyon kredisi sermaye ve finans hesaplarının diğer yatırımlar/varlıklar/ efektif ve mevduatlar kalemine borç, sermaye ve finans hesaplarının diğer yatırımlar/ yükümlülükler/krediler kalemine ise alacak kaydediliyor. Yani sonuçta her döviz hareketi mutlaka alacak ve borç olarak yazılıyor ve toplamı da sıfır oluyor. Ancak bu durum teoride kalıyor, kimi zaman toplamın sıfır etmesi sağlanamıyor ve fark da negatif işaretli olarak net hata ve noksana yazılıyor. 

Merkez net hatayı nasıl açıklıyor? 

Merkez Bankası çeşitli nedenlerle ödemeler dengesinde cari işlemlerle sermaye ve finans hesabının toplamının sıfır olmadığını ve bu fark yüzünden net hata ve noksanın oluştuğunu belirtiyor. Merkez Bankası, net hata ve noksanla ilgili olarak şu görüşleri dile getiriyor:

“Ödemeler dengesinin her işlemin iki ayrı işaretle (alacak ve borç kaydı) kaydedildiği bir muhasebe sistemi olması nedeniyle, ödemeler dengesi konusu her işlem, mahiyeti itibarıyla ilgili kaleme kaydedilirken, karşı kaydının da bir başka kalemde yer alması esastır. Başka bir deyişle, her işlemin eşit değerde alacak ve borç kayıtlarıyla kaydedilmesi, böylece “cari işlemler hesabının” her zaman “sermaye ve finans hesapları” kalemine mutlak değer olarak eşit olması gerekmektedir. Ancak, verilerin değişik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme, ölçme ve kayıt zamanı farklılıkları yaratmakta; sonuç itibarıyla oluşan farklar net hata ve noksan (NHN) kalemine “kalıntı” şeklinde yansımaktadır. 

Bu konuda farklı örnekler vermek mümkündür: 

Dış ticarete ilişkin mal hareketlerinin gümrük kayıtlarından elde edilmesine karşın, ödemelerin banka kayıtlarından alınması, işlemlerin karşılıklı kayıtlarının aynı değerle kaydedilmesini zorlaştırmaktadır. Gümrük kayıtlarında fatura değerine göre 100 birim olarak görülen ihracat mal bedelinin, ihracatçının yurtiçinde yerleşik bankadaki hesabına 70 birim olarak yatırılması, kalan 30 birim tutarındaki kısmının ise yurtdışındaki bir banka nezdindeki hesabında kalması halinde, bankalar sisteminden alınan veriler içinde görülmeyen 30 birimlik tutar NHN kalemine yansımaktadır. 
Turizm gelir ve giderlerinin izlenebilmesi için yürütülen anket çalışmaları sonucunda hesaplanan 100 birimlik turizm gelir veya gideri, bankaların döviz varlıklarına 100 birimlik artış veya azalış olarak yansımamışsa, aradaki fark da NHN kalemine yansımaktadır.” 

Bunlar 4.8 milyarı izah etmez 

Verilen bu örneklerle bir ayda milyar dolar gibi, hele hele 4.8 milyar dolar gibi bir net hata ve noksanı izah etmek mümkün değil. Biraz önce de belirttik; temmuzda gelen izah edilebilir her 4 dolara karşılık, kaynağı bilinmeyen ve izah edilemeyen 1 dolarlık giriş olmuş. Öyle küçümsenecek, önemsenmeyecek bir paradan değil, 4.8 milyar dolardan söz ediyoruz. 

Bu paranın varlık barışıyla bir ilgisi olamaz. Varlık barışı kapsamındaki giriş, bankacılık sistemi aracılığıyla olacağı için kaynak belli. Dolayısıyla bu para, (ihracattaki kaymalar ya da turizmden kaynaklanacak küçük tutarlar dışında) hiçbir şekilde kayda girmeden gelen bir para. Ama önemli olan şu; bu para (tümünü nakit giriş olarak varsayarsak) kaynağı belli olmayacak şekilde gelmiş gelmesine de, bir anlamda “kaynağı bilinecek şekilde” harcanmış, yani örneğin nerede kullanılmış, ithalata gitmiş. 

Çünkü gelen bu parayı ödemeler dengesine “pozitif” olarak yazamamışız, ama belli ki bu parayı kullanarak “negatif” kalem ya da kalemler yaratmışız ki bu tutarı net hata ve noksana yazmak durumunda kalmışız. 
Rakamları daha önce de verdik. Temmuzdaki döviz geliri 19.6 milyar, döviz gideri 25.4 milyar ve buna göre cari açık 5.8 milyar. Merkez Bankası rezervinden yapılan kullanımla birlikte finans hesabından giriş 985 milyon dolar. 5.8 milyardan düşüyorsunuz 985 milyonu, aradaki fark “net hata ve noksan” diyorsunuz. Dedik ya, klasik açıklamalar böylesine büyük bir rakamı izahtan uzak. Çok açık ki nakit para girmiş Türkiye’ye. 

Büyük bir kısmının nakit olduğu sanılan bu para ne karşılığı girmiş olabilir? Bu para gelmiş, karşılığında da resmi kayıtlarda görünmeyen ihracat yapmış olabilir miyiz? 

Bu yıl yüklü miktarda altın ithal ediyoruz, ihracat ise düşük. Yoksa bu para karşılığında kayda girmeden altın mı satıyoruz? 

Neresinden bakılırsa bakılsın ortada tuhaf bir durum var. Kesin anlamda izah etmenin güç, hatta neredeyse olanaksız olduğu bir durum...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar