Hasılat esaslı KDV olur mu?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Hakkı SAYAN - Yeminli Mali Müşavir

Katma değer vergisi (KDV) sistemimize 29.03.2018 tarihinde yayımlanan 7104 sayılı Kanun’un ile hasılat esaslı vergilendirme adıyla yeni usul dâhil olmuştur. Hasılatı odağına alan bu yeni usul, katma değeri vergilemeyi amaçlayan bir vergi için ne ifade etmektedir? Bu soruya, vergiye adını veren katma değer kavramını kısaca irdelemekle başlamak gerekir.

Katma değer

KDV mal ve hizmetlerin satış fiyatları üzerinden hesaplanan yayılı muamele vergisi niteliğinde dolaylı bir tüketim vergisidir. KDV’nin en önemli özelliği, indirim mekanizmasına sahip olmasıdır. Bu mekanizma ile mal ve hizmetin üretim aşamasından nihaî tüketiciye kadar olan bütün aşamalarında vergi alınmakta ve her bir aşamada alınan vergiden bir önceki aşamada alınan vergi indirilmek suretiyle bakiye kalan vergi, hazineye intikal ettirilmektedir.

Katma değer, mikro ekonomik açıdan, bir firmanın veya kişinin sattığı mal veya ifa ettiği hizmetin satış bedeli ile maliyet bedeli arasındaki fark, makroekonomik açıdan ise üretim faaliyetlerine katılan faktörlerin oluşturdukları değerdir. Bunun sağlanması için her aşamada kullanılan girdiler üzerinden ödenen vergi, indirim konusu yapılmaktadır.

Peki, bu yeni vergilendirme usulü nasıl ve hangi prensipler çerçevesinde çalışacaktır. Kısaca özetleyelim.

Hasılat esaslı vergilendirme usulü

Hasılat esaslı vergilendirme usulünde KDV’nin temel özelliği olan indirim mekanizması ihmal edilmektedir. Ödenecek vergi, mal veya hizmetin bedeline işlemin tabi olduğu KDV’nin de ilave edilmesiyle bulunacak tutara sabit bir oran uygulanmak suretiyle belirlenmektedir. Bu şekilde tespit edilen KDV gelir, mal veya hizmet alımı nedeniyle ödenen KDV gider ya da maliyet olarak dikkate alınır.

Bu vergilendirme usulü tüm KDV mükelleflerine değil ölçek ve sektör itibariyle belirlenmiş mükelleflerden kapsama girmeyi tercih edenlere yöneliktir. Kapsama esas itibariyle ticari kazancı işletme hesabına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazancına tabi olup Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alanlar girmektedir. Ancak Cumhurbaşkanı bilanço usulüne göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden sektör ve meslek grupları itibariyle belirleyeceği yıllık iş hacimlerine göre bu vergilendirme kapsamına alabilmektedir.

Cumhurbaşkanı, kanundan doğan yetkisini 6.2.2019 tarihinde 718 sayılı Karar ile kullanmıştır. Karar ile belirli şartları haiz özel halk otobüs işletmeleri hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına alınan ilk sektör olmuştur. Bu sektörün hasılatlarına uygulanacak vergi oranı ise %1.5 olarak belirlenmiştir.

Yukarıda yer verilen özellikleri dolayısıyla bu usul basitleştirilmiş KDV uygulaması olarak değerlendirilebilir.

Sistemin işleyişinin daha rahat anlaşılabilmesi için somut bir örnek verelim.

Bir örnek

İstanbul’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yetkilendirilmiş özel halk otobüsü işletmesi ABC AŞ, şubat ayında taşıdığı yolcular karşılığında hizmet bedeli olarak belediyeden 1.180 TL tahsil etmiştir. Bu bedelin 1.000 TL’si hizmet bedeli 180 TL si KDV’dir. Bu hizmet için bu ay ve önceki aylardan devreden toplam ödenen KDV 140 TL’dir.

