Harikalar diyarında...

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

 

Tüyap Kitap Fuarı Günleri... Yayıncılarla, yazarlarla, okurlarla buluştuğumuz mutlu ânlar. Fuarın kapısından girer girmez, işte "Faruk Harikalar Diyarı"nda:

"Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.

Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusu da gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alice'nin hemen yanından geçti.

Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, 'Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!’ demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti."

Fuarın salonlarında ziyaretçiler, hızlı, telaşlı bir şekilde o standtan bu standa koşuşturuyorlar. Ellerinde, yayınevlerinin amblemlerini taşıyan içleri kitap dolu poşetler. Herkes "sevinçli bir telaş içerisinde." Kitapçı raflarında yeterince yer olmadığı için buralarda rastlayamadıkları kitapları satın alarak başlıyorlar önce alışverişe, sonra "Aaa şu da çıkmış, aa bu da varmış" diye sürüp gidiyor satın alma uğraşları.

Yayıncı dostlarımız, bu seneki fuar cirolarının geçtiğimiz yıl bugünlerden daha iyi olduğunu söylüyorlar. Krizin yaşandığı şu dönemde, kitaptan vazgeçmeyen okurlara ben de bu köşeden teşekkür ediyorum.

Benim en sevdiğim kitaplardan biri olan Alice Harikalar Diyarı’ndan özellikle söz ederek başladım yazıya. 1865 yılında ilk baskısı yapılan kitapta Alice, kız kardeşi ile pikniğe çıkar. Elinde kocaman bir masa saati sürekli "Geç kaldım" diyen bir beyaz tavşanın arkasından gitmesi ve tavşanın girdiği deliğe bakarken oradan içeriye düşmesiyle başlar masal. Alice, artık harikulade bir dünyanın içerisindedir...

Ben de kitap fuarlarına geldiğimde bunu hissederim. Beni heyecanlandıran, şaşırtan kitaplarla karşılaştıkça o beyaz tavşanı arar gözlerim teşekkür etmek için... Çoook yıllar önce beni, kitapların dünyası ile tanıştırdı diye...

Özellikle Frankfurt Kitap Fuarı’nda bu duygu daha da belirginleşir. Dev salonlar, binlerce yayıncı, milyonlarca kitap ülkemizde rastlayamadığım bir fantastik dünya oluşturur beynimde...

Son yıllarda İstanbul Kitap Fuarı’nda da benzer duyguları yaşamaya başladım. Katılımcıların çoğalması ile salon sayısının artması, standların iç mimarlarca hem estetik, hem kullanışlı bir biçimde inşa edilmesiyle, basılan kitap çeşidinin artması her geçen yıl büyülü bir dünyaya dönüşüyor Tüyap Fuarı...

The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds" şarkısından Nabokov'un, Murathan Mungan’ın yapıtlarına kadar birçok eserde kendini anımsatır Alice bizlere. Bense onu hiç unutmamışımdır. Vazgeçilmez kitaplarımdan birisidir. İşte fuar, hayalimdeki bu kitabı yaşamamın bir fırsatıdır:

Hep gülümseyen Cheshire Kedisi gibi de hissederim kimi zaman. O ânlarda fuarın restoranında, kafeteryalarından birinde dostlarımla sohbet etmekteyimdir ve konular bir anda dönüp dolaşıp felsefi sözcüklerle örülmeye başlamıştır...

Bu arada yine Alice gibi, -ama üzerinde "Beni ye" yazmayan Sardunya’nın lezzetli yemeklerinden- atıştırmayı da ihmal etmiyorumdur. Onun boyu uzamıştır ya kurabiyeyi yerken bende de kimi değişiklikler olacaktır mutlaka!

Fuar günleri bir düş gibi gelir geçer... Üzerimde ağır bir yorgunluk da bırakır, ama biliyorum bu sene 10 Kasım Pazartesi sabahı uyandığımda, bu yorgunluk çok tatlı gelecektir.

Bu rüyayı fuara gelemeyenlere anlattığımda ise onu göremedikleri için, çok, ama çok üzüleceklerdir...

Neyse ki daha üç gün var harikalar diyarına gelebilmeleri için...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar