Hasar kontrol…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

ABD ve Avrupa’da ekonominin sert bir şekilde yavaşladığını gösteren veriler sonrasında ortalık savaş meydanına döndü. Dünya borsaları %2-3 bandında gerilerken, ABD tahvil faizleri durgunluk fiyatlamaya başladı.

Ne oluyor? Ocak ayında Fed’in 'U' dönüşü sonrasında oluşan iyimser hava nasıl oldu da bu kadar sert bir şekilde değişti? Açıklanan veriler mi çok kötüydü? Yoksa beklentiler mi iyimserdi? Satış devam eder mi? Yoksa panik satış sonrası tepki alımı gelir mi?
Açıklanan verilerle başlayalım. ABD ve Asya’da açıklanan veriler potansiyelinin altında da olsa büyümeye devam eden bir görünümü destekliyor. Avrupa cephesinde ise hem açıklanan veriler hem de politik gelişmeler durgunluk senaryosu ihtimalini artırıyor.
Avrupa’nın ağır topu Almanya’nın Mart ayı yeni sipariş verisinin Euro Bölgesi krizi sırasında gördüğü seviyelerin altına gerilemiş olması, anlaşmalı bir Brexit senaryosu ihtimalinin zayıflamaya başlaması Türkiye’nin ihracatında %50 payı alan Avrupa ekonomisinde aşağı yönlü riskleri artırıyor.

Türkiye borsası küresel satış dalgasında en ağır darbe alan gelişmekte olan piyasa oldu. MSCI Türkiye, döviz kurundaki kaybında etkisiyle, cuma günü %7.3 gerileyerek, sene başından beri kazancının neredeyse tamamını geri verdi.

Geçen sene %45 kaybettirmiş olmamıza ve gelişmekte olan piyasalara göre %40 civarında ıskontomuza rağmen cuma günkü satışta en ağır hasarı alan piyasa olmamız ağustos ayında yaşanan döviz şoku sonrasında halen kırılgan olduğumuz gösteren bir işaret.
Türkiye varlıklarının dünyadan bu denli negatif ayrışmasını Avrupa ekonomisinden gelen sert iniş sinyalleri ile açıklamak mümkün değil. Avrupa’ya entegrasyonu çok daha yüksek olan doğu Avrupa piyasalarında olağanüstü bir satış baskısı görülmüyor.

Basında çıkan açıklamalar Türkiye varlıklarındaki sert satışı Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki azalmaya bağlıyor. Merkez Bankası yetkilileri azalmanın Hazine’nin dış borç ödemesinden ve enerji ithalatından kaynaklandığını açıkladı. Ancak Türkiye piyasaları kapandıktan sonra Türk lirasındaki satışlar devam etti.

Bundan sonra ne olacak? Merkez Bankası para politikasını sıkılaştırarak, ekonomi yönetimi yerel seçim sonrası ekonomiyi siyasetin önüne koyacağına vurgu yaparak piyasalarda istikrarı sağlamaya çalışacak.

Pazartesi gününden itibaren Merkez Bankası üst bant seviyesi olan %25.5 seviyesinden piyasaları fonlamaya başlayacak. Türk lirasındaki baskı devam ederse fonlamanın tamamı geç likidite penceresinden %27 seviyesinden yapılmaya başlanacak.

Küresel satış dalgasının arkası gelmezse alınacak önlemler ve verilecek sözler piyasalarda istikrarı sağlamak için yeterli olur. Ancak kritik bir dönemden geçtiğimiz ve Türkiye ekonomisinin ve özellikle piyasaların halen kırılgan olduğu unutulmamalı.

Küresel satış dalgası devam ederse işimiz zorlaşır. Ekonominin küçüldüğü bir ortamda Türk lirasını korumak için faiz artırmamız Türkiye’nin kendi kendini besleyen kırılgan bir döngüye girmesine yol açabilir.

Bu süreçte yapılabilecek en büyük yanlış piyasalarla inatlaşmaya girmek olur. Türk lirasında yaşanan dalgalanma için döviz talep eden yabancı veya yerleşik yatırımcıları suçlamamalıyız.
Türkiye ekonomisinin temel dengeleri yeterince sağlam. Biz güven ortamını sağlarsak Türkiye varlıklarının getirisi küresel sermayeyi ülkeye çekmek için yeterli olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019