Bu işletme hasılat esaslı vergilendirme usulüne tabi olmadığında şubat ayında 40 TL KDV ödeyecektir. İşletme yeni vergilendirme usulüne tabi olmayı tercih ettiğinde (1.180 X %1.5) 17.7 TL KDV ödeyecektir. Ödediği 140 TL’yi gider tahsil ettiği 17.7 TL’yi gelir olarak hesaplarına aktaracaktır.

İngiltere modeli

Hasılat esaslı vergilendirme olarak vergi sistemimize dâhil edilen bu usul dünyada yaygın olmamakla birlikte bazı gelişmiş ülkelerde de örnekleri görülmektedir. KDV Sabit Oran Usulü olarak İngiltere’de benzeri bir uygulama vardır. Bu usul alım ve satımlara ilişkin kayıtların basitleştirilmesi amacıyla tercih edilmektedir. Bu usul katma değer vergisinin, brüt satışlara (KDV dâhil) sabit bir oranın uygulanması ile ödenmesi gereken KDV’nin hesaplanması yöntemine dayanır. Bu usulün seçilebilmesi için KDV hariç satış tutarının 150.000 Sterlin ve altında olması gerekmektedir. İngiltere’de 54 sektör belirlenmiş olup %4 ile %14 arasında oranlar belirlenmiştir. Bu usulde vergilendirilmeyi tercih edenler ilk yıl %1 oranına tabi olmaktadır.

Bizde bu ihtiyaç nereden doğdu?

Katma değer vergisi her aşamada eklenen değer üzerinden alınan bir vergi olması nedeniyle indirim mekanizmasına dolayısıyla belge ve kayıt düzenine ihtiyaç duyar. Özellikle küçük işletmelerin verginin bu formaliteleri ile muhatap yapılması bu mükelleflerin vergiye uyumunu bozabilir. Ayrıca, genel vergi oranı belirli sektör ve işletme grupları için vergiden kaçınmayı cazip kılabilir. Bunun yanında sağlıklı belge düzeni ve yeterli denetimin olmadığı sektörlerde vergi kayıp kaçağının oluşması ihtimali de yükselmektedir.

Türkiye’de hasılat esaslı vergilendirme usulünün vergi mevzuatına dahil olma süreci İstanbul’da özel halk otobüs işletmelerinin sektörlerine uygulanan %18 KDV oranının %8’e indirilmesi talebiyle başlamıştır. Bu talep 2018 yılı içerisinde yoğun bir şekilde tartışılan KDV Reform çalışmalarında ele alınmış ve İngiltere uygulamasından da esinlenerek Hasılat Esaslı Vergilendirme adıyla vergi mevzuatında düzenlenmiştir.

Bu düzenleme belirli sektör ve küçük ölçekli işletmelerde kayıtlılığı artırmayı, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımını azaltmayı hedeflemektedir. Ancak, paralel düzenlemenin gelir ya da kurumlar vergisi kanunlarında olmaması beklenen başarının oluşmasını zorlaştırabilir. Hasılat esaslı vergilendirme usulü vergilemede hasılatı temel aldığı için yeterli denetim ve mükellefi uyuma yönlendirici mekanizmaların çalıştırılmaması durumunda kendisinden beklenen yararlar sınırlı olabilir. Bu nedenle KDV açısından yeni usulün ticari işletmelerden ziyade hizmet işletmelerinde ve gelirlerinin kayıtlı olduğu ya da çapraz kontrollerle kolay bir şekilde izlenebileceği sektörler için iyi sonuçlar verecektir.

Hasılat Esaslı Vergilendirme usulü katma değer vergisinin ana felsefesinden ve işleyiş mantığından bir sapma gibi görünmektedir. Ancak kapsamının küçük işletmelerle ve belirlenecek sektörlerle sınırlı olması, beklenen yararları göz önünde bulundurulduğunda belirli şartlar altında verginin performansına olumlu katkılar sunabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar